Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Dertsiz hiç kalamıyoruz

Dertsiz hiç kalamıyoruz
 

Ne kadar iyi niyetli olursanız olun, sizi sevmeyen biri çıkar. İnsanların iç dünyalarını tahlil etmek kolay değildir. Kimseye zararı dokunmayan, herkes tarafından sevilen beğenilen insanların da, birilerine ters gelen bir tarafı mutlaka vardır.

Ama bir de çevresindekiler tarafından hiç sevilmeyen tipler vardır. Bunlar kolay kolay dost da edinemezler. Herkesin onlarla bir derdi, bir problemi mutlaka olur. Yeni taşındığınız bir muhitte sözgelimi böyle bir komşunuz varsa, bir biçimde onun haberi dolayılı olarak size ulaşır.

Bu durumda isteseniz de ona karşı hoşgörülü davranamazsınız. Bir peşin hüküm oluşmuştur içinizde. Her hareketi hiçbir amaç taşımasa bile size batar ve siz ondan bir anlam çıkarmaya, daha doğrusu onu kötüye yormaya çalışırsınız.

Ben bazen Türkiye’yi böyle herkesin dışladığı “kötü” damgası yemiş o komşulara benzetiyorum. Bunun haksızlık olduğunu bile bile, bu şüpheden kurtulamıyorum. Neden çevremizde bizi seven bir dost ülke yok? Neden biz herkesle kavgalıyız? Neden herkes bize karşı olumsuz bir tavır içinde?

Cevaplayamadığım bu sorular, acaba farkında olmadan hatalı mı hareket ediyoruz, Yapılması gerekenleri yapmıyor, yapılmaması gerekenleri yaparak dikkat mi çekiyoruz, Etrafımızdakilerle uyum anlamında bir problemimiz mi var diye ciddi ciddi beni düşündürüyor.

Hatta komşularımızın da ötesinde, dünyanın ta öbür ucunda adını bile bilmediğimiz bazı ülkeler bizim aleyhimizde uluslararası platformlarda görüş bildirebiliyorlar. Bizim aleyhimize alınan kararlara destek olabiliyorlar.

En yakın dostumuz zannettiğimiz Amerika Birleşik Devletleri, her yıl birkaç kere Ermeni soykırımı iddiasıyla bizi susta durduruyor. 24 Nisanlar, seçim zamanları, kongreyle başkanın ters düştüğü anlar, Ermeni lobisinin öne çıktığı zamanlar, Yahudi lobisinin bize bir şey yaptırmak istediği vakitler, hep bizim için bir kâbus.

Haklı olduğumuz davalarda bile haklılığımızı anlatamıyoruz.

Milletler birbirlerini günümüzde neyle tanırlar? Yazılan kitaplar, çevrilen filimler, kazanılan ödüller, başarılı olan sanatçılarla… Bizim bu yönde bir çabamız yok tabii.. Birbirimizle uğraşmaktan bu işlere vakit ayıramıyoruz.

Son zamanlarda Türkiye içeriden dışarıdan birçok problemle karşı karşıya… Bayramüstü acılarımızla uğraşırken, bir taraftan Amerika’daki Ermeni tasarısının ertelenmesi için uğraşıyoruz. Bu ne demek, üç beş ay sonra konunun yeniden karşımıza gelmesi demek.

Biz köklü çözümler üretemiyoruz. Bugüne kadar hallettiğimiz hiçbir meselemiz yok. Benim çocukluğumdan beri devam eden Kıbrıs meselesi, Trakya meselesi, Yunanistan meselesi, Suriye, Irak, İran, Ermeni meselesi aynen devam ediyor.

Bir tanesinden bile kurtulamadık.

Oysa benim hayatım boyunca gördüğüm hükümet sayısı 37, başbakan sayısı 17. Yani bu problemler 3-5 yılda ortaya çıkmış değil. Tam tersine yıllardır sündürülmüş, süründürülmüş, bir türlü gereken yapılmamış.

Terörle de 23 yıl önce tanıştık. O da kaç hükümet, kaç başbakan gördü.

Bugünkü gazetelerimizde Terörle Mücadele Kurulu’ndan gerekirse sınırötesi harekât da dahil her şeyin yapılmasına ilişkin kararın çıkmasında övgüyle ve gururla bahsediliyor, milletçe tek bir vücut olduğumuzun altı çiziliyor.

Bu beraberliğimiz kaç gün sürecek bilemiyorum. Hiç değilse bayram sonuna kadar kenetlenip kucaklaşsak diye dua ediyorum.

*****

Bunun dışında gazetelerimizin bugünkü manşetlerine göz attığımızda şunları görüyoruz.

Sabah gazetesi “Son gün çağrısı” başlıklı manşetinde, ABD’de bugün görüşülecek Ermeni tasarısını, Türk Museviler’in gazetelere ilan vererek, bu işi tarihçileri bırakın çağrısı yaptığını yazıyor.

Milliyet gazetesi, AİHM’nin din dersiyle ilgili verdiği karar için, müfredatta dini kültürden çok, İslam dininin uygulaması verilmesinden dolayı “Bu müfredatla zorunlu olmaz” manşetini atmış.

Radikal gazetesinde “Diyarbakır’ın çağrısı” manşeti var. Baro, Tabipler Odası ve işadamları PKK’ya silahı bırak çağrısı yapmışlar.

Posta gazetesi şehit onbaşının geride kalan çocuklarıyla ilgili haberi “Bize emanetler” başlığıyla vermiş.

Spor gazetelerinden Fanatik “Tek renk tek yürek” başlıklı haberinde, milli maçta oyuncularımızın siyah forma giymesini gündeme getirmiş.

Fotomaç Galatasaray’ın gruptan çıkabileceğini anlatmak için “Bekle bizi Manchester” manşetini atmış.

Fotospor’da ise Fenerbahçeliler için “Kezmanı Alves yolcu edecek” şeklinde bir haber var.

Bugünlük de bu kadar.

Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..