Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '13

 
Kategori
Öykü
 

Dervişlerin küstahlığı ve padişahların hilmi

Dervişlerin küstahlığı ve padişahların hilmi
 

Ancak sadece maddi zenginlik ve fakirliğin yanısıra, manevi anlamda zenginler ve fakirler de mevcuttur. Hakiki zenginlik, kral da olsa, padişah da olsa maddeyi kapsamaz. Hakiki zenginlik, kibri bir taraf bırakmaktır.


Melik Salih, her seher vakti tebdil olur, kölesiyle saraydan çıkardı. Arap usulünce yüzünün aşağı tarafını Şam padişahlarından kapatır; memleketin çarşısını, pazarını, her tarafını dolaşırdı.

Bu padişah her şeyi iyi görür, fukarayı severdi. Her kimde bu iki huy varsa, iyi adam olur.

Melik Salih gezerken bir mescide girdi. Baktı ki, iki fakir meyus, muzdarip oturuyor. Mevsim de kış, hava soğuk. Fakirler soğuktan üşüyerek uyuyamamışlardı.

Güneşe bakan güller gibi güneşi bekliyorlardı.

Bunlardan biri ötekine şöyle dedi: ‘’Yarın mahşer gününde hâkimi mutlak Cenabı Hak olacaktır. Eğer eğlence, oyun, zevk ve safa içinde yaşayan mütekebbir padişahların âcizler ile birlikte cennete gireceklerini anlarsam, ben, mezarımdan başımı kaldırmam. Yüce cennet bizim yerimiz, yurdumuzdur. Çünkü gam zinciri bugün bizim ayağımızdadır. Arkadaş! Tekmil ömründe bu padişahlardan ne gördün ki, ahirette de bunların zahmet ve sıkletlerini çekesin. Bunlar dünyada yüreğimizi yaktıkları gibi ahirette de mi yüreğimizi yakacaklar. Eğer o gün Melik Salih, cennetin duvarına yaklaşacak olursa, ayağımdan pabucumu çıkarır, kafasına vurur, beynini patlatırım. ‘’

Melik Salih fakirden bu sözleri işitince, artık orada fazla durmağı münasip görmedi, ayrıldı. Sonra biraz daha gezdi, güneş doğdu, herkesin gözünden uykuyu sildi.

Melik Salih saraya avdet edince, o iki dervişi çağırttı, mehabet gösterdi. Mehabet göstermekle beraber, dervişlere hürmet etti, yer gösterdi, oturttu. Bunların üzerlerine cömertlik yağmurunu yağdırdı. Vücutları üzerindeki zillet tozunu temizledi.

Bunlar evvelce kışın çektikleri yağmur, sel, soğuk zahmetinden sonra sarayın şanlı memurları ile birlikte oturur oldular.

Geceleyin, çıplak sabahlayan fakirler şimdi elbiselerini öd ağacı yakarak dumanına tutuyorlardı.

Bu iki fakirden birisi padişaha gizlice şöyle dedi: ‘’Ey bütün cihan kendisinin kulağı küpeli kölesi olan padişah, büyük insan olmak için insanda birçok meziyetler bulunmalıdır. Biz kölelerinizde ne meziyet gördünüz ki bizi bu makama çıkardınız?‘’

Bu söz üzerine padişah gül gibi açıldı, güldü. Dervişe şöyle cevap verdi. ‘’Ben şevketinin çokluğuna bakarak, fukaradan yüz çeviren insanlardan değilim. Sen de bana karşı çirkin huyluluk yapma. Cennette benimle güzel geçin. Ben bugün iyi geçinmek kapısını açtım. Sen de yarın benim yüzüme cennet kapısını kapama. ‘’

Eğer ikbalin, talihin varsa böyle yola git. Sana şeref lâzımsa fakirlerin elinden tut.

Bugün muhabbet tohumunu ekmeyen, yarın tûbâ dalından yemiş yiyemez.

KELİMELER:

Meyus : Üzgün, ümitsiz.

Sıklet    : Ağırlık, sıkıntı.

Şevket : Ululuk, yücelik, büyüklük.

 

Günümüzün yaşam koşullarında maddi zenginlik peşinde koşan ve herşeyi madde çerçevesinde değerlendiren insanların çokluğu mevcut. Bunun yanında fakirlikle sınanan pek çok da insan var.

Bu hikayede geçen maddi anlamdaki zenginin fakirin halinden anlamaması, fakirin de zengini sadece parası açısından değerlendirmesi her devre konu olmuştur.

Ancak sadece maddi zenginlik ve fakirliğin yanısıra, manevi anlamda zenginler ve fakirler de mevcuttur. Hakiki zenginlik, kral da olsa, padişah da olsa maddeyi kapsamaz. Hakiki zenginlik, kibri bir taraf bırakmaktır.

Bir sınır, bir kalıp olmaksızın her şekilde maddi ve manevi verebilmektir esas olan.

Yeri geldiğinde bir selam, bir sıcak gülümseme, ya da bir derdi dinleme, bu hakiki zenginliğin işaretlerindendir. Bunun yanında verilene şükretmenin önemi de aslında zenginliğin bir başka işaretidir.

Cimri ve dolayısıyla fakir nankördür. Elindekileri değerlendirememekten ve hep şikayet etmekten başka bir şey yapmaz.

Kızar, kıskanır..

Öyleyse; verene de nankörlük yapılmamalı ve şükretmek hem dilde hem de fiilde gösterilebilmelidir.

Hikayenin sonundaki son cümlede dendiği gibi; gönüllere muhabbet tohumu ekmek, gönülleri en azından sıcak bir gülümseme ya da kalpten gelen bir selam ile fethetmek bile bizlere hakiki zenginiliğin kapısını açacaktır.

 

AHMED F. YÜKSEL

 

https://twitter.com/sufafy

 

 

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..