Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '09

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Dergilerle çevrilmiş dünyaya bakan oğlum

Sevgili oğlum,

Daha önce mektuplarımda sana öğrenmenin en kestirme yollarından birisi okumaktır demiştim hatırlarsan. Okumayı kitap okumak olarak anlatmıştım. Bu mektubumda da hayatım boyunca okuduğum dergiler ve bunların hayatıma neler kattığını anlatmak istemekteyim. İnanıyorum ki, sende hayat boyunca dergi okumayı ciddiye alırsan hayat sana da daha bilgili gülümseyecektir.

Canım oğlum,

Dergilerle tanışmam ilkokulda öğretmenizin bizlere getirdiği ünite dergileri ile başlar. O dergilerde bir küçük kasabada yaşamanın dezavantajını avantaja dönüştürerek yeni dünyalar keşfetmiş, dergilerin sayfalarında gezinirken, sayfalar arasındaki bulmacalarla hem öğrenmek, hem eğlenmek sevkini tatmıştım. Daha sonra da bu dergilerin içindeki şiir ve hikayeler, bizlere iyilik aşılamanın ve gelecekte faydalı insan olmanın insana neler kazandıracağını anlatmaktaydı. Bizler o dergilerdeki bilgileri, bizlere dünya ile bütünleştirdiği için severek okumuştuk. Sanırım şimdilerde ünite dergisi yok ya da sizlere tavsiye etmemekteler.

Canım oğlum,

Babam, ilkokul mezunu olmasına rağmen diğer kardeşlerine oranla okumayı yazmayı seven insandı. Her gün günlük gazete okurdu. O zaman günlük gazeteler haftada bir de çocuk dergileri hediye ederdi. Babam ana gazetesini okurken ben çocuk dergilerini okur , sonra onları sıra ile biriktirerek gene okurdum. Arkadaşlarım sokakta çelik çomak oynarken ben okuyarak kendimi geliştirmekteydim. Başka arkadaşlarımın dergi sevmediğini ve okumadığına da şahit oldukça neden okumadıklarına anlam veremezdim. Bu okuma sevgimden aslen çiftçi olan ailem ve akrabalarım fazla hoşlanmazdı. Onlara göre bir insan okumak yerine hep toprakla meşgul olmalıydı.

Canım oğlum,

O çocuk dergileri ile ortaokulda tanışmıştım. ( Şimdi ortaokul yok ilköğretim okulu var. Bizim zamanımızda ortaokul kasabada lise olmadığından lise ile beraberdi. Şimdi o ortaokul ilköğretime ilave edildi ) Yani 6. sınıfta . Atatürk’ün doğumunun 100. yılı olan 1981 de bir şiir yazmıştım. Öğretmenimiz Selma Pala benim yazdığıma inanamamıştı. Hatta zamanın güçlü çocuk Dergisi Tercüman Çocuk’ta 14.Nisan.1982 de yayınlanan bu şiirle yazı hayatımda başlamış oldu. O günden sonra yaklaşık 27 yıldan bu yana okumaya yazmaya devam etmekteyim.

Canım oğlum,

Hatırlatmadan edemeyeceğim. O zamanlar şiddetli bir hastalık geçirmiş ve uzun zaman okula gidememiştim. Çünkü yürüyecek halim bile yoktu. Babam oyalansın diye galiba o dergileri özellikle almaktaydı. Bende içimde olup da o güne farkına varamadığım yazarlığı böylece sevmiştim. Babamın bu tutumunu Aşık Veysel’e benzetirim. Ona da babası hastalanınca bir saz almıştı oyalanınca. Bana da babam daktilo almıştı. O zaman bilgisayar yoktu. Bu daktiloda yazdıklarımı dergilere yollamıştım. Onlarda yayınlamıştı.

Canım oğlum,

Okumayı bilinçli yapan insanlar sonra da yazmak isteyeceklerdir. Önce okumak ve anlamak sonra da düşüncelerimizi yazılı ve sözlü anlatmak bu açıdan benim için çok önem arz etmekte. Düşüncelerini yazılı ve sözlü anlatamayan ve karşısındaki insana iz bırakamayan insanların hayatta fazla başarılı olamadığına da şahit oldum çok zaman.

Canım oğlum,

Zamanla dergilere olan ilgim arttı. Ergenlik döneminde bilimsel, siyasi ve dini dergiler okumaya başladım. Bunlarla bilimi, siyaseti, dini bilgilerimi pekiştirmenin sevincini yaşadım. Öğretmen ve arkadaşlarımdan alamadığım bilgileri bu dergiler sayesinde daha iyi öğrendim. Hayata, bilime olan sevgim ve ilgim arttı. O zaman yaşadığımız küçük kasabada okuduklarım bugünkü gelişimimize sebep oldu. O zamanlar okumayı sevmeyenlerin, bugün hayatta bocaladıklarını gördükçe ben içimden “ İyi ki okumayı sevmişim, iyi ki, dergilerle dost olmuşum, hayatım da okumak yazmakla olmuş” diyerek kendimi gençliğimde iyi tercihler yapmamdan dolayı şanslı saymaktayım. Seninde dergilerle lise hazırlıkta tanışman, dergileri çocukken sevmen benim hem çocukluğumu hatırlamama hem de seninle alakalı umutlarımın pekişmesine benim de nastolji ile geçmişimi tekrar düşünmeme sebep olmakta.

