Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '09

 
Kategori
Bilim
 

Deprem nedir?

Deprem nedir?
 

Yıl 2009…

21. asırda ve bilgi toplumunda yaşayan, çağdaş bir ülkenin(!) bireyleri olarak, çevremizde olup bitenlere ilgi göstermemiz, her konuda duyarlı bireyler olmamız gerekmiyor mu?

Bunun tersini iddia edebilecek birileri varsa, onlara sözüm yok.

Bu satırları niye yazdığımı merak edenler için hemen konuya girmek istiyorum.

Bildiğiniz gibi 2007 yılında Kızılay’ımız ile Diyanet İşleri Bakanlığı bir protokol imzalayarak, deprem ve tabi afetler konusunda düzenlenecek seminerde din görevlilerinin aydınlatılması karara bağlanmıştı.

Burada amaç, din adamlarımızın, cami cematına bildiklerini anlatması, olması muhtemel tabi afet ve deprem gibi olaylar hakkında vatandaşın bilgilendirilmesi.

İşte bu çerçevede, böylesi toplantıların biri de Egemizin Turizm cenneti ilçeleri ile ünlü Muğla ilimizde gerçekleştiriliyor.

Basına yansıdığı kadarı ile haber kısaca şöyle;

Muğla’da, imamlara ve kadın din görevlilerine deprem ve zararlarının nasıl azaltılacağı konusunda düzenlenen seminerde söz alan, Diyanet İşleri Başkanlığı İç Denetçisi Doç. Dr. İsmail Karagöz, Depremin Allah’ın insanların sabrını sınadığı bir imtihan olduğunu söylemiş.

Tabi bu bilgileri alan o seminerdeki 15 i kadın olmak üzere toplam 75 din görevlilerimiz, ileride katılacakları dini sohbetlerde, camilerde verdikleri vaazlarda, deprem ve tabi afetlerle ilgili seminerde aldıkları bilgileri halka anlatacaklar.

O bilgileri alan halkımız, olası bir deprem ile ilgili gerekli tedbiri almayacak. Ve kaderine küsüp, gelecek her türlü tehlikeye açık bekleyecek.

Beklide gelen tehlike karşısında Allahın kendisini imtihan ettiğini sanarak, belki de daha iyi sınav(!) vermeye çalışacak.

Aynı toplantıya konuşmacı olarak katılan ve bu sözlere karşı çıkan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara ise Depremin Allah’ın bir imtihanı değil, yeryüzü hareketi olduğunu bildirerek, bilim adamı olarak görevini yapmış.

Ancak Işıkara’nın dinleneceği konusunda, herkesin olması gerektiği gibi benimde endişelerim var. Nede olsa öbür bilim(!) adamı Diyanetten!

Şimdi içinizden öteki bilim adamı değil miydi? Gibi soru geçebilir. Hayır desek, isminin önündeki Doçent unvanı ne oluyor? Diyen çıkabilir. Evet desek, bilim adamı böyle konuşur mu? Diyen çıkabilir.

Sizin anlayacağınız tam bir Bıyık sakal hikâyesi…

Bu toplumun istikameti nereye çevrilmek isteniliyor?

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği Muasır Medeniyet orada mı?

Bilime inanmayan topluluklar, çağdaş toplum olabilirler mi?

Soruları uzatmak mümkün… Ancak gerek de yok. Her gün bu ve benzeri yeni bir olay ile karşılaşa karşılaşa artık yadırgamaz olduk!

Sonuç olarak, eldekinlerle yola devam…

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..