Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Derin yürek sancısı (1)

Derin yürek sancısı (1)
 

Saat gece 23.00’ü geçmişti evden fırladığımda...

Derhal bir araba bulmalıydım... Arabamızı da 4-5 ay önce satmıştık. Babamın da evden fırladığını biliyorum ama nereye gitmişti? O ayakkabılarını giyerken ben ayakkabılarıma ulaşamamış ve ayakkabısız fırlamıştım sokağa...

Koşuyordum... Bir araba bulmalıyım... Elimde halâ enjektör var.. Allah'ın cezası enjektör ! Elimden fırlattım attım ne zamandır elimde tutuyorum farkında değilim... Sli lojmanlarında Fatma teyzelerin arabası vardı oraya gitmeliyim hemen 100 metre ilerde... Ya bu nasıl olabilirdi? Şimdi ben babasına ne söyleyeceğim? Hayır bu gerçek olamazdı bu bir kâbus olmalıydı... Bu kadar kolay mıydı ölüm dedikleri? O öldü gözümün önünde hiçbir şey yapamadım... Yoo hayır, belki henüz ölmemiştir! Bir araba bulmalıyım!

O gün, 10 gündür ilk kez yüzün gülmüştü... O kahrolası ateşin 10 gündür ilk kez o gün biraz düşmüştü... Biliyorum hastalanman da benim hatam... Okulda hep eziliyorsun, içine kapanıksın diye o karate kursuna yazdırmasaydım hastalanmayacaktın. Çocuk doktoru sana 7 tane penicilin vermişti ve idrar yollarında veya böbreklerinde bir enfeksiyon olduğu şüphesiyle üroloji konsültasyonu istemişti. Üroloji uzmanı İVP istediğinde neler oluyor diye sormuştum, ciddi bir sorun mu? Umarım değildir ama bir film çektirip sonucu görelim dedi. Bu tür rahatsızlıklar ilerlerse kısırlığa kadar gidebilir dediğinde ne kadar çok üzülmüştüm. Allah korusun, ya oğlum büyüyünce baba olamazsa! Sanki seni büyütmeye garantim varmış gibi... O 7 adet penicilinin, bitmesinden bir gün sonra pazar günü seni acile getirdiklerinde hastanede nöbetçiydim. Koşar adım acile geldiğimde ateşten dudakların ve parmakların morarmıştı. Neden bir işe yaramamıştı o kadar iğne? Neden yavrum bu halde? Hastanede çalışıyorum ama çocuğumun ateşini bile düşüremedim...

İcapçı olan diğer çocuk doktoruna, telefon açtı..Bu arada ben de senin ateşini düşürmek için soğuk uygulama yapıyordum. Doktor bey geldiğinde ateşinin 39'a düştüğünü söyledi acildeki hemşire arkadaş. İlk ateş seviyeni sordu doktor 40'ın üzerindeydi dediler. Kulaklarıma inanamadım. Doktor muayeneden sonra 7 tane daha penicilin verdi jetakoinliymiş diğerleri gibi canını yakmayacakmış. Ama zaten ilk muayenede 7 penicilin iğnesi verilmişti ve daha dün bitti dedim doktor beye. Demek ki yeterli olmamış, bunları kullanın bir şeyi kalmaz dedi.

İlâçlarını alıp seni eve gönderdim. İlk kez babana olan nefretimin anlamı kalmamıştı, ilk kez ona sığınmak istedim ve onu aradım. Üvey annen çıkmıştı telefona, babanla görüşmek istediğimi söyledim ve ona durumu anlattım... "Çocuk çok hasta gelip görsen iyi olacak" dedim. Akşam eve geldiğimde ateşin biraz düşmüştü. Baban seni görmeye geldi seni kapının önüne çıkardım. Babanın seni görmeye gelmesinden çok mutlu olmuştun...

O gün son muayenede verilen iğnelerden ikisinin etkisiyle kendini iyi hissetmişsin ve dayınla hastaneye gelmiştin. Dayın seni bırakıp gitti çok sağlıklı görünüyordun hattâ Dr. Ahmet Bey geldi. O da seni muayene etmişti... "Çocuk hasta daha fazla burada yorulmasın yarım saat önce çıkabilir miyim" dedim Dr. Bey'e... Uygun buldu. Mesaim 23’te bitiyordu 22.30’da çıkacaktık. "Hazır buradayken iğneni hemşire ablana yaptıralım" dedim ama sen, "Hayır anne yaa dayım yapsın iğne olunca yürüyemem" diye cevap verdin.

İkimiz elele oynaya oynaya eve geldiğimizde saat 22.45 olmuştu. Çok mutluydun annenin iş yerine gitmeyi hep severdin zaten. Az sonra elinde penicilin ve bir enjektörle salona geldin. Sağlık öğrencisi olan dayın yapardı hep iğnelerini, yalnız Ona güvenirdin, hemşire ablaya da ayağım acır bahanesiyle yaptırmadın ama ben biliyordum dayından başkasına güvenmediğini.

—Hadi dayı iğnemi yap da ben uyuyayım uykum geldi...

İçimden benim oğlum çok cesur yaa diye geçirdim. Bana bir enjeksiyon yapabilmek için birinin tutması diğer bir kişinin de iğne yapması lâzım. Bu konuda bana çekmediğin kesin.

Dayın çekirdek yiyordu. Tabağı bıraktı ellerini yıkamaktan geldiğinde sen çoktan kanepeye uzanmıştın bile. O iğneyi yaparken hep 10’a kadar sayardın yine saymaya başladın ama bu kez 3’ten sonra saymıyordun. Her zamanki gibi ilâcı dağıtmak için bacaklarını titrettiğini düşünüyorduk ki bir gariplik olduğunu farkettik. Eline aldığı çekirdek tabağıyla oturacak yer isteyen dayına yanıt vermiyordun. Cengiz yavrum kalk dedim sadece titriyordun. Kucağıma alıp yüzünü çevirdim... Morarmıştın nefes almıyordun. Dayın tabağı elinden attı ağzını açmaya çalışıyordu ama nafile! Telefona koştum aman Allah'ım, çalıştığım hastanenin telefonunu bilmiyordum! Ama parmaklarım doğru tuşlara basmıştı dayın sun’i teneffüs yapmaya çalışırken, ben ambulans için adresi veriyordum. Dayının verdiği mücadeleye güveniyormuşum demek ki o büyük bir yenilgiyle. Bunu bana yapma ne olur Cengiz aç gözlerini diye kendini yere attığında ben de elimdeki telefonu bırakıvermişim. Sana baktım artık çırpınmıyordun artık hiç hayat belirtisi yoktu sende... Birkaç saniye sessizlik oldu hiç birimiz kabul edemiyorduk... Deden kendini toplayıp üzerine atıldı, kalp masajı yapmaya çalışıyordu, dayın mutfağa koştu, biliyorum buzdolabında bir antistaminik vardı, ama o kadar çok ilâç vardı ki, onların içinden bulması imkânsız gibiydi. Artık ümidim tükeniyordu...
Bitti!
Hayır bir araba bulmalı, hastaneye götürmeliyim...

 
Toplam blog
: 20
: 523
Kayıt tarihi
: 13.07.08
 
 

Kütahya; doğduğum ve doyduğum yer, yani her anlamda memleketim. Kamu da çalışıyorum, Lisans mezun..