Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '09

 
Kategori
Futbol
 

Destan kumarı (Kupa Finali analizi)

Destan kumarı (Kupa Finali analizi)
 

ARAGONES


Aragones'in "esas mesele"si

Aragones’in kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. Takım kupayı kazansa da kazanmasa da gönderileceğini biliyordu; ama kupayı destan yazarak kazanırsa, bir ihtimal, sezon başı kendine duyulan saygıyı geri kazanabilir, hatta görevine devam edebilirdi. Saygı kazanma ihtiyacı, Babacan tercihinde etkili oldu; ama bu ihtiyaç kendini sadece Babacan tercihinde değil, yolunda giden maçta yaptığı sistem ve oyuncu değişikliklerinde de gösterdi. Dendede giden oyun, Uğur’un çıkıp Semih’in girmesiyle Beşiktaş’a döndü.. sorun, sadece gereksiz yere değiştirilen sistem değildi.. bu değişikliğin gerektirdiği doğal mevki değişiklikleri de yapılmadı. Yeni sistem, daha doğru ifadeyle dengeli bir sistem, Alex’ in Emre’ nin mevkisine, Erme’nin de Uğur’un mevkisine geçmesini gerektiriyordu. Sezon başında Partizan maçları böyle oynanmıştı. Bu bile yapılmadı; çift santrafor, arkasında Alex ve Deivid, onların arkasında Selçuk ve Emre. Darmadağan bir 4-2-2-2. Alex’ in de önde kalmasıyla orta sahada topla oynayabilen tek oyuncu olan Emre de, Deniz ile değişince bütün toplar Beşiktaş’ ta kalmaya başladı. bu da Selçuk ve Deniz’in geriye yaslanma ihtiyacı duymalarına yol açtI. Yani dağınık 4-2-2-2 oldu 6-0-4.. Holosko ile Bobo’yu yıldız yapmak için gerekli her şey sahadaydı.

İnönü'deki maçın aksine, Yasin maç öncesi hazırdı. Herhangi bir disiplin sorunu olmadığı halde Yasin'i kadroya almayıp, stoper olarak Gökhan Gönül ile sahaya çıkması da ilginçti!. Kalede çaylak bir kaleci ile, stoper olarak da, "zorunlu olunmadığı halde" klasik bir sağ bek ile oynayarak kupa şampiyonu olmak. Aragones için "esas mesele" bu. Aragones'in Babacan tercihi ve dengede giden oyunu bozmuş olan oyuncu değişiklikleri çeşitli şekillerde yorumlanıyor. "Sabotaj" fikri bunlardan biri: Şampiyon Aragones saygınlığını düşürdüğü! için Fenerbahçe'den intikam almak istemiş olabilir; kovulmayı kafasına koymuş, bu nedenle işini sağlama almak için kupayı kaybetmek istemiş de olabilir. Başka bir görüşe göre ilginç! tercihlerinin altında Beşiktaş'ı küçümsemesi yatıyor.

Takımı İnönü de zaten galip gelmiş, yani Beşiktaş’ı yenecek gücü olduğunu ispat etmişti; dolayısıyla galibiyet Aragones’e pek birşey katmayacaktı. Aragones’i destan kurtarırdı, o da şansını denedi.. kendi açısından haklıydı: Babacan’la, hiç denenmemiş bir oyun düzeniyle ve stoper Gönül ile maçı kazansaydı tartışmasız kahraman ilan edilecekti; derdi; ne sabotaj, ne Babacan’ı kazanmak, ne Türk Futboluna yeni bir stoper kazandırmak, ne de Fenerbahçe’nin kupa şampiyonluğuydu; bir kumar oynadı ve kaybetti.

Babacan ve Semih

Babacan'ın kaleciliği tartışılır ama bu maçtaki hataları yeteneksizliğinden değil gerginliğinden kaynaklanmış olmalı. Bu, yüzünden anlaşılıyordu. Maça atfedilen değer, en çok Babacan'ı etkilemiş..bir de, ilk onbirde oynayacağı haberini maç günü almış olması, bu gerginliğe zemin hazırlamış olmalı. Fenerbahçe Yönetimi, bu durumu doğru analiz etmeli ve Babacan'ın kalecilik yeteneği ile ilgili acele sonuçlara varmamalı. Guiza yerine Semih’in tercih edilmesi gerektiği konuşuluyor. Bu teknik açıdan doğru bir düşünce olmakla birlikte dünyada çok az antrenörün bunu yapacağını düşünüyorum. Semih sistemi daha iyi işletiyor olabilir ama “hünerli” değil; yavaş, ne uzaktan ne de yakından etkili vurabilir, hava toplarında vasat, fizik güç olarak da tatmin edici değil. Bu nedenle hiçbir teknik direktör Semih’i ilk onbir oyuncusu olarak düşünmüyor. Semih’in bazı özellikleri var: sezgileri kuvvetli, pozisyon almayı biliyor ve yeteneklerinin kısıtlı olduğunun farkında olduğu için haddini bilerek oynuyor, bu anlayışı etrafındaki oyuncuları beslemesini sağlıyor ve onların performansını artırıyor. Semih takıma daha faydalı olmakla birlikte, teknik direktörün Guiza’yı tercih etmesi de çok anlaşılır bir durum.

Yenilen golde Zan, Deivid’in önünde öylece dikilse bile Deivid’i çaresiz bırakıp geriye dönmeye ya da en iyi olasılıkla korner yaptırmaya çalışmaya zorlayacak, yan durarak Deivid' in önünü açtı ve Guiza’ya kolaylıkla pas vermesini sağladı, bu da golü getirdi. Beşiktaş açısından İnönü deki maçtan farklı olarak Ernst, Cisse ve Yusuf ikinci yarı değil maçın başında bir aradalardı.. Bu üç oyuncunun varlığı takım savunmasını güçlendirmeye yaradı. Yusuf’un varlığından çok, Delgado’nun yokluğu bunu başardı, top kayıpları azaldı ve savunmanın üzerine binen yük hafifledi. Delgado özel bir oyuncu değil ama bir takıma bu kadar zarar verecek kadar kötü bir oyuncu da değil..Delgado'nun problemi formsuzluk veya motivasyon eksikliği de değil; oyuncu, orta üçlünün parçası olarak görev yaptığında takıma da kendine de zararlı oluyor. Burada sorumluluk Denizli'nin. Denizli'nin oyuncuya verdiğ görev oyuncuyu kötü gösteriyor. Delgado, dışta-tercihen sol- oynarsa, takıma katkısı tartışılır ama şu an olduğu kadar zararlı olmaz.

Hayırlı yolculuk!

Fenerbahçe için hayırlı oldu. Aragones çok büyük olasılıkla yolcu. Bobo’ ya piyasa yapması bakımından bu maç Beşiktaş’ a da hayırlı olabilir.

 
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Felsefe okudum. İnsan denilen sürüye hakikatini hissettirmeye seviyorum. Araba ile kıyafet ile kendi..