Derrince

Bir meltem düşünün ılık ılık yüzünüze vuruyor gözleriniz kapalı yinede hissediyorsunuz o kızıllığı içinizde, güneş batmak üzere fonda “Havana” çalıyor, dalgalar iskelenin eteklerine vuruyor ve bir gün daha bitiyor. Tüm ruhunuzla hissettiğiniz huzur yüzünüze güzel bir tebbessüm olarak vuruyor. İyice arkanıza yaslanın az sonra şehrin ışıkları yanacak. Yavaş yavaş...

O enfes manzara bir kez daha içinize işleyecek. Acıbademli kahveniz artık bitmiş bir yakut söylüyorsunuz hemen geliyor ve fondaki müzik de değişmiş “As the years go passing by” çalıyor ve düşünüyorsunuz BU NE MUHTEŞEM GECE...

Gökte ay, iskelenin eteğinde dalgalar elinizde bir kadeh yakut, huzurun o senfonisini dinliyorsunuz. Hiç bitmesin... Arka masalardan gülüşme sesleri geliyor. Birilerinin mutluluğu gök yüzüne yazılıyor ileride, Havai fişekler patlıyor. Uzaktan daha güzel görünüyorlar...

Yıldızlar daha da çoğalıyor baktıkça ve içinizdeki huzur daha da artıyor. Bir kadeh yakut daha istiyorsuz 21.30 vapuru geçerken karşıdan. Ve müzik devam ediyor “ still got the blues”...

Gökte yıldızlar, dalgalar iskelenin eteğinde, elinizdeki yakut bitmiş ve artık gitme vakti... Kot kumaşlı koltuklardan kalkıp biraz önce izlediğiniz ışıkların bir parçası olma vakti.

Ve Ben...

Denizin kokusu şarapla karışmış, Aşkımın kokusu her yerde, deniz ben olmuş ben de deniz, bir gün daha batmış Aşkımı özlerken, elimde şarap kadehi, damağımda yakutun tadı...

Bir gün daha gitti İzmir’imi izlerken Aşkımın özlemiyle....