Canım oğlum,

Lise son sınıfa doğru ÖSS ile ilgilenmeye başlamıştık. O zamanlar SBS Nedir bilmezdik. Ya da vardı da bizler ve ailelerimizin haberi yoktu. Dolayısıyla sınav gerçeğini ancak lisede görebildik. Sizler şimdi şanslı insanlarsınız ki, sınav gerçeği ile daha ilköğretimde hatta ana sınıfında yüzleşmektesiniz ve temelinizi ona göre atarak bizlere nazaran sağlam adımlarla güzel okullar okumak, hayatta bilgi ve sevgi sahibi olmak üzere ilerlemektesiniz.

Canım oğlum,

Ne demiştim sana ? ÖSS Gerçeği ile lisede tanıştık. O zaman dershaneye gitme imkanımız olmadığından dolayı da, ÖSS hazırlık dergileri okuyarak ÖSS Ye hazırlanmıştık ve o zaman o dergilerden kitaplığımızda güzel yer oluşmuştu. Bazı dergileri halen saklarım ve faydalanırız çok zaman. O dergiler Üniversiteyi ve hayatı kazanmamıza sebep oldu ve hayat bizlere daha bilgi ve sevgi ile bakmaya başladı.

Canım oğlum,

Üniversiteye başladığımız zaman 5000 Nüfuslu bir kasabadan koskoca İstanbul’a transfer olunca, dergi okuma hevesimizde azalmaya başlamıştı. Ancak Üniversite tamamlayacağımız zaman o zaman bir mesleğimiz olacağı ve hayata atılmaya az zaman kaldığı gerçeği ile yüzleştik. Bu kez meslek dergileri okumaya, okulda öğrendiklerimizi meslek dergilerinden okuyarak uygulamaya başladık. Bu dergi okumak meslek başarımızda da bizlere yeni ufuklar açmamıza sebep oldu. Böylece mesleğini seven bireyler olmanın mutluluğunu her zaman yaşadım. Üniversitede öğrendiğimiz teorik bilgileri, bizden önce Üniversite okuyanlar nasıl uygulamışlar ve başarılı olmuşlar, işte o meslek dergilerini okuyarak anladım. Bugün Üniversitelilerin meslek dergisi okumamasını, onun bunun dedikodusu ile hareket etmesini bu yüzden hep yadırgarım. Mesleğe atılma aşamasına gelmiş insanların meslek dergisi okumasının önemini şu zamanlarda daha iyi anlamaktayım. Sen de babanın hatıralarından geç kalmadan anlayacaksın sanıyorum.

Canım oğlum,

Dergilerin güzel arkadaşlar olduklarına , onların insan hayatını şekillendirmekte güzel rehberler olduklarına daha çocukken inanmış ve sevmiştim dergileri. O zaman dergi okuru olarak şimdi de dergi yazarı olarak gerçekten da hayattan zevk almaktayım. Dergileri halende zevkle okumaktayım. Sevdiğim insanlara da hediye etmekteyim .Benim görevim dergi armağan etmek. Okuyup okumamakta sevdiklerime ve sana kalmış. Sana da okumayı yazmayı öğrenmenden bu yana az dergi armağan etmediğimi sende kız kardeşinde bilmekteler.

Canım oğlum,

Bu dergileri sevmek gerçekten güzel oluyordu ama zor oluyordu.Çünkü çevremde dergi seven , kitap seven insan yoktu ve bunlara verilen parayı israf olarak algılamaktaydılar. Ben ise verilen paraların bir yatırım olacağını , zamanla bunların bana sevgi, bilgi ve mutluluk olarak döneceğine inanmaktaydım. Hani benim dergi sevgime “ Babacığım bu kasabada senden daha çok kitap okuyan ve kitap biriktiren adam görmedim” demen bir nevi şahitlik etmekte .

Canım oğlum,

Ben arkadalar bulamadığım zaman da halen bana bu dergiler, kitaplar ve sizlere olan sevgim bana arkadaşlık etmekte ve benim hayat kaynağım ve mutluluğum olmaktalar. Dergi ve kitap sevmeyen ve bunları da çocuklarına aşılamayan insanların bunları anlaması gerçekten de zor bir şey.

Canım oğlum,

Hayatta dergilerden bir dünya edinirsen, bil ki kötü arkadaşların hayatında açacağı zararlara rastlamayacaksın ve hayatta, ailende , mesleğinde ve sosyal ilişkilerinde hep mutluluğu yaşayacaksın. Buna candan inanmaktayım.

Muhabbetle kucaklamaktayım seni.

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..