Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '13

 
Kategori
TV Programları
 

Dertlerimiz bitiyor, yaşasın diziler başlıyor…

Dertlerimiz bitiyor, yaşasın diziler başlıyor…
 

diziler


Bir türlü anlayamadığım sezonla birlikte diziler ve yeni programlar başlıyor.

Sezonla birlikte deniliyor ya, sezon başlasın yeni diziler gelecek ya!

Hani hepimiz cümbür cemaat tatildeydik, yazlıktaydık, yurt dışındaydık da izleyecek zamanımız yoktu. Onun için dizilere ara verilmişti. Çok şükür artık ara bitti…

Yaşasın başlıyorlar…

Yuppiiiiiiiii…

Geliyorlar.

Hepimiz sevinç içindeyiz. Hiçbir derdimiz yoktu bir bu vardı oda oluyor. Şanslıyız.

“Başardık. Bekledik artık hasretlikler bitecek.!

“Öylemi ne bitecek?”

“Geliyor ya diziler dedim ya. Görmüyormusun her kanalda onlarcası,”

“Sen bunların hepsini nasıl izleyeceksin?”

“Ya bir kısmını banta alırım, bir kısmını internetten izlerim. Hepsini izlerim.”

“Eee ev, çoluk çocuk koca!”

“Ne olmuş onlara onlarda izler.”

“Nasıl ya onlarda izler, dersleri,”

“Yaparlar – yaparlar,”

“Eşine ilgi,”

“Ya sen ne diyorsun o akşamı zor ediyor. Artık hiç kimseye gitmiyoruz, inan misafir bile kabul etmiyoruz.”

“Diziler var ondan değil mi”?

“Elbette bende eşimde kaçırmak istemiyoruz.”

“Ya annenlere gitmek, eşinin ailesi.”

“Ya sende ahret soruları soruyorsun.”

 

Haklısın. Saçmalıyorum. Önemli olan dizeler.

Evet geliyorlar.

Sırayla, yavaşça değil…

Gümbür gümbür bağırarak geliyorlar.

 

Bir çok dizinin frankmanları televizyon ekanlarından gösterilmeye başladı.

Bizler Tv karşısındakiler yorumlara başladık.

“Bu tutar abi. Kesin tutar.”

“Hadi canım sende bu asla bak görürsünüz iki bölüm ya oynar ya oynamaz.”

“Bu konuyu biliyorum Amerika’dan alınmış ama bize uymaz. Görüyorsunuz böyle adapte diziler tutuyormu? Tutmuyor. Sebep bize uymaz abi bize uymaz.”

 

Bizler bu konuşmalara başladık.

Hâlbuki diziler çoktan çekimlere başlandı, anlaşmalar yapıldı. Frankmanlarla birlikte dizi heyecanı sadece oyuncuları, yönetmenleri, yapımcıları değil tümümüzü sardı.

 

Dünyamız televizyon.

Dünyamız diziler.

Dünyamız artistler.

 

Dizilerle birlikte:

Kim kiminle ne yapmış, nerede görülmüş, filancanın aşkı onbeş gün sürmüş, hadi canım ben biliyorum o arkadışının eski aşkıydı, omu o bilmem ne diyeti ile zayıflıyor, yok yok onun anası şu, babası bu.

 

“Peki ekmek kaç lira?”

“Efendim.”

“Ayda kaç kere evinize et giriyor.”

“Sen ne iş yapıyorsun?”

“Eşin işsiz mi?”

“Peki senin derdine ne, filanca ünlü kadın oyuncunun, filanca ünlü erkek şarkıcı ile aşkından, sana ne? Sen derdine yansana. Millet ne durumda, bakın komşu ülkelerde kıyametler kopuyor, hayat her geçen gün dahada zor oluyor.

Ve bunlar gibi o kadar çok tasalanılması, düşünülmesi hatta ciddi şekilde üzülünmesi gerekenler varken!”

 

“Boşversene! Aman sende tadımızı kaçırıyorsun. Bizde keyfimizden değil ya derdimizden izliyoruz. Unutuyoruz işte her şeyi.”

Evet. İşte önemli noktada bu.

 

“Şu adam var ya o iyi oyuncu, bir oynar ki, oyunun içine girer. Sanırsınki oynamıyor.”

 

Eeee bu çok normal herkes oynuyor, hepimiz oynuyoruz. Bizlerde oynuyoruz. Rol yapıyoruz. Bir farkla onlar rol yapıyorlar olanca parayı cebe indiriyorlar, keyiflerine diyecek yok, biz rol yapıyoruz olmayanlarımızı varmış gibi gösteriyoruz. Evde kıyamet kopuyor, komşulara mutluluk pozu veriyoruz. Borçlar gırtlakta, kredi kartları tükenmişlik sendromu yaşıyor.

 

“İyide belli ediyormuyuz?”

“Yok bende onu diyorum zaten!”

“Bunlar önemli,”

“Olur – olur sen kafanı yorma.”

 

Asıl konu şu:

“Hani filanca dizideki kız var ya o filanca dizideki oğlanla yurt dışında evlenmiş. Herhalde kızın ailesi istemedi.”

“Yok yok erkeğin ailesi istememiş ben biliyorum. Geçenlerde facede yazıyordu.”

“Vay – vay”

“İyide biliyor musun? Dünyada neler oluyor?

Biliyormusun devrimleri,

Biliyormusun Peygamber Efendimiz hadislerinde neler söylemiş.

Biliyormusun – biliyormusun?”

 

Karşılardan koro halinde sesler.

“Neyi?

 

Ne diyelim; Allah akıl fikir versin. Bir Hürrem’in tükenmişliği Türkiye’nin esas konusu oldu, aşkıydı, çocuğunun nasıl olduğuydu, Tarkan’la klip çekme isteğiydi.

Bunlar önemli…

 

 

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....