Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '20

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Denizlere Beton Dökülürken...

Denizlere beton dökülürken, mutluluk mu kalır insanda?

Evet, size soruyorum : Denizlere beton dökülürken, mutluluk mu kalır insanda? Bahçeli evlerinden koptukça, uzaklaştıkça koca koca apartmanlara abanan, rezidanslara sığınan, apart otellere saklanan, plazalara gizlenen tipitipleri gördükçe; çileden çıkmamak, delirmemek mümkün mü?

Şehir ışıkları geceleri kör ederken gözlerini kuşların… Açlık ve sefalat içinde yaşayanlar katlana katlana büyüyüp; tinerciler, kimsesizler, deliler, şaşırmışlar, yolunu kaybetmişler sürünürken sokaklarda… Sakin sakin oturmak, yaşanan sayısız drama karşı kayıtsız tavırlar sergilemek; bencil bir kafana göre takılma ritüelinden başka nedir ki? Bilen, anlayan beri gelsin lütfen.

Plastik atıklar yüzünden balinalar ölürken okyanuslarda… İnsanlığın doyumsuz hırsları yok ederken yeryüzünü… Adaletsizlik, eşitsizlik almış başını yürümüşken her yanda… Kendi tokken açın halinden anlamayanların arsızca çoğaldığı şu alemde…  Olağanüstü hiçbir şey yokmuş, olmuyormuş gibi seyretmek yaşananları vicdanlı, insani bir duruş mudur? Ben duramıyorum da… Onun için sordumdu.

Sular yükselip mavilikler taşarken buzullar eriyorsa hızla… Diken üstünde olmayana, durmayana insan denir mi? Ben diyemiyorum da, o yüzden merak ettimdi.

Tabiat unsurlarının teker teker yok olduğu, ortadan kaybolduğu, engin dalgalarda şevkle yüzemediğimiz; ormanda ağaç, doğada yeşil, hayvanda mecal, bizim dışımızda kalan canlılara alacak nefes bile bırakılmamışken… Huzur mu kalır insan evladında? Benim kalmıyor da, o bakımdan döktüm içimi.

Doğurduğu yavrusuna bakacak yer bulamazken kediler… Hala zehirlenip, işkence edilip, öldürülüp ortalıklara atılırken, dağ başlarında açlığa terkedilirken köpekler; hangi ana yüreği sessiz kalabilir, hangi baba kalbi duyarsız davranabilir bildiklerine, gördüklerine? Ben kalamıyorum, davranamıyorum da, o nedenle bir de sizden sual edeyim dedimdi. Ben şimdi ne’deyim, nerelere gideyim?

Martılar denizler yerine çöplüklerde ararken lokmasını… Doğa sakinleri, vahşi/yaban hayvanlar yerinden yurdundan edilip, tarım alanlarına villa, sit alanlarına gökdelenler dikilirken; kudurmamak, çıldırmamak nasıl olacak? Onu deyin hele! Gerisini boş verdim bacım. Kalanı es geçtim ağam. Köy yerleri dağılıp, çit çubuk bozulurken teker teker, meralar tarumar edilirken… Dertlenmemek elde mi?

“Denizden çıkan her şeyi yemek mübahtır,” anlayışından; “Denizden çıkan hiçbir şey yenmez artık!” noktasına ne ara geldik? Ben onu farkedemedim de, bir bilene akıl danışayım fikrini eyledim.

Tüm bunlar gerçekleşirken, gözyaşı, acı dört bir köşeyi tutmuşken, evrenin asıl sahipleri haramzadenin nefsine terkedilmiş, paşa gönlüne peşkeş çekilmişken; isyan etmemek, ağıt yakmamak normal mi? Bana pek öyle gelmedi de, bi de sizle görüşmek istedim konuyu. Akıl akıldan üstündür zira. Belki vardır çaresi. Ölmedik ki daha! Çıkmadık candan umut kesilmez.Ben  bunu bilir bunu derim.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..