- Kategori
- Güncel
Dershane Olgusu Çökertilen Eğitim Sistemimizin Sonuçlarındandır
O KAPANIR, BAŞKASI AÇILIR... Siz öğretmeni, hak ettiği yere oturtmazsanız...
Bir bina yapılırken , malzemeniz ne kadar kaliteli olursa olsun , yapan işçiler işinin ustası değilse, bina bugün olmazsa yarın yıkılmaya mahkûmdur...
Siz öğretmeninizi; mesleği dışında , sık karikatürize edildiği gibi limon satmak da dahil başka işler yapmak zorunda bırakırsanız, onun yüzyılardır sahip olduğu saygınlığını çeşitli yöntemlerle elinden alırsanız , onun yetiştireceği bireylerden ne bekleyebilirsiniz ki ...
Sistemli bir şekilde eğitim sistemimiz içinden çıkılmaz sorunlar yumağı haline getirildi. Kominist yuvası iftirası ve saçmalığı ile kapatılan Köy Enstitüleri'nde ziraat , marangozluk, demircilikten tutun, piyano,keman eğitimine varıncaya kadar toplumumuzun kalkınması, her alanda üzerindeki ölü toprağını atması için ne gerekiyorsa veriliyordu. Baktılar birileri; bu gidişle köylümüz, dar gelirli insanımız, aydınlanıyor, meslek sahibi olma imkanları oluşuyor,toprağı daha verimli nasıl kullanırız,tarımda nasıl atak yapabiliriz öğretiliyor , rahatsız oldular... Halkımızın o çok zayıf ve kullanılmaya müsait yumuşak karnı olan din olgusunu kullandılar, bu kurumları din ve ahlak karşıtı kurumlar gibi göstererek , bu yöndeki iftiraları ile kapatmayı başardılar...
Her gelen iktidar, kendi kafa yapıları ve siyasi görüşlerini benimseyen eğitimcileri idari kadrolara yerleştirip , diğerlerini sürgün etme yoluna gittiler. Her gelen, farklı eğitim politikaları izleyip yönetmelikleri tam bir YAZ-BOZ tahtasına döndürdü. Sınıf geçmek o kadar kolaylaştırıldı ki, sınıfta kalmak için baya bir gayret göstermek gerekiyor zamanımızda... Bizim zamanımızda bir dersten başarısız olan öğrenci, bir yıl beklemek zorunda kalırdı.
Disiplin yönetmeliklerinin işlevinin kaldırılması ile öğrenciler , okul kapısında sigara içmekten tutun, öğretmenine her türlü saygısızlığı yapmaya kadar sınırsız denilebilecek bir özgürlük ortamının olumsuz sonuçlarına maruz bırakıldılar. Veliler başka zamanlarda çocuğunun sorunları ile ilgilenmez, ödevlerini yapmaları konusunda gözetimde bulunmazken, bir öğretmenin artık sabır taşı çatlayıp çocuğuna öfkesini yansıtmasıyla, ertesi günü okula "damlar" duruma geldiler...
Bir öğretmen kızı emekli bir öğretmen olarak, ülkemizdeki eğitim sisteminin sürecini, değişimlerini ve bunların sonuçlarını, karşılaştırmaları objektif olarak gözlemleyip saptamalarımı sağlıklı olarak yapabildiğimi sanıyorum. Geçenlerde iki ağabeyim, rahmetli babamın öğretmenliği ile ilgili anılarını anlatıyorlardı. Antalya Meslek Lisesi'nde atölye öğretmeni olarak görev yapan babama bir şey söylemek için okula gitmiş ağabeyim. Babam ders anlatıyormuş, sınıf bahçeye penceresi olan bir sınıfmış. Ağabeyim babamın sesini duymuş, şöyle bir bakmış pencereden. Sınıfta adeta nefes alınmıyor, sinek sesi duyuluyordu diye anlatıyor, ağabeyim. Benim öğrenciliğim sırasında da öğretmenlerimden evimize gelenler olurdu tabiatiyle. Binbir zorlukla, birkaç dakikalığına yanlarına çıkabilirdim. Yolda öğretmenlerimizi gördüğümüzde o görmeden yolumuzu değiştirirdik...
Öğretmenini öğretmen gibi yetiştir, onun sokakta ve okulda öğrencisinin karşısında saygınlığını koru, asgari şartlarda geçimini sağlaması ve kendini geliştirmesi için gerekli eğitim donanımını yap ... Bak o zaman dershane diye bir kuruma gerek kalır mı...
Evet, çok söylenilen ama gerçeğin ta kendisi olan bir cümle : Dershaneler sebep değil sonuçtur...
Siz sebepleri ortadan kaldırmazsanız, bugün adı dersane olur yarın etüd merkezi , özel okul veya her neyse ... Sonuç değişmez...
Elbet iktidardakilerin eğitim gibi bir sorunları yok... Onlar, bilinen kişinin cemaati ile bir çıkar savaşı içindeler, ne yapıp edip Cemaatle olan savaşlarından galip çıkma derdindeler... Bu gerçeği az çok gündemi takip eden herkes biliyor... Ben; halen eşi dershanede çalışan bir emekli öğretmen olarak, olayın eğitim açısından irdelemesini yapmak istedim...