Derin devlet mi? Devletin derinliği mi?

Derin Devlet nedir? Devlet derin midir? Bu suallere yanıt bulmak için birçok araştırmacı, yazar ve aydınlar araştırmalar yapmışlar, tetkikler arz etmişler, hükümet yetkilileri kendilerine yöneltilen bu tarz sualleri çeşitli manevralarla geçiştirmişlerdir. Bu sual hükümet yetkilileri için çok zor bir sualdir. “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık”gibi. Çünkü kendileri de devlet değil sadece bu yapının bir organıdır. Eğer hükümetler devletin kendisi olsalardı, 1960, 1971, 1980 darbeleri olmaz bu kurumlar vazifeden “hal” edilmezlerdi. Askeri güç geri çekildikten sonra bunun yerini başka metotların da aldığı görülüyor. (Ekonomik ve İletişim Gücü gibi) Yani çağın gereklerine göre bu çabanın da bir bakıma “çağdaşlaştığını” görebiliriz. Demek ki devlet hükümetten ibaret değil yapısı itibariyle daha geniş bir kavramdır. Bu sadece Türkiye’de değil dünyada da böyledir. Onun için bu kavramı “Derin Devlet” değil de “Devletin Derinliği” olarak tanımlarsak daha doğru bir neticeye varabileceğimiz kanaatindeyim. Devletin hükümetten ibaret olduğu gibi sığ bir fikre sahip olanlar devletteki var olan derinliği gördüklerinde ya bir daha uyanmamak üzere derin bir uykuya dalmışlar ya da çok “sevdikleri” halkının arasına karışmışlardır. Devlet ülke için yanlış adımlar atanları derin bir üzüntüyle karşılayıp derin bir süzgeçten geçiriyor. Bu dünyanın her ülkesinde de böyledir. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Bill Clinton için de, İsrail’deki İzak Rabin için de böyledir. Değişmez. Ne ilginçtir ki; Barış yanlısı İzak Rabin Filistin ile olan barış görüşmeleri sırasında neticeye ramak kala öldürülmüş, Bill Clinton da Filistin Barışı mevzuunda İsrail’e baskı yaptığı bir sırada Monica ile " tanışmıştır.” Bu açıklamadan sonra “Acaba Amerika Birleşik Devletleri’ni İsrail ve Yahudi Lobisi mi yönetiyor?” ve “Bill Clinton’un skandalında İsrail ve buna bağlı lobinin payı ve rolü var mı ?” diye soranlarınız olabilir. Acaba bu suali soranlar Clinton’a bu skandalı İsrail ve lobisinin değil de İsrail’in Amerika Birleşik Devletleri Dış Politikası ve de hususiyetle kaynaklar bakımından zengin olan Ortadoğu ve bu bölgeye yönelik politikasında ayağı ve kolu olan ve bu bölgeyi kontrol atına almak için hayati bir ehemmiyete malik olduğunu düşünen devletin Bill Clinton’ı bu manada devletin gerçek varlığıyla tanıştırıp ve bu varlığın derinliğinden sade bir vatandaş olarak çıkararak halkın arasına karıştırdığını neden düşünmezler? Bir başka örnek olarak İran’da 2009 Haziran’ındaki seçim sırasında cereyan eden hadiseleri verebiliriz. Bu hadiselerin İran’ın Nükleer Faaliyetleri mevzuunda Uluslar arası Kamuoyunun baskısının ve bu manada dikkatlerin dağıtılması için İran Devleti’nin kendi yarattığı bir senaryo olabileceği ihtimalini kim göz ardı edebilir? Türkiye’de senelerdir “Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın Türkiye’yi yönettiğini” iddia edenlerin, ”Neden Batı Yanlısı Politika İzleniyor? “ diye sual edenlerin Sovyetler'in Türkiye üzerinden Sıcak Denizlere İnme, Kars ve Boğazlar üzerindeki politikalarını da ayrıca değerlendirmeleri gerekir. Bu açıdan bakıldığında “NATO’ya niçin girildiği?”suali de yanıtını bulacaktır. Buna mukabil şu anda Türkiye’nin Türkî Cumhuriyetler üzerindeki politikalarının söz konusu cumhuriyetlerin bir zamanlar bağlı bulunduğu ve bölgede hala “Sovyet Hülyaları” görmek suretiyle bu bölgeyi arka bahçesi olarak nitelendiren Rusya’yı nasıl rahatsız ettiğini de ayrıca belirtmeye gerek yok fakat her ne kadar ülkeler birbirleriyle çelişen politikalar tatbik etse de aynı ülkeler tarafından bu çelişen politika ve menfaatler bir diplomatik ve siyasi fırsata dönüştürülebiliyor. Rusya ve Çin ile yapılan son diplomatik manevralar da bunu göstermekte. Tekrar ana konumuza döndüğümüzde devletler yaptıkları bazı illegal davranışlarını da başta da bahsettiğimiz var olan “derinlikleriyle” örterler. Çünkü bazen ve de birçok defa devletlerde illegal yollara başvurabilirler. Belki bu illegallikler o devletin tebaasının hoşuna gitmeyebilir ki birçok defa da gitmeyecektir. Bundan dolayıdır ki devletin var olan derinliği hiçbir zaman bitmeyecektir. Çünkü derinlik biterse devlet de bitecektir.