Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '11

 
Kategori
Tarih
 

Dersim olaylarının belgelerle analizi

Dersim olaylarının belgelerle analizi
 

Siyasetin safsatasını değil, gerçeği görmek isteyenler mutlaka okumalı


Bu Pazar akşamı televizyonda,  derbi maçtan sonra izlenecek program bulabilir miyim diye gezinirken Sayın Taha Akyol' un programına takıldım.  Dersim konusu işleniyordu. Bu ara bilgi kirliliğinin hat safhada olduğu konuda Taha Akyol farklılık göstererek konuyu uzmanına anlattırmayı seçmişti.

Programa; Yalçın Doğan ve Taha Akyol, sorular ve bazı altı çizilecek hususları belirterek yön verirken, bu konuda arşivleri ve bulabildiği her türlü belgeyi tarayıp, bölgede sözlü araştırmalar yaparak,  hazırladığı doktora tezini -konu daha revaçta değilken- kitaplaştıran Mahmut Akyürekli açıklamalarıyla ışık tuttu.

80 'li Yıllarda Elazığ' da girişimci ruhlu bir İşadamı ve spor meraklısı ( bir dönem Elazığ Spor Başkanlığı da yaptı) olarak tanıdığımız, aslen tarihçi akademisyen namı diğer  "Mahmut Hoca" aradan epey bir süre geçse de yarım bıraktığı tarih çalışmalarına tekrar başlamış anlaşılan.

Kitaptaki belgelerle izah , Dersim' de 1930- 1938 arası yaşananların anlaşılması adına, daha önce de Mehmet Ali Birand, Yalçın Doğan  gibi Ustaların da dikkatini çekmiş ve Onlar da köşelerinde bu kitaptan alıntılarla Dersim mevzusunu konu etmişlerdi. Kitap;  Dersim Olaylarının ardındakileri, gelişimini ve yaşananları Meclis Tutanakları, arşiv belgeleri, diğer resmi belgeler  ve herşeyden önemlisi bölgeden biri olan yazarın, sözlü araştırmalarıyla vardığı sonuçları aktarmakta. Kitabı bu konuda net bilgi arayanlar, objektif bir bakışla değerlendirme isteyenlerin okuması gerektiği kanaatindeyim.

Programda da özellikle dersim olaylarının kilit isimleri Seyit Rıza, Nuri Dersimi ve diğer isimler enine boyuna analiz edilirken bölgenin özellikleri Dersim yöresinin sınırları, 1937 de yaşanan hareketle 1938 de ki hareketin ayrıntıları süre yettiğince anlatıldı.

Ben konuyu ya da konukları anlatmanın ötesinde programın sonunda Taha Akyol ve Mahmut Akyürekli'nin aktardıklarından vardığım sonuçları özetlemek isterim.

Dersim hareketi ile ilgili gerçeklerin tam olarak açığa çıkarılabilmesi  için sadece Meclis Arşivlerinin değil Cumhurbaşkanlığı'ndaki bilgi ve belgelerin paylaşılmasının gerekliliği,

Devletin o yıllarda kürtlere ve ayaklanmalara vereceği ders  için, sünni ve kürtlerin çoğunluğu oluşturduğu ülke de tepki çekmeyecek cemaat olarak bu bölgedeki halkın seçilmiş olduğu,

Bölgede yaşanan bazı olayların ( karakol baskını, köprü  bombalanması)  bu harekete sebep olarak gösterildiği, ancak bu olayların kullanılışının tamamen bahane olduğu,

Seyit Rıza'nın hem seyitlik hem de ağalık ve aşiret reisliğini kendinde bulundurması nedeniyle bölgede son derece etkili bir şahsiyet olduğu,

Nuri Dersimi'nin bölgedeki "karanlık" ve  aynı zamanda en zeki şahsiyetlerden biri oluşu,

Önce Elazığ'da kendilerine arazi ve yer verilen bu aşiret reislerinin,  Elazığ'a vali olarak atanan Vali Fahri Bey tarafından tekrar, verilen bu arazilerinin geri alınmasıyla devletle anlaşmaya girdikleri yolun bozulduğu,

Seyit Rıza'nın 1933 yılında öldürülen oğlu için köy bastığı ve bu işten sorumlu tuttuğu aşiretten olanları sonraki zamanlarda da rastladığı yerde öldürdüğü,

Bir dönem Ankara'ya Mustafa Kemal Atatürk'le görüşmek için giden aşiret reislerinin, Atatürk tarafından kabul edilmediği, bunun sonucunda belki de devletle barışabilecekken kabul görmemenin verdiği kırılganlıkla geri dönüldüğü ve Seyit Rıza'nın bu heyete girmeyerek yöre  halkına  "ben kimsenin ayağına gitmeyecek kadar büyüğüm" mesajını verdiği ancak daha sonra Elazığ'da devletin gönderdiği Umum Müfettişi İbrahim Tali ile  gizlice görüşerek Cumhuriyete bağlılığını bildirdiği, 

Özellikle  3. Ordunun gösterdiği 1938 deki  taarruzda askerleri bu kadar gözü kara öldürmeye itecek ne gibi söylemlerin ortaya çıktığı, kendi kanından kendi milletinden olan bu insanları bu derece rahat öldürebilecek askeri zihniyetin nasıl yerleştirildiğinin araştırılması gerektiği, gibi daha bir çok husus hakkında belgelerle izahlar yapıldı ve fikirler tartışıldı.

Varılan sonuç o ki; bölge halkının artık terörden ve geri kalmışlıktan hep öteki olarak görülmekten,  yılgınlığı var. Mahmut Akyürekli'nin belirttiği gibi "bölge halkı artık kendi adına kan dökülmesini, kendisi üzerinden siyaset yapılmasını istemiyor". Bölge halkı yaşanılanlarla hem mağdur olan, hem sürülüp, öldürülen ve olaylardan  73 yıl sonra, günümüzde bile tartışılmaktan öteye bir ilerleme kaydedilemeyen bu ortamdan muzdarip.

 
Toplam blog
: 164
: 672
Kayıt tarihi
: 21.10.10
 
 

İnşaat Mühendisiyim, olaylara anlık değil öncesi ve sonrasıyla bakmaya çaba gösteririm. Dağ havas..