Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Beyhan BiÇKİN KOZANOGLU

http://blog.milliyet.com.tr/turk35

16 Nisan '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Depresyon için yeni ilaç Derya Baykal

Depresyon için yeni ilaç Derya Baykal
 

Depresyonun pek çok nedeni ve çeşidi vardır bilirsiniz. Ama mevsim gereği, şu sıralar en çok rastlanan 'bahar depresyonu' olsa gerek. Eğer yanılmıyorsam ben de bu 'bahar depresyonuna adım adım yaklaşıyordum. Belki meslek gereği direnmeler göstersem de zaman zaman kaymalar yaşanıyor ve bir huzursuzluk, bir yorgunluk, bir bitkinlik ki görmeyin gitsin. Sabah olacak diye aklım çıkıyor. Bıraksalar 20 saat filan uyurum ki çoğu zaman 14- 16 saati filan buluyor bu uyumalarım. ( kutup ayılarından bile çok uyudum bu sene yani :)))

Sabah saat 7 de uyanıyorum, Kaan'ımın okul yemeğini hazırlayıp çantasına koyuyorum, gözlerim yarı kapalı kahvaltısını hazırlıyorum ve minik adamı kaldırıyorum uykudan. Bir neşe giyinip yemeğini yiyor çizgi filmlerini seyrederken. Saat 7, 45 de abisiyle okul yoluna düşüyorlar benim gözüm yatakta. Yatmamak için direniyorum, yatarsam saat 14 sıralarında annemin telefonuyla uyanıyorum. Ama uyumamak elde değil ki.

Televizyon seyretmek büyük cesaret işi. Kanallar söz birliği içinde çıldırtma politikası izliyor. Kitabımı alıyorum elime, her ne hikmetse 20. sayfayı geçemedim bir türlü. Çok zor gördüğümüz güneş üzerime doğru gelmeye başladığı zaman yastığıma doğru yolculuk kaçınılmaz oluyor her seferinde. Telefonun sesiyle bir fırlıyorum, saat 14 olmuş. Annem ' evladım öleceksin açlıktan, uyan da bir iki lokma bir şey ye' diye sitem ediyor. 'Canım bir şey istemiyor' desem, biliyorum gelip zorla yedirecek. Oflaya poflaya kalkıp dolabı açıyorum, ben dolaba, dolap bana bakıyor, bir kaç portakal sıkıp suyunu içiyorum, bir şey yemek istemiyorum hala.

Biraz ortalık toplayıp kıvrılıyorum yine koltuğa. Çoğu zaman 'keşke kedi olsaydım, hep yatardım böyle' diye geçiriyorum içimden . Çocukların gelme zamanı, isteksiz kalkıyorum.

Bu monotonluk yaklaşık 3-4 aydır böyleydi. ( üst üste iki defa iş kazası geçirdiğim için uzun süredir raporluyum, yani evdeyim :(()

Sonra bir gün o abuk programların bittiği bir saatte 'Deryalı Günler' diye bir program başladı. Gözümün biri yastıkta, diğeri televizyonda yatıyordum. Çok güzel şal gördüm ekranda, iki gözüm de açıldı. Bir baktım masanın üzeri dolu. Derya Hanım, tüm şirinliği ile 'daha nelerimiz var' diyerek anlatıyor. Hemen doğruldum, başladım seyretmeye. Söylemesi ayıp, elim, el işlerine çok yatkındır. Yani her türlü el işi yapabiliyorum. Hemen yünlerin olduğu kutuyu deştim uygun ipi buldum, başladım yapmaya. Ertesi gün aynı saatte uyanık bekliyorum, bakalım bu gün ne var diye. Ayy bu sefer cetvelde motif tarifi. Ay harika, aman çok değişik derken her yer yün, tığ ve şişlerle doldu, annem'evladım bari birini bitir sonra diğerine başla' diye sitem ediyor, ama ben artık oflayıp, poflayıp her bulduğum yastığın üzerine kıvrılmıyorum. Hatta çoğu zaman ağrılarımı bile hissetmiyorum.

Program bitmesin istiyorum çoğu zaman. Bazen hızımı alamayıp gece yayınlanan tekrarını bekliyorum. Gerçi bitse bile başladığım şeyleri bitirme çabası zaten ertesi günü bulduruyor. Program başlarken 'hayal gücünüzü yanınıza aldıysanız' diyerek başlıyor Derya Hanım programa. Zamanla ne demek istediğini anlıyorsunuz çünkü gördüklerinizden bambaşka şeyler üretebiliyorsunuz. İşte o zaman kendinizle gurur duyuyor 'vay be neler yapabiliyor muşum' diyorsunuz.

Eğer seyretmediyseniz seyretmenizi tavsiye ederim. Müthiş bir pozitif enerji kaynağı Derya Baykal. Bu büyük ihtimak çok doğal olmasından kaynaklanıyor. Çok iyi bir tiyatrocu olmasının da yardımıyla programı öyle bir sunuşu var ki, aklınıza ne depresyonunuz ne dertleriniz ne hastalığınız geliyor. Pırıl pırıl parlayan gözleri ve yüzündeki içten gülüşü ile yapmadığı kalmıyor program boyunca. Ve bütün çabası evlerinde boş oturanları üretken olmaya yönlendirmek. Şöyle yapın, böyle yapın, bunu deneyin, çok kolay, çok güzel... sürekli çağrıda bulunuyor. Ve mutlaka büyük öl.üde başarıyor bunu yapmayı. Baksanıza miskin miskin yatan ben bile program başlama saatinde tığlarım, şişlerim ve yünlerimle hazır bekliyorum.

Sağlık konularına da değiniyorlar ara sıra. yani her telden bir program bu. Bazen diğer programlara da çok ince dokunmalarla güzel mesajlar veriyorlar ama anlayana tabii ki.

Yani demek istediğim Sayın Derya Baykal, sanırım son zamanların en güzel depresyon ilacı. Ben çok iyi biliyorum ki kabullenmek de tedavi olmak da kolay değil, eğer gerçekten depresyona girmişseniz. Uzanan tüm elleri görmemezlikten gelmek veya 'beni kimse anlamıyor' demek zaten depresyonun ilk basamağıdır. Ama bu tür programlar sayesinde üretken olmak, yaptığınız şeyi şöyle bir kaldırıp bakmak sizi bir basamak yukarı çıkartıyor farkına varmadan. Sonra bir bakıyorsunuz zamanınızı planlamaya başlamışsınız, bir gün önce sizin için sorun olan minicik problemler artık problem olmaktan çıkmış aklınıza bile gelmez olmuş.

Aslında Derya Hanım'a bir ileti yazarak söyleyecektim buna benzer şeyleri. Sonra düşündüm, belki benim gibi baharın oyununa gelenler vardır. Bir tek kişi bile bir basamak yukarı çıkarsa bu yazıyı okuyup işte o zaman ben ikinci basamağı çıkacağım. Birinci basamaktaki arkadaş belki bir başkasına anlatacak çoşkuyla yaptıklarını ve O'da ikinci basamağa çıkmış olacak. Sonra bir bakacağız hep birlikte yeniden uyanmışız, bahar geçmiş ve biz yaptığımız güzellikleri giyerek yaz günlerinde salınıyoruz.

Basamakları çıkmamızda yardımı olan Derya Hanım'a ise kocaman kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum buradan. Güzel yüzünüz hiç solmasın dileğimle.

 
Toplam blog
: 124
: 1137
Kayıt tarihi
: 24.08.06
 
 

Danimarkada yaşayan bir İzmir'liyim. Hiç de sanıldığı gibi yurtdışında olduğum için milliyetçi değil..