Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '14

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Dev Survivor adası Türkiye ! [Ankara]

Dev Survivor adası Türkiye ! [Ankara]
 

UYARI: Bu yazı dizisinde gezilen her ilin kent yaşamındaki eksiklikler, çarpıklıklar varsa iyi yanları ele alınarak bu illere atanacak devlet memurlarını, bu illeri gezecek turistleri bilgilendirme amacı güdülmektedir. Dolayısıyla amaç hiçbir ili doğrudan kötülemek değildir. Yazının tamamı okunmadan, yazı içeriğinden bağımsız, salt hemşehrici zihniyetle yapılan "Sen memleketimin ağacına kurban ol ne anlarsın!" tipinden sığ ve kalitesiz yorumlar ciddiye alınmayacaktır.

- Müdüriyet-

 

NOT: Serinin diğer yazıları için Google'a "Dev survivor adası" yazmanız yeterlidir.

 

GİRİŞ

Türkiye'deki çarpıklıkları ve bunları yaratanların ipliklerini pazara çıkardığımız, sorunların çözülmesi için akıl sahiplerinin gözlerindeki perdeyi kaldırmayı amaçladığımız, öte yandan iller arası yer değiştiren memurlara bu illerdeki yaşamın nasıl sürdüğünü anlatmaya gayret gösterdiğimiz yazı dizimizin bu bölümünde ülkemizin başkenti Ankara'yı ele alıyoruz.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki Ankara başkent olması dolayısıyla Türkiye'de hiçbir şehirde yaşayamayacağınız duyguları tadabileceğiniz bir memleket. Öncelikle Türkiye'nin beyninin tam içerisindesiniz. Nasıl ki İstanbul Türkiye'nin kalbidir ve Türkiye'nin nabzı İstanbul'da atmaktadır, Ankara da Türkiye'nin beynidir. Ankara'sız Türkiye düşünülemez. Ankara'nın düşüncesi, Türkiye'nin geleceği anlamına gelmektedir.

Çok zorlarsanız İstanbul'da da başbakan, milletvekili, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay başkanı gibi kişilerle karşılaşabilirsiniz. Ya da seçim zamanı televizyonlardan tanıdığınız siyasetçiler ayağınıza kadar geliverirler. Oysa Ankara'nın merkezindeyseniz başbakanın ya da bir başka yöneticinin aracının yakınlarınızdan geçmesi çok daha sıradandır.

Televizyonlardan tanıdığınız "siyaset star"ların yaşadığı bu güzel memleket için Survivor'un Ünlüler Adası diyebiliriz. Şimdi bu Ünlüler Adasında neler olup bitiyor, yaşam nasıl akıyor gelin birlikte bakalım.

 

ŞEHİR YERLEŞİMİ

Aslına bakılacak olursa İstanbul için yazdığım üçe bölünmüş il profilinin bir benzerinin Ankara'da da olduğunu söylemek sanırım pek yanlış olmaz. Ankara'da da her keseye göre güzel veya rezalet konutlar ve yerleşim birimleri bulmanız mümkün. Ancak yıllardır üzerinde çalışılan kentsel dönüşümün bir türlü tamamlanamamış olması şehrin mega köy imajından kurtulmasına mani oluyor.

Büyük bir şehir olması dolayısıyla şehir yerleşimi konusunda doğrudan muhatap alabileceğimiz büyükşehir belediye başkanına da bir çift lafımızı esirgemeyelim. Bilindiği üzere Melih Gökçek soğuk savaş yıllarından beri Ankara'nın başında bulunuyor. Dolayısıyla Ankara'nın bir sorunu varsa bunu bugün itibariyle doğrudan Gökçek'e bağlamak pek de yanlış olmaz. Sorunu yaratan o değilse de bu kadar sürede çözemeyen odur diyebiliriz. Peki nedir bu sorunlar?

İlk sorun dediğim gibi her yanın gecekondularla kaplı olması meselesidir. Bu çirkin görüntü bir başkent için oldukça miğde bulandırıcıdır. Ancak inanıyorum ki yavaş ta olsa bu sorun er ya da geç çözülecektir.

İkinci sorun ise belki de şehir yapılaşmasından da eski bir sorun; yeşil alanlar... Ankara'yı köşe bucak dolaşırken merkezde yeşillendirilmiş bazı bulvarlardan giderken şehrin güzel bir peyzaja sahip olduğu düşüncesine kapılabilirsiniz. Ancak kazın ayağı öyle değildir. Ankara çevresindeki tüm dağ ve tepeleri çırılçıplak bir araziden ibaret durumdadır. Bu konu doğrudan belediyeyi mi yoksa burası başkent olduğu için orman ve şehircilik bakanlığını mı ilgilendiriyor bilemiyorum ama birilerinin Ankara'yı yeşillendirmesi gerekiyor. Bu çıplaklık er ya da geç belediyenin başını yiyecektir. Ancak ne zaman bunu ben de kestiremiyorum.

