Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '10

 
Kategori
Sinema
 

Dersimiz: Atatürk

Dersimiz: Atatürk
 

Dersimizi iyi verelim!..


Bundan önceki Atatürk filmlerine gitme gereksinimi duymadım. Bunlar, Can Dündar’ın “Mustafa”sı, Zülfü Livaneli’nin “Veda”sıydı.

“Mustafa”, belgesel olma iddiasındaydı.

Sağlıklı değerlendirme yaptıklarına inandığım yazarların, “uzman” kişilerin yazdıkları/ söylediklerine göre, film, bir belgesel olmaktan uzaktı.

Mümtaz Soysal’ın şu saptaması filmin ne olduğunu gösteriyordu:

“... film keşke Atatürk’ün cenaze törenini gösteren sahnelerle son bulsaydı: Batı’nın büyük devletlerince yollanan seçkin ‘ihtiram’ bölükleri, Gazi Mustafa Kemal’le savaşıp yenilen ünlü yabancı komutanlar, neredeyse bütün yeryüzü ülkelerinin siyasal temsilcileri ve nihayet içtenlikle ağlayan bir halk; kadın erkek, genç ihtiyar, yoksul varsıl, kılıklı kılıksız.”
(Selanik ve Anıtkabir, Cumhuriyet, 10.11.2008)

“Veda”
ise, televizyonlara çıkan Livaneli’nin o hırçınlığını görünce, iyi ki seyretmemişim, dediğim bir oldu.

*****
Bugün gösterime giren, senaryosunu Turgut Özakman’ın yazdığı “Dersimiz: Atatürk”ü seyretmek, ayrı bir zevk.

Ben öyle düşünüyorum.

Her şeyden önce, Turgut Özakman adı, güven veriyor.

Turgut Özakman; Atatürk, yakın tarihimiz konusunda aydınlatıcı yönü olan bir araştırmacı.

Bu durum, onun “Dersimiz: Atatürk” filmine gitmek için yeterdi.

(İlkokul 5. sınıfta okuyan bir grup çocuğa, Atatürk’ü daha iyi anlamaları için ödev verilir. Onlar için öğretici olan bu yolculukta önderleri tarihçi “Dede”dir. Çocuklara Mustafa Kemal’in çocukluğunu, okul hayatını, askerlik kariyerini anlatır. Onları Kurtuluş Savaşı’nın en önemli cephelerine götürür, Türk halkının eşsiz kahramanlarıyla tanıştırır.)

****

“Dersimiz: Atatürk’ün” senaryosunu yazan Turgut Özakman, 16 Mart tarihli Cumhuriyet’te Selda Güneysu’nun filmle ilgili sorularını yanıtlarken şu saptamalarda bulunuyor:

“Atatürk’ü anlatmak bir ders ise eğer, bu hepimizin borcudur. Hepimiz Atatürk’ü doğru anlatmak zorundayız. Bu filmin en büyük özelliği doğru olması. Hiçbir yerde ne bir abartı var, ne de bir eksik... Belgelerle, tanıklarla, yüzde yüz doğru olduğu bilinen bir hayat ve tarih... Tartışmalara yer yok”

“Lozan Antlaşması, emperyalizmle son hesaplaşmadır. Orada emperyalizmi, bilgili ve küstah bir adam olan Lord Curzon temsil ediyordu. Türkiye’yi de İsmet Paşa... Bizimkiler, ‘Biz Sakarya’da, Dumlupınar’da ve Büyük Taarruz’da emperyalizmi yendiysek Lozan’da da yeneriz’ diye düşündüler. Dişe diş mücadele edildi. Görüşmeler altı aya yakın sürdü. Dünyanın en uzun süren barış antlaşmasıdır Lozan.”

“Sevr yırtıldı diyoruz ama Batılılar o dosyayı yeniden komisyona getirdiler. Ama çok sert tepki görerek tekliflerini geri çekmek zorunda kaldılar. “Ya imzalarsınız ya da gidiyoruz” diyerek ültimatom vermeye kalktılar. İsmet Paşa reddetti tüm bunları.”

“Çanakkale’yi, Mili Mücadele’yi ve Cumhuriyeti birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bunları birbirinden ayırıp, anlatmaya kalkmak tarihçilerin işi değildir. Bunu ‘sahte tarihçiler’ yapar."

“Atatürk filmi yaparken gerçeği çok iyi bilmek gerek. Yani iki, üç Atatürk’le ilgili kitap okumakla bu iş olmaz. Atatürk hakkında ben bir hükümde bulunmadan önce, Atatürk’ü tanımış olanların kitaplarının tümünden, Atatürk ile ilgili ne diyorlar diye bakıyorum. Âdetleri, uykusu, yemeği.. demokrasiye ve çocuklara, kadınlara nasıl bakıyor diye bakıyorum. Ondan sonra Atatürk’le ilgili konuşuyor ve yazıyorum.”

“Film sanatının bütün türlerini kullanarak orijinal bir kurguyla Atatürk’ün yaşamından kesitler yansıtalım dedik. “Dersimiz Atatürk” bu işte. Sanki bir dersmiş gibi... Ama Atatürk’ü anlatmak bir ders ise eğer, bu hepimizin borcudur. Hepimiz Atatürk’ü doğru anlatmak zorundayız. Bu filmin en büyük özelliği doğru olması. Hiçbir yerde ne bir abartı var ne de bir eksik. Belgelerle, tanıklarla, yüzde yüz doğru olduğu bilinen bir hayat ve tarih... Tartışmalara yer yok.

“Atatürk’ün devrimlerini, çağdaş dünyaya bakışını büyüklerin seveceği şekilde anlatmak gerekiyordu. Tüm bu süreci kardık. Ben genellikle kendi yaptığımı beğenmem ama bu filmi beğendim. Küçücük bir hatası olan sahneleri bile yeniden çektik. Filmin ortaya çıkmasında yönetmeninden yapımcısına, oyuncusundan set amirine değin herkesin çok büyük emeği var. Çok özen gösterdiler.”

****

İşte ders veren, ders alınacak bir film:

Dersimiz: Atatürk

İyi seyirler...

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..