Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Devekuşu

Devekuşu gömer kafasını toprağa bir rivayete göre saklanmak ve biraz da güneşin kavurgan ısısından kelleyi kurtarmak için. orası sessiz ve nemlidir. aslında yakalanmak umurunda olmaz, zira kendi bilir öyle bir bedeni korumanın yöntemi minnacık deliğe kafayı sokmakta değildir. ama kellesini kavurgan güneşten sakınmakta birebirdir.

günler geçer. bir ay çıkar bir güneş. bazen ikisi de yok olur bazen ikisi de tabak gibi yanyana dizilir. toprağın altı hep aynı karanlıktadır ama nemi değisir. ısısı da. serin geldiği dönemler de gelir geçer. inanmasi güçtür belki ama o cüsseyi kimse fark etmez olur zamanla. o kadar hareketsizdir ki; göz görmediği kulak işitmedigi ve burun koku almadiği sürece dibine kadar giren kaplan bile umrunda olmaz, o denli bir hareketsizlik hali kaplanın da anladığı bir durum değildir ve çeker gider. bir şeyin yenilmesi ya da saldırıya layık görülmesi için hareketli olması gerekir.
ne kadar zaman geçtiğini devekuşu bilmez. karnı acıkır belki biraz da susar ve kafayı çıkarır gecenin körüne yahut gündüzün göz alıcı parıltısına. zaman değiştirmiştir gördüklerini, duyacaklarını, koklayacaklarını. bacaklarında bir ağırlık hisseder. kanatlarını savuşturur, unutmuştur onları kullanmayı beceremediğini ya da bildiği halde maalesef uçmayı beceren donanıma sahip olmadıklarını hatırlar.

napıcaktır şimdi? en hızlı intibak en iyi yaptığını yapmaya başlamaktır ve koşmaya başlar. yönü önemli değildir çünkü geldiği veya gideceği bir yer yoktur. koşar, koşar, koşar... dünyanın sayılı hızlı koşucularından olduğunu ispat edercesine koşar. geçen zamanda sanır ki kendini koruduğu herşey yok olmuştur.
yavaşlar ve durur. bunu hangi aralıklarla yapması gerektiğini düşünür yani ne kadar aralıklarla gömmeli o kelleyi toprak altına? hangi aralıklardır onlar hayatının zarar görmesine mani olacak?
der ki kendine sesli bir şekilde:
"ben ki dünyanın sayılı hızlı koşanlarındanım, hareketsiz kalmakta buldum korunaklığımı. bu ne tezattır. kanatlarım neden açıldığında taşımaz beni gökyünüze?"
en savunmasız an, tereddüt ettiği son an'ı olur. tehlikeyi duyuyor, görüyor ve işitiyor olmuştur.

ben bir avcı değilim ve bu zincirdeki yerimi reddediyorum. kafamı gömeceğim toprağın altına. dizlerimi kıracağım üstüne. kanatlarımı kapalı tutacağım ömrümce. adıma deveyi uygun gördüler, kanatlarım için de kuş dediler. cüssem ne o denli büyük, kanatlarım ise zaten birer süs.
iyi ki minik bir kafam var.düşünecek çok da şeyim ve yeraltı benim.

nereden nasıl bakıldığını bilme arzusu insanı bazen bir kanatlı olmaya bazen de bir sürüngen olmaya itiyor. neden psikoloji grupajina soktuğumu tam bilmediğimi itiraf edebilirim yazimi ama benim bildireceğim bir başlık da değil. devekuşunun da yaptığı sadece güdüsel değil ya da devekuşuna benzeyenlerimizin.

her hareketimizin bildiğimiz, bilmediğimiz, bildiğimiz halde bilmek istemediğimiz / reddettiğimiz nedeni, nedenleri var.

neyi tercih ediyorsunuz?

 
Toplam blog
: 7
: 400
Kayıt tarihi
: 01.11.06
 
 

78 istanbul doğumluyum. O sene içinde doğanların hayatlarını kazanmakta güçlük çekecekleri hatta ..