 

SAĞLIK

Ankara'nın İstanbul'a benzeyen bir diğer yanı da sağlık hizmetleridir. Hacettepe, GATA gibi ciddiyetli tıp merkezlerini barındıran Ankara' da bir kenar mahallede kıytırık bir sağlık hizmeti almanız son derece olasıdır. Ankara'da nitelikli sağlık hizmeti alabilmek biraz bilgi, biraz şansa bağlıdır.

SOSYO-EKONOMİK YAŞAM

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki söz konusu Allahsız insansa, başkentin bu kan emicilerden muaf olmasını beklemek fazla hayalcilik olurdu. Elbette Ankara'da da üç kuruşluk evlerine beş lira kira isteyen, bunun vergisini devletten kaçıran, yıllık zam oranıyla kiracının ırzına geçme arzusuyla yanıp tutuşan ev sahiplerinin bol miktarda bulunduğunu söyleyelim.

Ancak inanıyorum ki özellikle Sincan, Elmadağ gibi çeperlerde hala insanlığını yitirmemiş binlerce ev sahibi yaşamaktadır. Ben o dürüst ve namuslu insanların yaşayabilme olasılıklarını seviyorum.

Şüphesiz ev ekonomisi kiralık evlerden ibaret değil. Alışveriş alışkanlıklarınız da buna dahil. Hüpermarketlere giderek hemen her şeyin son derece ekonomik fiyatlısını bulabilirsiniz [AVM'lerin yaşama kattığı değer için TIKLAYIN]. Bu bağlamda Ankara avantajlı bir Anadolu şehridir.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Ankara'da şehir içi ulaşımda avantaj yaşadığınız şeylerin başında metro ulaşımı geliyor. Ancak burada elbette gideceğiniz yönün metro güzergahı üzerinde olma olasılığından bahsediyoruz. Bence çok yetersiz olan metro ağının üzerinde bir noktaya seyehat ediyorsanız çok şanslısınız, etmiyorsanız Allah kolaylık versin.

Taksiler İstanbul kadar olmasa da oldukça kullanışlı araçlar olmaya devam ediyorlar. Dolmuş sıkıntısı ve otobüs sorununun devam ettiği şehirde şehir içi ulaşım büyük ölçüde rahat gibi görünse de sorunlar yok değil. Pembe bir tablo görmeyi hayal etmeyin.

 

ŞEHİRLER ARASI ULAŞIM

Ankara'nın başkent olması dolayısıyla bu başlığa değinmek bile istemiyorum. Zira Türkiye'nin hemen her noktasına otobüs veya havayoluyla ulaşma imkanınız var. Ancak gelelim AŞTİ'ye. Metro bağlantısı ve şehir içerisindeki konumu itibariyle çok güzel bir yerde olmasına karşın nedense içerideki o köy otogarı havasından bir türlü kurtulabilmiş değil. Otobüs tekerleklerinin çukurlar oluşturduğu  yanaşma peronları, Suriyeli göçmen ve çeşitli dilenci, satıcıların kol gezdiği, esnafların herbiri dışarı taşan ürünlerinin sergilendiği mağazalarıyla AŞTİ'nin genel görüntü ve izlenim sorununun devam ettiğini düşünüyorum. Ne yapılması gerektiğine gelince ben de kestiremiyorum doğrusu. Sanırım biz millet olarak medenileştikçe AŞTİ de medenileşecektir.

 

SON İZLENİMLER

Ankara iyi, güzel ve hoş bir şehir olmasının  yanısıra kendisine has kasvetli bir psikolojiye de sahiptir. Her adım başının birşeylerin genel müdürlüğü ile dolu olan şehirde yeşil renk görmeyi en çok arzuladığınız renklerin başında geliyor.

Ankara'nın ispatladığı birşey daha var ve o da şu ki ülkemiz insanının adam gibi şehir kuramıyor olmasının nedeni Karadeniz'dekilerin dediği gibi arazi yetersizliği falan değildir. Beyin yetersizliğidir. Çünkü Ankara dev bir düzlük üzerine kurulmuştur ama tam olarak kurulabilmiş midir? Hayır. Bir de Konya ve Van örnekleri var. Onlara da sonra değineceğim.

Ankara ile ilgili kısa gözlemlerim sona erdiğinde bir şey fark ettim. AŞTİ'den ayrılırken ilgi çekici şekilde hangi firmayla giderseniz gidin "Yolda bulantıya naneli meyveli şekerli sakız, nane bir lira" şeklinde azimle çalışan bir amcanın size güle güle demesi garantidir. Ankara'ya gelecek olursanız sizi karşılayacak olan yoğun çalışma temposuyla sağa sola koşuşturan insanlardır. Ancak ayrılırken göreceğiniz kişi mutlaka "Nane bir lira" diyen o yaşlı amca olacaktır, üstelik mevsim fark etmeksizin.

Neyse sözün özü burası bir memur için oldukça yaşanabilir bir büyükşehirdir. Ancak bu şehre atanacak insanların çocukları için bir tehlike varlığını hala sürdürmektedir; büyükşehir insanı yutar! Bunun için de anne babalar tetikte olmaya devam etmeliler.

 

NOT: Serinin diğer yazıları için Google'a "Dev survivor adası" yazmanız yeterlidir.

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..