Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '17

 
Kategori
Deneme
 

Ders Zili

 

Zil çaldı, çalacak. Teneffüs zili. Nasıl beklenir. Siz ne bileceksiniz yeniler, teneffüs nedir! Ders bitimi ilanıdır. Nefes almadır.  Öğretmen bir şeyler anlatır. Üç gül savaşları mesela. Hayır hayır o savaşları ilk okuldan sonra anlattılar. Ne savaşlar, ne savaşlar dinledik taze beyinlerimiz almadı hepsini içine. Boğulduk atların arasında, kulaklarımız sağır oldu kılıç seslerinde. Yüzyıl savaşları, 93 harbi, Haçlı seferleri, bağımsızlık savaşları. Neden insanlar hep savaşmışlar. Hiç anlamadık. Anlayamayınca da anlatamadık zaten. Barışı anlatamadık. Biz de küsüyorduk birbirimize, boğuluyorduk derslerde. Bir tek barışı anlatmadılar bize.

Kavga idi esas ders.

Onun için zil sesi beklenir hep. Barış olsun, oyun olsun, nefes olsun isterdik. Teneffüs zili çok önemliydi bize. Halen öyle olmalı. Nasıl birden sel gibi akardık sınıflardan koridorlara oradan bahçeye. 

Hayata...

Bizde savaşıyorduk bir biçimde. Bu teneffüs te çizgi oynayacağız.,tahtadan tebeşir almak olmuyor amiyane tabir ile yürütmemiz lazım. Öğretmenden habersiz almak. Tebeşir bile para ile alınıyormuş öyle diyor öğretmen. İsraf etmemeliymişiz. Teneffüslerde tahtayı boşuna karalamamalıymışız.  Doğru aslında giysilerimiz gibi kara olan tahta beyaz tebeşirle aydınlanıyor biraz. Ama olsun öğretmen kızıyor yine.

Az aydınlık, çok karanlık ona da öyle demişler ne yapsın?

Bu defa tebeşiri sen al diyorum Leyla ya. Almam diyor omuz silkiyor. "sen hep mızıkçısın zaten o zaman seni oyuna almıyoruz" diyorum. Tülay'ın adına da. Ben Tülay ile oynarım. Üç kız aynı sırada oturuyoruz. Tülay sıradaki kız. Hep sıralarda sıradanız. Tee o zamandan. Tee o gün bugün diye anlatırdı haminnem. Ne Tülay'ı ne haminnemi tanırsınız siz. Aslında sıradan değil çok özeldiler. Kim demiş sıradan diye. Sıradışı olduk sonraları. O mızıkçı Leyla hep mızıkçılık yaptı.Bir ömür müdür oldu bir yerlere.

Çizgi çizmeyin müdür kızıyor diyor.

ÇİZGİ, hani kareler çizeriz yerlere.Üst üste üç kare. 1-2-3 sonra daaire 4, sonra kanatlar takarız üzerlerine 5-6 sonra yine daire 7 . Aman ne bileyim. Ben kuş dedim buna. yerlere KUŞ çizerdim.

Kuş üzerinde seke seke uçardık yerlerde. Dört köşe bir taşımız olurdu. Düzgünce.

O karelere atarız, sek sek atlar gerisin geri dönerdik. Sanki  bilirdik kimdi Mevlana!

Taşı kareye atmak önemliydi. Başka kareye düşerse taş,yandın çık derdik iştahla. Zira uçma sırası gelmişti bize. yana yana öğreniyorduk aslında hayatı oyunlarda.

Müdür niye kızıyordu ki. O çizgiler HAÇ gibiymiş. Müslüman mahallesinde haç hiç bir yere çizilemezmiş. Bu oyunlarla oyun oynamışlar. Belki de haklıdır müdür. Mızıkçı Leyla bu yüzden mi ne tebeşir yürütür ne de çizerdi oyun karelerimizi.  Ama oynamak isterdi.  Oyunda emek ister. Kimi haç görür bir şekli kimi kuş yapar hayalinde. 

Biz en iyisi Tülay ile oynarız. Bir gün ben, bir gün Tülay tebeşir  yürütme ! görevindeyiz. Arka bahçede müdürün görmeyeceği bir yerde çizeriz bizde kuşumuzu. Oyun içinde oyun güzel gelir bize. Ama Tülay ile aramızda oturan Leyla ders boyunca da bize mızıkçılık ypr. Eli ile dürter bizi "ne yapıyorsun" derken öğretmen gelir bizim kulağımızı çeker. Uzadı kulaklarımız çekile çekile daha bir duyar olduk böylece.

Zaten bizde bıkarız. Böyle oyun mu olur? 

Savaşları dinleyerek, kulaklarımız uzayarak, mızıkçılık ispiyonculuğa evrilerek, yerlere attığımız, karelere denk düşürmeye çalıştığımız taşlar baş yarar, arkadaşlıklar, hayat yorar. Boğulursun bir zil çalsın istersin nefes almak için, tüm savaşları, kavgaları, mücadeleleri unutmak için.

O zil hiç çalmaz.

Gonglar gerçek olur beyninde zonklar.

Tülaylar, Leylalar, müdürler, öğretmenler, hep seninledirler bir biçimde..

Ziller çalmıştır görece, nefes almak için. Dersler bitmez ömürde.

"Öğretmenim öğretmenim Tülay tebeşir çaldı yine"  diye bağıran Leyla'nın sesi yankılanır yankılanır zil diye.

Leyla, Leyla demiş mecnun. Leylalar da karışmış bir biçimde.

Sadece zil sesi gelsin istiyorum

Oyunsuz, tebeşirsiz, Leylasız. Mızıkçıısı olmayan bir düzende. Dersler barış anlatsın.

Teneffüse çıkmak istiyorum., Hayat bilgisi dersinden

Nefes alamıyorum.

Lütfen, lütfen çalsın zille.

Daha tanımamıştık Hemingway'i, duymamıştık çanları. Çanlar kimin için çalıyor ne bilecektik. Zil sesindeydik biz.

Zil, şal ve gül dekor bizim değil, bizimdi şair.

Çalsın artık ziller.

Ya çalısın kapım, gelsin beklenenler

Ya teneffüse çıkayım alayim bir nefes

Boğulmalardayım...

Çın çın çın.....

 

Cahide Yormaz Öz

21 EKİM 2017 miş /Feneryolu/ Bağdat Yolu da denebilir

 
Toplam blog
: 53
: 117
Kayıt tarihi
: 18.10.14
 
 

Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce bölümü ve Dil ve tarih Coğrafya Fakültesi Mezunuyum. MTA da Jeomo..