Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

Rize'nin Çayeli ilçesinde dünyaya geldim. Memleket hasretini içinde taşıyıp, İstanbul'da yaşayan pekçok insandan biriyim. Bambaşka bir bilim dalında bir akademisyen olsam da çocukluğumdan bu yana tuttuğum günlüklerim ve kimselerle paylaşmayıp kalemimle dertleşip kağıda döktüğüm yazılarımı çok seviyorum.

 
 
Çayı şekersiz içmek!

Ben çayımda şeker kullanmayı ne zaman bıraktığımı dahi hatırlamıyorum. Bazı insanlar belki şekeri zayıflamak uğruna bırakıyorlar. Ama ben çayın gerçek tadını aldığım için şeker kullanmıyorum. Kazara şekerli bir çay içsem (annemin bardağını yanlışlıkla alsam) şekerli sudan başka bir tad alamıyorum. Çayın memleketinde doğmuş, yaşamış biri olarak bende çay tiryakilerine şekersiz gerçek çayı tatmalarını tavsiye ederim. Yazınızın başlığını ve sağlık köşesinde olduğunu görünce daha farklı bir içerikle, mesela çok içilen şekersiz çayın demir eksikliğine sebep olabileceği gibi bir konuyla karşılaşacağımı sanmıştım. Burada bilinçsizce yapılan rejimleri eleştiriyorsunuz sanırım. Emeğinize sağlık

17 Şubat 2012 09:45
Evlilikte tercihler

Yurdagül Hanım yazdıklarınıza kesinlikle katılıyorum. Evlilik pekçok insan için hayatlarında bir dönüm noktası. Ve bu konuda verilecek kararlar da o derece önemli. Daha önce yazınıza yapılan yorumlara katılmakla birlikte bu konuda biraz tutucu düşünüyorum sanırım. Bir yuva sağlam temeller üzerine kurulmalı ve ebedi olmalı bana göre. Yıkılan bir yuvanın sonuçları da iki taraf ve varsa çocuklar için yıkım ve sonraki hayatlarında birtakım sorunları da beraberinde getiriyor. O yüzden maddi beklentiler ya da çıkarlar üzerine kurulan evliliklerin sonu da iyi olmuyor. Bir yaşlı teyzemiz var bana nasihatlerde bulunan şöyle der: "Kızım evinde akşam kapını kapattığın zaman araba da dışarıda kalır para da mülk te... Önemli olan huzur içeride kalsın..." Bu sözü bana göre herşeyi özetliyor.

15 Kasım 2011 10:57
Ağaçlar ayakta ölür

Yurdagül hanım yazınızı çok beğendim. Teorilerle, ispatlarla uğraşırken verdiğim çay molasında ferah bir nefes oldu bana yazınız. Ben bir ağacın evreleriyle insanın yaşam evreleri arasında çok ortak yan bulanlardanım sanırım. Topraktan gelmesi en büyük ortak yanlarımızdan biri... Kışın kuruyan adeta cansız hale gelen dallarının ise baharda canlanması, yeşermesi, bizim de yaşayacağımız bir durum... Ölümün bir yokoluş olduğuna inanmadığım için sonrasında o kuru dallar gibi dirileceğimize inanıyorum. Ağacın zor hava koşullarıyla mücadele etmesi, bizlerin de hayatlarındaki mücadele dönemlerini temsil ediyor sanırım. Zaman zaman günlük güneşlik olurken zaman zaman fırtınalar kopabiliyor içimizde. Kısacası emeğinize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş. Tebrikler

13 Nisan 2011 14:07
 
Toplam blog
: 3
: 646
Kayıt tarihi
: 26.01.11