Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '18

 
Kategori
Deneme
 

Dert Nimettir

İsyan ile iman arasında kimi zaman öyle ince bir çizgiye sürükleniyor ki insan cahile, cehennem kolay oluyor. "Kahpe kader!" diyecek kadar gerçeklikten sıyrılmış olana, "neden ben?" diyecek kadar kendi benliğinden uzak olana, kolay oluyor herşey. Böyle insanlar hayatın sorumluluğunu almak yerine hep birilerine suç atarak kendi vicdanlarını rahatlatmaya (!) çalışan zavallı güruhta yer alanlardır.

Kader denilen bu serüvende, doğum ve ölüm harici her an ve her olay, insanın kaleminden çıkan senoryadan ibadettir.
Senarist sen iken senaryodan duyduğun tiksinti veya kavgan ne ile?

Dedim ya sorumluluk almak yerine birilerine suçu atmak daha kolaydır. 
Daha çocukken ayağına vurduğu taşa , kafasını çarptığı sehpaya "tüuu,kaka" dedirterek büyütülen senaristin kaleme ve kendi dışındaki herşeye küfrü gayet normaldir. 

Adem'in isyana yatkınlığı, kendisine verilen değerin sebebi olan, iradesinden gelir biraz da.

İradeyi sahip olduğu değer değil de, kendisine verilen alelade bir şey gibi gören Adem, işine gelmeyince yapıştırır yargısını "canım ben ne yapayım ...sebeplerden böyle oldu" diye. Gaflette olan zavallı bilmez her sebebin mimarının kendisi olduğunu. Hayatın başlı başına bir nimet olduğunu bilmez, kim bilir belki de emeksiz sahip olduğu içindir.

Tasavvufta, derdin adı sınav iken,  "sabır ve namaz" ile sonu güzel olana bir geçiş iken, insanoğlu için dert,dünyanın sonu, imanın, kovulmuş olana  teslimi noktasına gelir. Zavallı diline dökülür su cümleler : "ya elin gavuruna bak ne lüks içinde yaşıyor bizim halimiz ise ortada, hay böyle kaderin...". Bilmez ki firavun denilen kimseler dünyada cenneti yaşama karşısında ebedi ateşe gönüllü olmuşlardır. Bilmez ki insanın gönlü doymadan gözü doymacaktır. Bilmez ki ilk peygamber olan Adem (a.s) a tüm nimetler sunulduğu halde o yine kendisinde olmayana gönül vermiş, göz açlığı felaketi olmuştur. Bilmez ki peygamberlerin her birinin nice derde layık görüldüğünü. 
Evet sevgili dostum doğru okudun "dert, yaradanın kuluna nimetidir". 

Hani  kızla erkek tanıştığında çeşitli tripler yaparlar birbirlerine, bazı sıkıntılara sokarlar birbirlerini bunun sebebi karşıdakini tanımaktır. Zira verilecek şey insanın en değerli varlığıdır,kendi yaşamı. Beklentiler artar, kavga için adeta bahaneler aranır, farklı sorunlar çıkarılır diğerinin karşısına. "Acaba ne yapacak?" sorusunun altında yatan "acaba bana ne kadar değer veriyor?"dur. Bunu hak gören Adem, yaradanın bu talebini niye çok görür ki.? Sorarım sana sevgili dost, alelade biri için sen sıkıntı çıkarır mısın ya da çeker misin sıkıntıları? Hayır! 

Hani pek çok müslümanın okuyup şifa beklediği ayetler vardır; "amenerrasulu" diye bilirsin onları. Orada Rahman  ne der bak; "kimseye kaldıracağından fazlası verilmez!!".

Şimdi sorarım sana sevgili dost, derdin mi büyük imanın mı güdük !

Kolaylık dinidir yaşadığın lakin kolay lokma değildir yiyeceğin Cennet hurması. Sevdiğinin tribini, sitemini, kahrını çekmeyi ve sevdiğine bunları çektirmeyi normal gören sen  ya kazanacağın nimeti küçümsüyorsun ya da gaflet uykusu tatlı geliyor. 

Rahman bizi o denli iyi tanıyor ki bak kitabında ne diyor " insan acelecidir!". Gel sadece acelecilik et ama "onlar ebedi cehennem ateşindedir" dediklerinden olma.
Sabır ve namaz ile, la havle vela kuvvete illa billah..

 
Toplam blog
: 18
: 285
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bu yolculukta akla gelen bir kaç cümle...öylesine işte. ..