Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Depremlerden neden ders alamıyoruz ?

Depremlerden neden ders alamıyoruz ?
 

Ayakta kalan bu bina Cami'ye yakın olduğu için mi hala dimdik ayakta ?


Bu sorunun altında o kadar çok cevap var ki, hangi birini yazalım. Ama bir iki örnek yazalım, elimiz el verdiğince..

İlk başta, cahillik elbette ki diz boyu. Neden mi ? İnşaatlarda hala deniz ve nehir kumu kullanılıyor. Bu kumun ne kadar da dayanıksız olacağı hala bilinmiyor veya ‘bir şey olmaz ‘ deniliyor. Bir başka malzeme de inşaatta nervürlü demir kullanılması gerekirken, daha ince ve düze demirler kullanılıyor. Oysa ki, kağıt gibi yırtılan ve yıkılan binaların çoğunda kalitesiz inşaat malzemesi kullanıldığı tespit ediliyor. Bir diğer cahillik konusu ise, özellikle binaların giriş katlarında, alan genişletmek adına taşıyıcı kolonların inceltilmesi ve taşıyıcı sütünların kesilmesi.. Bu örneği, 1999 Gölcük depreminde de gördük. Maalesef, Van depreminde de gördük. Yerle bir olan 7 katlı binanın zemin katında bir oto galerinin olduğu ve sütunların alan genişletmek adına kesildiği belirtildi. Üstelik bina da kalitesiz beton ve malzeme kullanılmış. Tüm cahillikler bir binada toplanmış.. Cahilliğe bir örnekte, inşaat firmalarının çoğunun eğitimsiz insanların elinde olması ve bu işi, teknik ve bilimsel olarak yapmaktan ziyade, gördüğü ve bildiği gibi yapması.

Bir diğer konu ise kurnazlık ve para hırsı. Bu konu aslında yukarıdaki örnekleri de içermekte. Çünkü daha fazla para kazanmak adına binalar denetlendirilmiyor. Ucuz ve kalitesiz malzeme kullanılıyor ve genellikle plan ve projelere sadık kalınmıyor. Bir de parayı veren düdüğü çalar misali, Belediyelerde parayı veren, parmak şıklatanlar, kaçak katlar çıkabiliyor. Çok para kazanmak adına, fay hatlarına çok katlı ve dayanıksız binalar yapılıyor. Sonrası malum.. Acı ve keder !

Denetimler yetersiz !

Şuan da binaların denetimleri ile bildiğim kadarı ile Belediyeler yetkili. Çünkü inşaat ve yapı iznini onlar veriyor. Ama hangi binayı denetlemişler bugüne kadar, belirsiz. Parayı bastırırsınız, inşaat iznini alırsınız. Binayı tamamlar, içine insanlar yerleşir. Ama bir daha hiçbir yetkili gelip binanızı denetlemez. Bir Türkiye gerçeği..

Bir önceki yazımda Türkiye’nin neredeyse tamamının bir deprem bölgesi olduğu gerçeğini yazmıştım. Bu gerçek bize daha kaliteli binalar yapılması gerektiğini zorunlu kılıyor. Oysa ki, bugün bir araştırma yapılsa, Türkiye’deki tüm inşaat firmalarını ve uzmanlarına sorulsa, ülkenin nerelerinin deprem bölgesi olduğu, nerelerde fay olduğu, o fay üzerinde en son ne zaman bir deprem olduğu, olası bir depreme karşı nasıl bir bina dikmeleri gerektiğinin cevaplarını inanın büyük bir çoğunluğu veremez. Bugün inşaat mühendisliği, mimarlık gibi diploması olanın inşaat şirketi kurup, inşaat yapabildiği yada yanında diplomalı insanları çalıştırmak suretiyle inşaatçı olduğu bir ülke, deprem felaketine karşı ne kadar çaresiz kaldıklarını gözlemleyebilirsiniz. Buradan, tüm inşaat şirketlerini zan altında bırakmak elbetteki doğru değil. Tam bilimsel verilerle, kaliteli binalar inşaa eden ve kalitesinden ödün vermeyen firmaların çoğalmasıdır tek dileğim. 

Peki neler yapılabilir?

Konunun elbette ki, uzmanı değiliz. Ancak, gördüklerimize ve okuduklarımıza dayanarak yorum yapabiliyoruz. Neler yapılabilir konusunu tv’lerde sürekli tartışıyor insanlar. Bu zaten biliniyor. Asıl, insanlarımızı nasıl eğitirizi, devlet olarak nasıl önlemler alınabilir’i konuşmamız lazım.. Yoksa formül basit. Deprem ve saha zemin analizi, sağlam temel, kaliteli ve dayanıklı malzeme ve çok katlılığıa izin vermeme ve sıkı denetim. Ya daha başka ?

Bu konuda bir iki önerim olacak naçizane. Öncelikle, deprem yönetmeliği bir daha gözden geçirilmeli. Sonra da adına kısaca UYDEM dediğim Ulusal Yapı Denetim Merkezi ve Yapı Standartları Enstüsü (YSE) gibi bir sistem kurulmalı. Bu sistem, merkezden değil de yerelden de yönetilmeli ve bu denetim çok sıkı yapılmalı. İster küçük, isterse büyük inşaat projeleri olsun, inşaat izninin verilmesinden, yapının bitirilmesine kadar tüm denetimleri bu merkezler yapmalı. Bu denetimler sırasında, projeye bağlılıktan, kullanılan malzemenin kalitesine kadar her şeyi denetleyebilmeli. Belirlenen standartlara uymayanın lisansı/izni ya da belgesi iptal edilmeli ve bu standartlara göre yapılmayan inşaatlar derhal yıkılabilmeli. Ama günümüz siyasi mekanizmalarında her şey rüşvet ya da bağışla ve adam kayırmacılıkla halledildiği için, bu sistem de delinmek istenecektir. Bunun için de güçlü bir devlet etiği ve güçlü siyasi irade gerekli. Bunu başarmak inanın o kadar da zor değil.

Burası Türkiye, burada her şey olabilir, bunları yapamayız diyorsanız. Tek sözle “bize herşey mübah” derim..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..