Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dersim ve Özür

Dersim ve Özür
 

 

 

Gündemde Dersim var. 1930 yılların ortasında yaşanan talihsiz olaylar. AKP hükümeti verdiği açıkları perdelemek için gündemi değiştirmeyi adet edinmiş, üstelik bu konuda oldukça marifetli. Son günlerde haberlere baktıkça yine sinirlerim bozuluyor, bedelli askerliği bitirmeden Dersim olayı gündeme oturdu. Yapılacak bir şey yok, bir yerde alıştık. Ana muhalefet ile hükümet arasındaki gergin tartışma, yanlı medyaya göre AKP ye yarıyor ve CHP yine eski CHP, modası geçmiş çağa ayak uyduramayan bir parti. Dersim olayında deniliyor ki yine CHP zor duruma düştü, böyle bir parti nasıl ülkeyi yönetebilir. Anlamak zor

Bu işte ustalığı da burada, ortaya bir konu atıyorsunuz, birçok TV kanalı, birçok gazete ve birçok köşe yazarı alıyor ince ince işliyor, tartışıyor izleme tıklama rekorları peşi sıra gidiyor. Halk biraz sıkılınca yeni bir gündem konusu sırasını bekliyor. Kısaca toplum uyutuluyor, birilerin istediği doğrultusunda gitmiş oluyor. Sonra gelsin oylar, gelsin bitmeyen iktidarlık sözde demokrasi çerçevesinde. Bir partinin iktidarı bir ülkede on senenin üzerine çıkıyorsa o eleştirilen diktatörlerden ne farkımız kalacak, bilemiyorum.

Dersim olayların talihsizliğini başta vurgulamıştım. Anadolu toprakları padişahlık düzeninden cumhuriyete geçerken büyük acılar, sancılar yaşamış. Kolay değil ülkenin düzeni değişiyor, ortalık savaş rüzgarlarından, bölücü ajanlardan geçilmiyor. Sadece doğu değil, batı kuzey ve güney her yerde sorun var. Dolayısıyla cumhuriyeti kurmaya kararlı organizasyon, karşı çıkışlara kimi zaman sert hamlelerde bulunmuş. Dersim de bunlardan biri. Bölgenin aşiret liderlerinin asiliği bölge yaşayanlarının canını yakmış.

Özür dileme toplum yaşantımızda onurlu bir jesttir. Ama samimi olmalı, saygın olmalı, inanılır olmalı. Siyaset sahnesinde “politik” özürlerin bir tek açıklaması vardır, oy avcılığı. Özür dileyen o makamı bırakmalıdır. Erdemli davranış budur, gelecek nesillere bu şekilde örnek olunur. Yani bu iş göründüğü kadar kolay değildir. Onun içindir ki, geçmişi geçmişte bırakıp ders alıp bugün ve yarın aynı hataları yapmamaya gayret göstermeliyiz. Yoksa özür dilenecekse birçok olay ve kişi sıraya girer. Nazım Hikmet, Kubilay, Sabahattin Ali, Mustafa Muğlalı, kimine göre Adnan Menderes, kimine göre Deniz Gezmiş. Bir gün Rumlar, bir gün Ermeniler, bir gün aleviler, bir gün diğerleri. Bu toprakların kaderine inilirse işin sonuna varamayız.

Halkın, toplumun en hassas noktasını, acısını politik amaçla kullananlara kulak asmamalı, kınamalıyız. Tarih boyunca Anadolu mozaiğini bozmak isteyenler olmuş. Anadolu toprağının yüzyıllara varan katmerli harcı buna imkan vermemiş. Umarım yarın da bu mozaik korunur. Kutuplaşmalar kamplaşmalar olmaz. Ne dersiniz geleceğe ümitle bakabilir miyiz?

 
Toplam blog
: 487
: 1730
Kayıt tarihi
: 01.04.07
 
 

1965 İstanbul doğumluyum. İTÜ Elektrik mühendisliğinden mezun oldum. Özel sektörde Kalite Bölümünde..