Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Derken bitiverir cicim ayları

Derken bitiverir cicim ayları
 

"RESİM:ALINTI"


DERKEN BİTİVERİR CİCİM AYLARI

İki gönül bir olunca akan sular durur ya… Görmez olur ya gözler başka hiçbir şeyi… Duymaz olur ya kulaklar… İşte dersin işte aradığım bu… Hayat arkadaşım bu… Ömrümün sonuna kadar birlikte olmak istediğim erkek / kadın bu.

Hani canını bile vereceğin tek insan odur.

“Bana bakma benim yarim vardır “ dudaklarınızda.

Her şey güllük gülistanlıktır başlangıçta. Göz gözedir sevenler… El eledir… Diz dizedir…

Her anı birlikte geçirmek istenir ya ilk zamanlar. Telefon her çalışta yüreğiniz çıkacak gibi olur ya yerinden…

İki kişiliktir her şey… Üçüncü kişiler dâhil değildir bu dünyaya yani başlangıçta.

Derken bitiverir cicim ayları… Başlar didişmeler hayatın getirdiği yükümlülükler altında ezilir kalır sevda. Görmez olur gözler en sevileni… İşitmez olur kulaklar en güzel sesi… Kilometreler girmiş gibi araya yakınken bile uzaktır artık kalpler… Kırıklar doldurmaya başlar en ince yanını insanın. Birikir birikir tepecikler koca bir dağa dönüşür sonra. Morumsu bir renge bürünür aşk git gide… Sevginin bittiği yerde saygı da yok olur yavaş yavaş… Uzaklaşır sevdalılar birbirinden… Sözler biter, paylaşımlar yok olur. Üçüncü, dördüncü, on beşinci kişiler girer işin içine. Bir vücut olan erkek/kadın parça parça yok olur hayatın dikenli, taşlı yollarında… Yollarını kaybederler… İsteseler de yeniden başlayamazlar… Hiçbir şey eskisi gibi olmaz ne kadar örterlerse örtsünler üzerlerini. En ufacık bir olayda hortlar eskide kaldı sanılan ne varsa… Yıpranır daha çok her şey… Başlangıçta yuva yapmak için uğraşan aile büyükleri şimdi ise yuva yıkmak için sıvamışlardır kollarını.

Git benden öte ötedir aşk artık… Başlamıştır yerlerde sürünmeye.

Gel benim yarim oluver şimdi diyen adam s..tir git diyordur artık. Zordur baba evine dönmek… Telli duvaklı çıktığın eve başın önünde geri gitmek… Peki neden hep kovulan kadın olur. Canım istedi gel… Canım artık istemiyor hadi güle güle… Bu kadar basittir yani. Her köşesinde parmak izleri yok mudur kadının. Evse iki kişinin birlikte aldığı ev değil midir? Maddi açıdan olmasa bile manevi açıdan destek olmamış mıdır kadın… Azını çoğuna katmamış mıdır? Eşyalarda ortak alınmıştır muhtemelen hoş öyle olmasa bile ne olur ki… Düzen bozulduktan sonra mal mülk mü görür insanın gözü. İki kişiyle yuva olan bu taş bina da çatlak sesler yükselir her daim. An olur konu komşu tanık olur artık düşman olan bu çiftin haykırışlarına. Herkes kendine göre yorumlar… Kimseler bilmez ki kapılı kapılar ardında neler, neler yaşanır. Herkesin yaşadığı kendinedir. Anlatılsa da bilemez yaşamayanlar, o havayı teneffüs etmeyenler… Kolay değildir elbette farklı kültürlerde yetişen iki insanın ortak noktada buluşmaları. Ama kimsenin de hakkı yoktur birbirinin gururuyla oynamaya, hor görmeye, hakaret etmeye. Ne olursa olsun unutulmamalı bir zamanlar o kişiyi yere göğe koyamadığını… Sizin için çok özel olduğunu… Ona ulaşmak için neler neler çektiğini… Hele hele o insan çocuğunuzun annesi/ babası ise daha da bir ihtimam istemez mi davranış biçiminiz… İşin içine şiddette girdiyse, aman Allah’ım. Bazen de yumruklar uçuşmaz havada ama ruha öyle balyozlar indirilir ki… Hasta olur ruh, üşür bedenler…

Her halükarda zarar gören kadındır daha çok. Şamar oğlanı gibi oradan oraya iteklenir, kak aklanır, savrulur durur. Yuva bildiği kurulu düzenden çıkmaya zorlanan, çıkan odur. Erkek geh geh geğire geğire oturur her şey kendinin gibi. Belki iki gün sonra başka birini bulur, unutuverir eskisini. Hani hükümsüzdür ya eskiler… Kadının böyle bir hakkı da yoktur. Koruması gereken bir namusu vardır. Kısmet çıkarsa yeniden, o zaman düşünebilir. Çocuğu varsa ve kendindeyse vekaleti evliliğe de sıcak bakmaz an olur. Ve kurur gider susuz kalmış bir ağaç gibi. Unutmak zorundadır kadınlığını, unutur.

Orada sabah burada akşam… Öyle bir an olur ki erkek de bıkar bu hercailikten. Yuvasını özler… Akşam eve geldiğinde kapıyı biri açsın ister. Mutfaktan antreye kavrulan soğanın kokusu yayılsın ister. Çocuk sesleri çınlasın ister salonun orta yerinde. Ayakları oyuncaklara takılsın ister. “Babacığım ne getirdin bana “diye sormasını ister ufaklığın. “Tuz bitti bey” demesini ister eşinin. Boşunadır artık… Kestaneyi çizince olur mu eskisi gibi. Eski çamlar bardak olmuştur çoktan.

Ah… Ah… Son pişmanlık fayda etmez olmuştur.

Akıl veren çok olur da ekmek veren olmaz ki… Geç olur ama öğrenir erkek / kadın gerçek dank ettiğinde. Sevda iki kişiliktir, yer yoktur üçüncü, dördüncü, on beşinci kişilere. Ve ilk göz ağrısı bir başkadır yüreklerde hayatlarına kimler girerse girsin. Unutulmaz ilk göz ağrıları hatırlanır yarım kalan her şarkı kulağa çalındıkça.


(27.10.2008)

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..