Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '08

 
Kategori
Blog
 

Dereden tepeden…

Dereden tepeden…
 

(*) Öncelikle editörlere bildirmek istedim, sonra vazgeçtim, mızıkçı çocuklar gibi açıkçası olmak istemedim, hatta bir de açıklaması vardır da muhtemelen ben göremedim diye de düşündüm, ancak ara tara halihazırda keşfedemedim!

Habire karşıma çıkan imsakiye görmek istemiyorum, açmışım bazı sayfaları, tam bir şeyler yaparken pat diye kesiyor görüntümü, işimi!

Rahat edemedim açıkçası…

Gazeteyi Milliyet İnternetten okuyan bir kişi olarak…

Elbet, güzel bir çalışma, ama tercih hakkı bulunsaydı mesela…

Aynı sıkıntıyı yaşayanlarınız var mı diye merak ettim doğrusu, ya da göremediğim bir buton vardı da, hani, gösterme bir daha diye, ben mi buladım ki?

……

Milliyet blog şiirlere açılalı beri çokça şiirler geziniyor ortalıkta!

Açıklamışlardı zaten, değerlendirilmesi mümkün olmadığından seçme işlemine tabi tutulamayacaklardır diye...

Doğru!

Tutulmuyor hakikaten de!

Gördüğüm o…

Naçizane yazdığım şiirlerim vardır benim de, şiir sitelerinde yayınlanmaktadır hali hazırda, buraya almayı düşünmemiştim, ama toplamda otuz altı mı olmuşlar ne buraya kaydettiklerim, rast gelip de okuduğum bazı şiirlerden sonra, hepsi diyemem, hepsini okumadım zaten, okuduklarımın arasında pek hoş olanlar da vardı hakikaten, ahanda seninki şiirse bu da şiirdir tarzında hakim olamayarak kendime eklediklerim var!

Son iki eklediğim şiir ise, yalnızca şiirin yeni kaybı İlhan Berk’e… Naçizane…

...….

“Bana yorum yazın” tarzı bloglar adına üç-beş söylemek istiyorum: Okunmak istiyor insan, çok doğal, okunduğu kadar da yorum istiyor, eee bu da doğal, bunu açık açık dile getiriyorlar, ne mutlu, açık sözlüler en azından!

Hangimiz istemeyiz ki?

Ama her okuduğuna da insan yorum yazamaz ki, her yazılanı da okuyamaz zaten! Vallaha buna yürek yetmez, zaman olsa dahi!

Bu çığırtmalar doğrudur, kimi küser gider, kimi açıkça beyan eder, kimi içinde saklar, ama bilmek gerekir ki okuyanlar da zaten burada yazanlar!

Çok özel, çok güzel olmadıkça kim kime şapka çıkarır ki?

Ya da şöyle diyeyim: Sürekli yazan, yorum alan birisi, tüm gününü geçirse de pc başında, kendi reytinglerine bakarken, yorumları yanıtlarken, bu arada gazeteden haberleri takip ederken, aynı zamanda gündelik işleri az buçuk kotarmaya çalışırken, ev içi sorumluluklarını giderirken kim her bir yazıyı okur, her bir okuduğu yazıyı yorumlar?

Her birimiz pek bir özel zannederiz şahsımızı, her birimiz elbette özeliz!

Bir başka yoktur bizden, örneğin!

Ama işte pek de bir birbirimize benzeriz, kum taneleri hesabınca…

Koşturuyoruz işte bir takım kulvarlarda…

Ne mutlu!

Varım diyoruz! Anla beni! Anlıyorum seni! Aynısı başımdan geçti!

Neyse…

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var, yoğurt da aynı değil, yiğit de…

İnsanca dürtüler üç-aşağı beş yukarı aynı!

Tek derdimiz biraz daha anlaşılmak, biraz daha anladıklarımızı paylaşmak! Elbet bir köşe yazarlığı teklif edilse hiç birimiz hayır demeyiz, buralarda yazan hangi kişinin gönlünden geçmez ki?

Yok aslında birbirimizden pek bir farkımız, evrende kum tanesiyiz, ama her birimiz bir o kadar özeliz!

Sevgilerimle…


Gülgün Karaoğlu
Eylül,03/08

(*) Ramazan boyunca hiç gösterme butonu varmış, şimdi gördüm, editörlerden özür diler, bilmeyenlere öneririrm, gereksinimleri doğrultusunda!...

Yine yeni not: Ramazan boyunca gösterme butonuna basıyorum, anlamıyor bu buton beni nedense... Bir daha gösterme butonuna basıyorum, o da arkadaşı butona uymuş, anlamamakta ısrar ediyor... İmsak... İmsak! İmdat!....

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..