Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '17

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Depresyonda olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Depresyonda olduğunuzu nasıl anlarsınız?
 

 

Toplumumuzda her yaramaz çocuğa ‘hiperaktif’ etiketi yapıştırıldığı gibi canı sıkkın her kişi de depresyonda olduğunu iddia ediyor.  Aslına bakarsanız, pek çok şey gibi psikolojide de kavramları karıştırmak, hemen yaftalamak kültürü oluşmuş ülkemizde. Yaramaz, dikkat çekmek isteyen her çocuk nasıl ‘hiperaktif’ değilse kendini mutsuz hisseden herkes de depresyonda değildir. Bunu nasıl belirleyeceğiz diye düşünüyorsanız aşağıdaki bilgileri dikkatle okuyun.

 

Depresyonda olan çoğu kişiye ‘Sahip olduğun pek çok şey var neden mutluluğu tercih etmiyorsun” şeklinde yaklaşılır, aslında bu yanlıştır. Çünkü depresyon biyolojik bir rahatsızlıktır. Beynin ön bölgesinde (alın ve şakak) seratonin hormonundan kaynaklı bir rahatsızlıktır. Kişiyi fiziksel olarak etkilediği gibi düşüncelerini ve duygu durumunu da etkileyen bir hastalıktır. İsteksizlik hali, hayattan zevk alamama, özgüvenin yavaş yavaş azalması, mutsuzluk gibi negatif hisleri kapsayan duygular söz konusu olabilir. Günlük olayların getirdiği üzüntü ve hüzün duygusundan ayıran özelliği ise daha yoğun yaşanması ve uzun sürmesidir.

 

Bazı kaynaklar öz saygı ve depresyon arasında ilgileşim (korelasyon) olduğunu belirtseler de her öz saygısı düşük bireyin depresyon hastalığına sahip olduğu bulgusuna erişilmemiştir. Düşük benlik algısına sahip bireylerde, depresyon riskinin arttığını söylemek de yanlış olmaz. Geçmişte travma yaşamış kişiler, önemli bir kaza ya da hastalık geçiren, maddi kayıplar yaşayan kişilerinde risk taşıdığı bilinmektedir. Bu riskler şu şeklide açıklanabilir; beynin işlevsel yapısında olan bir bozukluk insanın duygularını etkilemektedir tetikleyici herhangi bir olay kişinin ilk depresyon atağını geçirmesine neden olabilir ancak her zaman tetikleyici neden olması beklenmez. 

 

Depresyonun tipik belirtilerinden en önemlileriolaylara karşı ilginin azalması, yaşamdan zevk almama olarak görülebilir. Kişi kendini sürekli halsiz hisseder, yapması gereken günlük görevlerini tamamlamak için gerekli enerjiyi bulamaz veya işleri yarım kalır. Yoğun depresyon yaşanan durumlarda hareketlerde, yürüyüş ve konuşmada ciddi yavaşlama gözlenebilir. Fiziksel belirtiler ise uykusuzluk, iştahsızlık ve kilo kaybı, kabızlık, cinsel istekte azalma, unutkanlık ve konsantrasyon bozuklukları olarak sayılabilir.  Tanı koyabilmek için bu belirtilerin iki haftadan daha çok süre ile kişinin yaşamındaki dengesini bozmuş olması beklenir.

 

Yoğun depresyonda kişi “ Bir şey yapmam için hiçbir neden yok, niçin hareket edeyim öylece dursam da nihai sonuç değişmeyecek” gibi ileri düzeyde yanlış inançlar besleyebilir.

 

Depresyon tanısını ancak bir psikiyatri hekimi koyabilir. Psikiyatrist sizden çeşitli kan tahlilleri ve tıbbi birkaç görüntüleme sonucu isteyerek depresyonun diğer rahatsızlıklardan ayırt edilmesini sağlayacaktır. Tüm bunlardan sonra tanı konursa ilaç tedavisi ve diğer destekleyici tedavilerle (EKT, Psikoterapi gibi) uygun tedavi yoluna gidecektir.

 

Yukarıda kısaca aktarılanların dışında kalan ancak gün içerisinde ara sıra kendinizi mutsuz ya da çökkün ruh hali içinde hissediyorsanız, düşünce sisteminiz ile ilgili destek almanız sorunu çözmek için sizlere yardımcı olacaktır.

 

Konu ile ilgili sorularınızı mail yoluyla iletebilirsiniz.

 

Sevgilerimle,

 

Dilek Söylemez

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 74
: 382
Kayıt tarihi
: 13.01.17
 
 

Kitap: EBEVEYNLİK NOTLARI - Kitapyurdu sitesinde satışta E-kitap: Kişisel Gelişim Değil..