Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

05 Mayıs '18

 
Kategori
Güncel
 

Dere Yatakları Arsa Olursa

Dere Yatakları Arsa Olursa
 

Her yanımız bina doldu. Güneşimiz koca duvarlarla çevrelendi..


Dere Yatağına Ev Yapılır mı? Siz hiç hayvanların dere yatağında yuvalandığını gördünüz mü? Örneğin, bir karıncanın dere yatağında yuvasına rastladınız mı?

Hayvanlarda akıl yok, içgüdüleriyle hareket ediyorlar ve dere yatağına ev yapmıyorlar. Ne hikmetse kendisine akıl, irade verilmiş tek canlı olan insanoğlu, yeryüzünde görülen bunca felaketlere rağmen, gidip dere yatağına ev yapıyor, hatta apartman dikiyor. Hem de kat kat üstüne, insanlar birbiri üstüneler sefer tası misali…

Düşünebiliyor musunuz, aklıyla övünen insan onca para harcayıp dere yatağına ev konduruyor. Sonra bugün Ankara Mamak’ta olduğu gibi yağmurda sel baskını yaşıyor. Çok şükür can kaybı yok. Fakat böyle anlarda vatandaş canını kurtarsa da eşyalarını kaybediyor. Mal kolay elde edilmiyor, mal için “canın yongasıdır” denilmiştir.

Allah muhafaza bir deprem olduğunda o dere yatağındaki lüks evi yerle bir ediveriyor. Can kayıpları yaşanıyor. Afetlerin acısının telafisi mümkün olamıyor. Zira gidenler geri döndürülemiyor. Yaptığımız yanlışlarımız, yaşadığımız kaderimiz oluyor.

İnsanların gözünü hırs bürümüş, şehirler köyden göçle büyüdükçe büyümüş. Parası olan şehir içinde nerede bir akarsu, kurumuş dere yatağı bulsa, arsa yapıp apartmanı konduruyor. Kışın yağmurla, karla oluşacak su birikintisini bile ( hangi akla hizmetse, neyin alametiyse artık) manzara niyetine, meraklısına kakalıyorlar. Sıradan alanda, hatta dere yatağında olmasından çürük olan yapıları, modern lüks daire olarak kucak dolusu paraya elden çıkarıyorlar. Aldığına,  sattığına bakıyor insan; evin yeri eskiden dere miydi, çöplük alanı mıydı, kimse irdelemiyor. Satıcı için gelsin müşteri, kasalar dolsun para. Müşteri için, şehirde evim olsun da mantığı…

Bizim ülkemiz deprem kuşağında bulunuyor. Üstelik çoğu ilimizde geçmişte akarsular, çaylar şehir merkezlerinin ortalarına kadar faallermiş. Zaman içinde kuraklık olmuş kurumuş yahut bir şekil insan eliyle kurutulmuş. Bu nedenledir ki böyle yerlerde yumuşak toprak hâkim. Sen bunu bile bile git, çok kazanç getirisi için “Dere yatağı, çay geçeği” demeden evleri üst üste dik, yan yana diz. Sonrada onca insanın canını tehlikeye at.  (İlgilisine, bu işlerin yetkilisine diyorum.) Olacak şey mi bu, bizim insanımızın değeri para kadarcık mı?

Dere yatağında ağaçlık olur. Türlü çiçekler yetişir. Türkülerde de belirtildiği gibi “Dere boyu kavaklar, açtı yeşil yapraklar.” Bilirsiniz bu türküyü değil mi? Biz de dere yataklarına ev yapılarak bu türkünün devamı çağrılıyor. “Ben sana doyamadım, doysun kara topraklar.”

Ne diyelim, Yüce Allah herkese akıl fikir vermiş. Baştan tedbirini almıyorsan, bile bile lades diyorsan sonucuna katlanacaksın demektir. Lakin insan hırslarını bir kenara bırakıp anlamalı ki, toprağa sahip olunmaz. Günün birinde ancak toprak insana sahip olur.

Bir başka dokunaklı durumda ahir zaman alametlerinin hızla zuhur ediyor olması. Çocukluğumuzda yaşlı teyzelerden duyardık, “Gün gelecek evler üst üste yapılacak ve dağ- dere demeden her yer yüksek binalarla dolacak.”

Alın işte, her yanımız bina doldu. Güneşimiz koca duvarlarla çevrelendi. Ekili alanlarımız bile hırsın gaspına uğratıldı. Büyüklerimiz kehanette mi bulunmuş, yoksa Kur-an ilmini çok iyi mi kavramışlar? Dimağınız kâfi geliyorsa siz idrak ediniz. Başka ahir zaman belirtilerine buradan yer vermiyorum. Doğru yöne bakmayı bilen, neyin, nasıl olduğunu görüyor, biliyor zaten. Önemli olan bunlardan ders almayı ve tedbire yönelmeyi bilmekte; takdir elbette Yüce Allah’ındır.

Ayfer AYATÇ – ayferaytac.com

 

 

 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..