Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Dersim İsyanı ve çıkan dersler..

Dersim İsyanı ve çıkan dersler..
 

Dersim isyanı Atatürk zamanında kanlı bastırıldığına göre Atatürk icraatları mı tartışmaya açılıyor?


*Onur Öymen’in sözlerine imzamı atarım.

Doğu Anadolu’nun orta yerinde Tunceli, eski adıyla Dersim giderek siyasi ve etnik mücadelenin de ötesinde bir mezhep mücadelesine dönük hesaplaşma alanına çekilmek isteniyor. Oysa ne isyanın, ne de bastırılmasının ildeki bir kısım Alevi nüfusdan öte Alevilikle ilintisi yok. Etnik bir olay dahi denilemez. Tümüyle bir isyan, bir ayaklanma, adi bir derebeyi yasadışılığının bastırılmasıdır. Üstelik Atatürk döneminde. Böyle olunca gerçekte Atatürk’le hesaplaşmanın bir aracı haline mi getirildiğini düşünmeden edemiyoruz.

10 Kasım 2009’da TBMM’de ne dedi Onur Öymen? “Maalesef bu ülkenin anaları çok ağladı. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşı'nda 200 bin şehidimiz vardı, hepsinin anası ağladı. Kimse çıkıp 'bu savaşı bitirelim' demedi. Kurtuluş Savaşı'nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında, Kıbrıs'ta analar ağlamadı mı? Kimse 'analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım' dedi mi? İlk siz diyorsunuz. Çünkü sizin terörle mücadele cesaretiniz yok."

Ne var bu sözde? Şahsen altına imzamı atabilirim.. Teması; terörü alt etmenin yönteminin onunla uzlaşmak değil, mücadele etmek olduğudur. Örnekler doğru şekilde sıralanmıştır. Türkiye cumhuriyeti devleti kendisine karşı ayaklananları mı, yoksa buna karşı fedakarca mücadele edenleri mi savunacaktır? Olayın Cumhuriyeti, toprak bütünlüğünü savunanlara kadirşinaslıkları ortadan kaldırmayı, devletin devamlılığını parçalayarak tarihsel yıkımı hedeflediğinden kaygılanırım. Ne alakası var Alevilikle, Kürtlükle? Olay bir adi aşiret ayaklanmasıdır ve layıkıyla bastırılmıştır. Öymen adına İHD’ye bile başvuranlar var. Silahlı isyan bir insan hakkı mıdır?

En çok da işe Alevilerin alet edilmesi garip. K.Maraş’ta, Madımak’da vahşice katledilen Aleviler ne çabuk unutuluyor? Failler kimlerdi ve savunanlar kimlerdi? Onur Öymen gibi bu acıları paylaşan birinin kellesini istemek Alevilere düşer miydi? Tunceli’de Hitler’e benzetilmiş resimleri asılan Onur Öymen, aslında korkarım asıl hesaplaşmak istenen için bir provaydı. Zira Tunceli’deki askeri isyan bastırma emrini veren Mustafa Kemal Atatürk’tü. “İhtimal bazı kafalar kesilecektir” diyen de..

Nedir Dersim’in derdi ve tarihimizdeki yeri?

Dersim İsyanı aslınca Türkiye Cumhuriyeti’ne, üniter yapıya bağlı kalmaya yönelmiş bir isyandır. Çünkü Dersim'liler, Cumhuriyet’le birlikte Osmanlı Devleti’nde var olan özerkliklerini kaybetmişlerdir. Osmanlı yönetiminde iken de özellikle Tanzimat’la getirilen düzenlemelere karşı her 5-10 yılda bir ayaklanmayı adet haline getirmiş dağlık ve Ortaçağ derebeyliklerini andıran bir bölge olagelmiştir. Aşiretler, askere gitmek, vergi vermek, Cumhuriyet yasalarına uymak gibi zorunluluklara direnmişlerdir.

1930’larda çıkan isyanlara önlem olarak 25 Aralık 1935 tarihli 2884 sayılı Tunceli Vilayeti'nin İdaresi Hakkında Kanun gereği General Abdullah Alpdoğan’ın askeri vali olarak atanmasından sonra olaylar daha da büyüdü. Yasa gereği kışkırtıcı kişi ve ailelere zorunlu göç uygulaması yapılıyordu. Bölgenin kalkınması için özellikle eğitim yatırımlarına ağırlık verildi.

Ayaklanma, Ocakzade (Ehlibeyt soyu) kökenli ve Şeyh Hasan aşiretine mensup olan Abasan aşireti reisi Seyit Rıza önderliğinde, asker ve vergi vermek istemeyen diğer aşiretlerce de desteklenen bir grup tarafından 20-21 Mart 1937 gecesi Harçik köprüsünün yıkılması, köprüyle Kahnut Bucağı arasındaki telefon hattının kesilmesi ve bölge askeriyesine düzenlenen saldırı ile başladı. Askeri birlik ve karargahlar basılarak tüm askerlerimiz katledildi. Binalar yakıldı. Kureyşan Aşireti, ardından Demenan, Haydaran ve Yusufan aşiretlerinin katılımı ile iyice genişledi. Ayaklanmaya toplam yaklaşık 6.000 kişilik silahlı asi katıldı.

