Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '18

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Depresyona Nasıl Giriyorduk?

Depresyona Nasıl Giriyorduk?
 

Girerken saçların rengini mi değiştiriyorduk? Yoksa kestiriyor muyduk? :)

25 yıllık sarı saçları kumrala boyatmaya bir anda karar verince dedim ki nooluyor? Hayır, depresyona girdim de haberim mi yok? :)

Kuaför havluyu açtığında omuzlarıma dökülen kahve saçlara baktım kaldım...

Tabi ki depresyonda falan değilim o işin şakası. Çoktan merak ettiğim kendimde görmek istediğim bir değişimdi. Aslında bu değişimi ben mi istedim çevrenin etkisinde mi kaldım bak o da tartışılır?

Ha, gördüğümden çok memnun kaldım mı, haaayııır:) Ama çok şükür ki ikinci bir işleme gerek kalmadan zemin çok açık olduğu için yıkandıkça aktı..

Şimdi bunu niye anlattım.. Demek ki neymiş her değişim insana iyi gelemeyebiliyormuş. Ani değişiklikler her zaman insanı mutlu etmiyor. 

Hele hele eğer kendinizi depresyonda hissediyorsanız, çok ciddi kararlar almaktan kaçınmalısınız. Çünkü muhtemelen verdiğiniz karar üzerinde düşünülmeden sağlıksız bir şekilde alındığı için pişmanlık duyma -daha da mutsuz olma olasılığınız yüksek.

Peki depresyona girmenin sahiden belirlileri nelerdir?

Eğer siz,enerjinizin düştüğünü artık hayattan zevk alamadığınızı düşünüyor ve olur olmadık şeye göz yaşı döküyorsanız depresyona girmiş olabilirsiniz.

Depresyonunun en önemli belirtilerinden birisi yalnız kalma isteği.. Hepimizin zaman zaman yalnız kalma ihtiyacı olur. Ve hatta bazen ilaç gibi gelir. Ama uzun zamandır kimse ile görüşme isteği yoksa bu sizi daha fazla depresyonun içine çekecektir. Tam tersi sosyal yaşamın içinde olmak için kendinizi daha fazla zorlamalısınız . Tabi yanında olmaktan keyif aldığınız arkadaşlarınızla.. Çevremde bana kendimi iyi hissettirecek biri yok diyorsanız da; Bunun yerine sizi mutlu edecek başka aktiviteler bulmaya çalışın. Spor gibi, yürüyüş gibi, bir hobi edinmek gibi.. Komedi filmleri izlemek gibi..

Uzmanlar gün ışığının depresyonu yenmekte çok etkili olduğunu söyler. Hatta yürümenin antidepresanlarla aynı etkiyi gösterdiğini okumuştum bir yerde. Kendinizi yürüyüşe çıkmaya zorlayın. Ne kadar iyi geldiğini göreceksiniz. Ne zaman canım hiç dışarı çıkmak istemese hemen kendime komut veririm. "Hadi bakalım hemen hazırlanıp çıkıyorsun. Hadiiii, hadi mazeret yok..." :)

5 dakika sonrasında iyi ki çıkmışım ohhh ne iyi yapmışım diyorum:)

En önemlisi de düşünce şeklinizi değiştirmek. Çünkü bu durumda olmanıza en önemli etken bakış açınız. Kendinizi olumsuz düşünmekten uzak tutun. Ben herhangi bir konuda yetersiz kaldığımı hissettiğimde hemen kendime şunu söylerim. "Hiiiç üzülmüyorsun, sen elinden gelenin en iyisini yaptın- yapmaya çalıştın... " Bu kadar... 

İnsan sosyal bir varlık. Sosyalleşmeye ihtiyacımız var ama sosyal yaşam içinde kendi gibi olabilen içinden geldiği gibi yaşayabilenimiz çok az.

Başkalarının sözlerine göre hayatımızı şekillendiriyoruz. Çevremizden olumlu sözler duyduğumuzda kendimizi iyi hissediyor, olumsuz eleştiri aldığımızda kendimize güvenimiz yerle bir oluyor.

Ya da aslında kendi isteğimiz olmayan bir çok şeyi toplum baskısı ve dayatması ile istiyoruz sanıyoruz.

Elalem ne der diye yaşıyoruz resmen. 

Hayatı kaçırıyoruz haberimiz yok...

 

Nur Demir

Sevgiler tüüm kalbimden:)

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

instagram.com/nrlblog/

 
 
 
Toplam blog
: 202
: 1460
Kayıt tarihi
: 10.11.16
 
 

Yaklaşık 20 yıldır Kişisel-Ruhsal Gelişim, EFT ve Kuantum Enerji ile ilgili araştırmalar ve çalış..