Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Dersim lekesi, kimin belleğinde saklanıyor ise açığa çıksın!

Dersim lekesi, kimin belleğinde saklanıyor ise açığa çıksın!
 

kadın


Biz bu tüyler ürpertici olayları canlı canlı yaşayan insanlardan duyarak büyüdük. Bu kadar büyük bir faciayı etiyle, kemiğiyle bizzat yaşayanlardan duymak ruhumuzun derinliklerine işledi, bu kızgın demir gibi acı, hücrelerimize kazındı, belleğimize işledi. Süngüler altında dağı, taşi, toprağı, yeri, göğü delen insanların iniltisi iliklerimize işledi. Bu kadar düşmanca, bu kadar gaddarca, bu kadar hunharca bu kadar vahşice bir durum ancak, yaşamak için kendi türünü yemek zorunda olan canlılar dünyasında yaşanır herhalde. Bu benzetmeyi yaparken de bu türden canlıların doğası gereği eylemlerinin masumiyetini tenzih ederek söylüyorum. İnsanın hangi hayvani güdüsü, hangi şeytani dürtüsü böyle utanç verici bir hadiseye neden oldu? Utanç verici diyorum çünkü insan öldürmenin de bir onuru vardır. Acı çektirerek ve çektirdigi acıdan zevk alarak insan öldürmek İnsanlık aleminde sonsuza kadar utanç verici olarak kalacaktır. İşte! daha önce Sn Başbakanın da dile getiride utanç verici bir olay. Elazığ’da askerliğini yapan Hozatlı bir genç, izinli olarak köyüne dönerken yakalanıyor . Bu gencin asker olduğunu söyleyerek bütün yalvarmalarına karşin, oradakiler gülerek ve sırıtarak can havliyle ateşten kurtulmaya çalisan bu genci kalaslara alevlerin içine itip yakıyorlar.

Zavallı, çaresiz ve sahipsiz bir halka karşi, çesitli kesimleri Kızılbaşlık, Kürtlük, Alevilik düşmanlığı altında kışkırtarak makasa almak, hangi insani maksada sığar acaba! Bu neyin kini? Bu neyin intikamı? Bu neyin nefreti? Kadınların göğüslerini kesmek, annelerin sırtında kundaktaki bebekleri süngülemek, 12-13 yaşinda bir vadi kenarında titreyen yirmi kadar çocugu topluca, köpek suratlı birine katlettirmek (bu yirmi çocuk meselesini de SN Başbakan söylemişti) bebeklerin bacaklarını tutup kayalıklardan fırlatmak, insan içindeki en aşağılık duyguların ayyuka çikmasindan başka bir şey değildir.

Canlı tanıklardan duyduğumuz bir olay var ki, insanlık bunun içinden nasıl çikacak bilmiyorum. Şöyle ki: Annesinin de öldürüldügü toplu bir katliamdan kurtulan bir çocuk; bundan habersiz bir şekilde bir süre oynadıktan sonra ölü annesinin memesini emiyor, tekrar oyuna dalıyor acıkınca tekrar ölü annesinin memesini emiyor. Ben şahsen bu çocugun davası nerede görülecek bilmiyorum. Bunlar katliamında ötesinde utanç vericidir. Çünkü acı çektirmek, acı çektirerek öldürmek, acı çektirme yöntemlerini denemek, insan üzerinde vahşi fantezilerini gerçekleştirmek gibi ağır lekeli durumlar meydana gelmiştir. İnsanları açlığa mahkum etmek, tarlaları, evleri yakmak, vahşilikle suçlanan insanları, vahşice bir zevkle, (timsahım masum vahşiliğini tenzih ediyorum) mağaralarda zehirlemek, hayvanları öldürmek, yalın ayak çocuklari dağlara sürmek, gibi insanlığın ruhunu yaralayan zulmü hangi medeniyetin, hangi kültürün mensupları yapmışlardır acaba!

Bütün bunlardan biliyoruz ki, o dönem, orada çok utanç verici, vahşice olaylar meydana geldi. Sanki başka bir alemin katli vacip insanları kutsalca (!) katlediliyormuş gibi bir hava ile insanlar adice katledildi. Sanki yapılan her şey mubahmış gibi marazlı bir ruh hali cüzam gibi çöktü insanların vicdanının üzerine. VE ŞIMDİ BU LEKE KİMİN BELLEĞİNDE İSE AÇIĞA ÇIKSIN!

(m.ali şirin tarh öğrt)

 
Toplam blog
: 124
: 736
Kayıt tarihi
: 28.06.08
 
 

Kelebek için kanat neyse insan için kelime odur. (m.ali şirin) 1969 senesinde  Tunceli/ pülümürde..