General Abdullah Alpdoğan’ın düzenlediği ilk harekat başarısız oldu. 20.000 kişilik kuvvetle tekrar girişimde bulunduysa da dağlık arazide istenileni yapamadı. Bunun üzerine hava harekatı yapılmasının zorunluluğuna karar verildi. Bunun için gerekli onayı alıp Sabiha Gökçen’i davet etti. Dünyanın ilk kadın pilotu ve Atatürk’ün manevi evlatlarından Sabiha Gökçen yönetimindeki 3 uçak filosu, isyancıların üssü olan Laş mevkiini bombalayarak yerle bir etti. Ardından yapılan kara harekatı başarılı olmaya başladı. Kuşatma sonucu Seyit Rıza, Haydaran, Kureyşan, Demenan, Yusufan, Kırgan aşiretleri reisleri teslim oldu ve harekât, 13 Eylül 1937'de sona erdi. Ayaklanmayı bastıran bu askeri harekât, Dersim Harekâtı olarak adlandırılır.

Asilerin yargılanması 15 Kasım 1937'de sonuçlandı. Ayaklanmanın lideri Seyit Rıza ile 6 kişi idam edildi. Çok sayıda ayaklanmacı değişik hapis cezalarına çarptırıldı. İşte Tunceli’de bazı grupların yürüyüşte ellerindeki posterlerindeki kişiler bu suçlu kişiler. Birilerinin “Sizin hiç evladınız öldü mü” diye ajitasyon yapıp hangi tarafta olduğunu şaşırdıkları bu isyancılar. Oğullarını şehit veren asker ailelerine düşerdi böyle konuşmak. Oğlunu askere dahi göndermeyene değil.

DERSİM’DEN DERSLER..

Dersim’de gerçekleştirilen isyan, kanlı veya kansız bastırılmalıydı. Kansız olması için feodal aşiret düzenini bile tasfiyeye kararlı devlet, isyancı Şeyh’lerle masaya mı oturmalıydı. “Dile benden ne dilersen” deyip yasaların genelliği ilkesinden tavizler mi vermeliydi? Burasının özerk olmaya devam etmesi, yasaların uygulanamaması, diğer yöreler için kötü bir örnek oluşturabilir, diğer aşiret ayaklanmalarını körükleyebilirdi. Böyle bir durum içinden çıkılmaz bir hal alır, bölünmeyi getirebilirdi.

O yıllarda Hatay Vilayeti bağımsızlığını kazanmıştı ve Türkiye’ye katılması isteniyordu. Ülke ortasında bir ablukayla, olayı bir süreç içinde çözüme çalışmak sakıncalı olabilirdi. Olay bağımsızlık istemeye varıp, uluslararası hale getirilebilirdi. Kaldı ki, bu bir suçtu ve gönderilen askerlerin katledilmesine güçlü bir devletin kararlı yanıtı olmalıydı.

İsyan bastırma sonrası Tunceli’ye yatırımlar hızlandı. Giderek okuma yazma oranı en yüksek iller arasına girmişti. Bir kısım yöre halkına başka yörelerde yaşam olanakları sunularak yoksulluk önlenmeye çalışıldı. Aşiret düzeninin ortadan kalmasına uğraşıldı. Belki de bugüne kadar bölünemediysek Tunceli’de gösterilen devlet kararlılığı etkisi küçümsenmemeli.Keşke daha sonraki PKK isyanı da yanı kararlılıkla bastırılabilseydi.

Daha birkaç yıl öncesi Rusya’nın Çeçen isyanına yönelik tutumu gözardı ediliyor. Çeçenistan bombardımanla yerle bir edildi ve isyan bastırıldı. Hizaya getirildiler. Dünyada büyük bir yankı yapmadı. Dersim isyanının bastırılması kara bir leke değil, aksine tarihin ak bir sayfasıdır. Güçlü ve onurlu bir devletin haysiyetine sahip çıkmasıdır.

Olayın Atatürk döneminde gerçekleştiği düşünülürse, hedef Atatürk icraatları olabilir. Bir de CHP’yi Doğulu-Batılı ekseninde ayrıştırma çabasına hizmet ediyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun şimdiden “Onur Öymen istifa etmeli” sözleri bunun işareti. CHP’de Güneydoğu politikası konusunda iç çekişmeyi sezdiğimi, Kılıçdaroğlu’nu kuşkulu bulduğumu daha önce de yazmıştım. CHP’yi ayrıştırma planının bir parçası gerçekleştirilmiş oluyor.

Kılıçdaroğlu CHP’nin sahibi değildir ve Öymen’le çalışamayacaksa illaki istifa taraflısıysa kendisi istifa etsin. Zira bu konuda AKP paraleline düşüyor. 2 milletvekili çıkaran Tunceli tepkisi için 81 vilayetli Türkiye’nin istikbali yönlendirilmek isteniyor. İsyanı bastırmakla görevli olanların, isyancıların safında olmaya hakları yok. Koca ülkenin politikası Dersim ipotekli olmamalı. Öymen üzerinde koparılan fırtınanın, açılımı millete yedirme operasyonunun bir parçası olduğuna inanıyorum. “Teröristle pazarlık yapılmaz” ilkesi yıkılmaya çalışılıyor. Günümüzde yapılanlara geçerlilik kazandırmak için.

 
Toplam blog
: 61
: 25799
Kayıt tarihi
: 09.07.08
 
 

Ankara'da yaşayan Afyon doğumlu, Gazetecilik Halkla İlişkiler Radyo-TV bölümü mezunuyum.. Kamuda ..