Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

13 Şubat '14

 
Kategori
Güncel
 

Dermanı sendedir ( 2 hatta 3 Üniversite mezunu ama hem işsiz hem de mutsuz )

Ne güzel bir şarkıdır ” dermanı yardadır sende bulunmaz…”

Mutsuzluğun dermanı…

Nereden çıktı diyeceksiniz; haklısınız ama farkında değil misiniz?

Sokakta her on kişiden sekizi kesinlikle mutsuz daha doğrusu çoğumuz “mutsuzuz…”

***

Zaman zaman keşke hiç okumasaydım bir bileziğim olsaydı dediğim oluyor. Bilezik dediğim “sanat” yani bir el becerisine bir ustalığa sahip olabilmek…

Bunca eğitimin bunca okulun bunca çabanın belgenin diplomanın hiçbir işe yaramadığını görünce anne babalarımızın “oğlum üniversite senin neyine git bir kaynakçıya, demirciye, tornacıya hiç mi değilse elinde altın değerinde bileziğin olur, mumla aranırsın, dedikleri aklıma gelince ne kadar haklı olduklarını düşünüyorum…

***

Ama artık bu bilezikler de işe yaramıyor; koskoca Adana da tam manasıyla “usta” diyebileceklerinizin sayısı parmaklarınızın sayısını geçmez, artık sokaklarda kime çarpsanız üniversite mezunu ama işsiz, hatta aralarında iki üniversite bitirenler de var…

Kısa bir süre yaptığım öğretim görevliliğim sırasında öğrencilerimin “yetenekleri” arasında bizlere altın bilezik dedikleri işlerle ilgili en ufacık bir bilgilerinin olmadığını gördüğümde hayal kırıklığına uğramıştım…

Öyle ki kaldığı evde ampulü yanan bir öğrencinin ampul değiştirmesi için usta çağırdığını duyduğumda inanamamıştım.

Üniversite çağına gelmiş bir öğrencinin hiç mi değilse ampul sigorta değiştirmesini, musluk tamir etmesi gerektiğini düşünüyorum. Hayat bunların düşündüğü kadar basit veya dümdüz bir yol değildir…

Ancak son on beş yıllık “eğitim” sitemimize bir göz attığımda onlara hak vermemenin büyük haksızlık olduğunu görüyorum. Suç onların değil…

***

Meslek liselerinin çoğu kapatılmış ya da “imama hatip okullarıyla” aşık atsın, daha ziyada de onların gölgesinde hayat bulsun diye “pasifize” edilmiş…

Hal böyle olunca da mesleki dallarda bırakın usta bulmayı çırak bile bulmak zorlaştı…

Ve bir ülke yöneticileri üretken olmak yerine taklitçi olmayı, üretici olmak yerine tüketici olmayı tercih ediyorlarsa, işte tıpkı bugünlerde olduğu gibi bir iki üç üniversite mezunu olmak bile hiçbir şeye yaramaz…

Bir tarafta işsizlik oranımız devletin verilerine göre en az yüzde 14,75 diğer tarafta ise açılan yüzlerce üniversite…

Bana göre bu üniversitelerde eğitim gören 20 yaş üzeri çocuklarımızı da oranlayın işsizlik oranı bugün %25 olur…

Yani her köşe başında açılan üniversiteler bir nevi ülkeyi kasıp kavuran çocukları baba eline muhtaç eden “işsizliği” gizlemek amaçlıdır…

***   

Eskiden “okuma yazma oranlarımızın” düşük olduğunu söylerlerdi, siyasetteki ekonomideki olumsuzlukları sosyal yaşamdaki çarpıklıkları buna bağlarlardı…

Şimdi sokakta üniversite mezunundan geçilmiyor ama giyimiyle kuşamıyla düşünce yapısıyla bazıları “zır hatta kara cahil” denecek kadar çağ dışılar…

Oysa çocuklarımızı son 444 modeliyle birlikte daha ana kucağındayken bile okula göndererek cehaleti yeneceğimizi düşünüyor tepedekiler.

İlkokuldan üniversite bitirene kadar geçen sürede girdiğimiz her sınav için bir ücret ödeselerdi hepimize inanın bugün dünyanın en refah ülkesi olurduk, resmen “sınav” manyağı yapıldık hepimiz…

Ama gelin görün ki neredeyse “lise bitirene” kadar sınıfta kalmak diye bir korku yok şimdiki öğrencilerde; çünkü çok sorunlu değilse öğretmenlere hiçbir öğrenciyi sınıfta bırakmayın talimatı verilmiş…

Kazanmanın madalya almanın anlamsız olduğu yerde yarışmanın ne gereği var…

***  

Diyelim ki üniversiteyi başarıyla bitirdiniz, erkekseniz askerliğiniz yaptınız ve işe müracaat edeceksiniz ama önce yapmanı gereken bir sınava girmek var. Kadınsanız bu arada tüm çevreniz dostlarını size uygun bir “koca” aramaya başlamışlardır bile…

Hadi iyisiniz sınavı kazandınız bu sefer de mülakata gireceksiniz, işte orada durun; çünkü “mülakatı “kazanmak hiç de kolay değil.

El pençe duracaksınız “bizden” olacaksınız ana babanızın Ankara da bir dostu yakını, “kart hamili…” olacak…

Hayret değil mi sokaklar işsiz güçsüz yüksek tahsilli insanlarla dolu ama devleti yönetenler herkesin “mutlu” olduğunu sanıyor. Onlara göre galiba “üniversiteler” mutluluk üretim merkezi…

Oysa gerçeği görmeye çalışsalar çoğu tahsilli gencimizin boynu bükük suratı asık cepleri bomboş, görecekler. Çoğu genç evlenmekten hatta sevmekten korkuyor…

*** 

Diyeceksiniz ki biz neden böyleyiz?

Çok basit; çünkü mutsuz ve işsiz insanların rıza düzeyleri artar, kolayca yönetilirler.

Yönetenler de baskıcı olursa tıpkı bugün ki gibi boyun eğerler, aklı başında düşünmeyi reddederler, önlerine ne sürülürse kabullenirler, hayattan zevk almamaya başlarlar…

Sizce kimin işine gelir bunlar…

Diyorum ki “oyların” artmasının ve bir ulusun yüz karası rüşvet ve yolsuzlukların “makul” görülmesinin nedeni bu olabilir mi?

Öyleye durumun özeti şudur; bu ülke dev gibi kayaları kaldıracak öğütecek durumdayken çakıl taşlarıyla oynuyor…

Bazıları ise hala “körebe” oynuyorlar…

***  

Şimdi “Boşuna uğraşma doktor, dermanı yardadır sende bulunmaz” şarkısını mırıldanmanın tam zamanı, en azından kafayı yemekten iyidir…

Perşembeniz çok “mutlu” bir Perşembe olsun…

 

Erdoğan ÖZGENÇ

 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..