Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '11

 
Kategori
Güncel
 

Dergahta şike

Dergahta şike
 

Haberi ilk okuduğumda nedense hiç şaşırmadım. Hatta ne bileyim masa tenisi oynayan penguenler kadar bile dikkat çekici gelmedi. Hatta evrensel bir habercilik ilkesi olan "köpek adamı ısırınca değil adam köpeği ısırınca" düsturu habercilik açısından bile değeri olmadığını düşünüyorum. Efendim Adnan Oktar'ın biyoloji kitabı yazdığı, ortalama bir dua mecmuası ezberleyenin "nefesi kuvvetli" olduğu gerekçesiyle azami saygı ve ihtimam gördüğü bu ülkede her mahalde böyle mantar gibi şeyhimsi nesneler bitmesi gayet normal. Ancak benim ifrit olduğum nokta bu "sahte şeyh" ibaresi. Ne yani şeyhin bir de gerçeği mi var? Varsa eminim bu vatandaşımız dergaha şike karıştırdığından ötürü şeyhlik lisansını kaybedecek, icazeti elinden alınacak ve müridlik kümesine düşecektir yeniden. 

Hani yıllardır övünüp dururuz "İslam dini Allah'la kul arasındaki tüm engelleri kaldırmıştır" diye. E madem öyle her mahallede bu kadar "İtikadi ve İmani İşler Müdürü" nasıl neşet ediyor. İslamın orjinal kaynaklarında ima ile dahi olsa bahsedilmeyen bu dini makamlar, türbeler neden pervasızca insanlar tarafından birbirlerine ihsan ediliyor. Bunun cevabı göçebe toplumların sosyolojik kodlarında yatmaktadır. Sorunun kaynağı dinin sistematik hatası değildir asla da olmamıştır. Bugün Ortadoğu kavimlerinin özellikle de Türk halkının sembollere aşırı değer ve önem atfetmesi 3000 yıllık şaman gelenekleri hâlâ aşamadığımızın göstergesidir. Göçebe hayat tarzımızın nostaljik bir esintisi olan "tek adamcılık"ı da hâlâ terk edemedik. Halkın kafası mı karışıyordur nedir, birden fazlayı idrak etmekte zorlanıyor. Tek adam, tek parti, tek dil.. Sanki Allah'ın emri. Sınıf başkanlığından tutun da takım kaptanlığına oradan da parti genel başkanlığına varıncaya değin; her türlü organizasyonlarımızda karşılıklı uzlaşmayla karar alıp uyum için de uygulamak yerine bizim yerimize düşünecek birini tayin edip büyük bir zahmetten kurtulma alışkanlığımız her yerde kendisini göstermektedir. Basit bir futbol maçına dahi halen "Mohaç"a çıkar gibi çıkan (ve her ne hikmetse bu hep de ölüm kalım maçı olur) futbol takımlarımız var bizim. 

Mevzu dağıldı biraz galiba. Ama bu hadise ne ilk ne de son. "Atatürk benim Allah'ım" diyen doçent de gördüm, "Tayyip benim peygamberim" diyen partizanı da. Aklı külfet ve başa zahmet gören gelenekçilerimizle; 250 gram beynin rasyonalizm için yeterli olacağını sanan sözde ilericilerimiz olduğu sürece bu tür haberleri daha çok izleriz televizyonlarda, gazetelerde. Birisi "türbanlı üniversiteye girmesin" der; öteki "dekolte giyersen ananı bile bellerler" der. Sonra gerici-ilerici savaşları, polemikleri en basit bir internet gazetesi haber yorumundan tut da, liseli talebelerin not paylaşım forumlarına varıncaya değin sürer gider. Millet aç karnını unutmuş bir kaşık suda fırtınalar kopartıyor. Gençlerimizin yarısı çakma Can Dündar olmuş pipisiyle aşk teorisi üretiyor, öbür yarısı da 2. Fatihliğe soyunmuş Ortadoğu'da Büyük Osmanlı'yı kuruyor. 

Cehalet diz boyu. Hocam cezbeye gelen müridesinin ateşini söndürür, 6 ay bilemedin 6 yıl yatar çıkar. Öptüğü kadınlarla, zulaladığı ganimetler yanına kâr kalır. Arkada da bizim boş beleş part-time aydın vatandaşlarımız da Ergenekon oyunu mu, gericilerin huyu mu tartışıp gene vakt ü mesailerini zir ü zeban ederler. 

 
Toplam blog
: 7
: 356
Kayıt tarihi
: 20.06.11
 
 

Uludağ Üniversitesi 2006 mezunuyum. Kim olduğumun 3. tekil şahıslar için çok da önemli olduğunu düşü..