Deveyi Gütmek veya Bu Diyardan Gitmek…

Geçtiğimiz günlerde bir kadın çalıştığı iş yerindeki  mobbinge  dayanamayarak beyin kanaması geçirip, hayatını kaybetti.  Bu konuyla ilgili detayları yazımın devamında paylaşacağım.

Bir ülkede işsizlik fazla olursa, çalışanlar da huzur içinde çalışamazlar. Çünkü dışarıda çok daha düşük ücretle çalışabilecek elemanlar hazırda beklemektedirler.  İş sahipleri bunları bildiklerinden  çalışan personelden çok daha fazla verim almak için elemanlarına mobbing uygularlar. Mobbing, bir veya bir grup insanın, bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapmasıdır.

Dr. Heinz Leymann, 1980’li yıllarda mobbing terimini iş hayatındaki baskı, şiddet ve yıldırma hareketlerini tanımlamak için kullanmıştır.

Leymann mobbing uygulayan kişileri; aşırı kontrolcü, korkak, nevrotik ve iktidar açlığı olan kişiler olarak tanımlanıyor.

Hayatını kaybeden kadın özel bir bankada çalışıyordu. 3 çocuk annesiydi ve 15 yıllık bankacıydı. Zaten son yıllarda bütün özel bankaların en az yüzde elli hisseleri yabancılara satıldı ve yabancılar yönetimlerde söz sahibi oldular. Eee yabancı şirket o kadar para vermiş, bu parayı geriye almak için kârlarını arttırmak zorunda ve olabildiğince az personelle çok iş yapmak istiyor. Yani tam bir kapitalist düzen.

İddialara göre, kadın bankacının unvanı bir süre önce performans nedeniyle düşürüldü. Bir alt unvan olan perakende bankacılık işlemleri yönetmeni yapıldı. 3 çocuk annesi genç bankacı işsiz kalmak korkusu ile itiraz etmeyip verilen göreve devam etti. Kadın bankacı tecrübeli ve yılların bankacısı olmasına rağmen bankanın aldığı karar ile gişeye oturtturuldu ve hem gişe görevini yapması hem de hedeflerini tutturması istendi. Burada satış konusunda başarılı olamaması gerek şube yöneticisinden gerekse bölge müdürlüğünden baskılar arttı.  Sonuç olarak  bayan işten çıktıktan sonra evinde fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Genç bankacının beyin kanaması geçirdiği anlaşıldı ve yoğun bakıma kaldırılırken hayatını kaybetti.

Eski bir bankacı olarak, halen çalışan bankacı arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerde hemen hemen bütün bankalarda personel üstünde büyük bir baskı olduğunu biliyorum.  Yine bir aile dostumuzun küçüklüğünü bildiğim oğlu  çalıştığı bankadan istifa etti. Ve 10 yıl boyunca kurumsal hayatta bir plaza insanı olarak çalıştıktan sonra yurtdışında oyunculuk eğitimi alıp beyaz yakalı hayata veda eden, ve kısa sürede çok satanlar listesine giren “Tebrikler Kovuldunuz” kitabının yazarı olan Kaan Sekban, kendi odasından yaptığı talk show’ları bir adım öteye taşıyarak seyirci karşısına çıktı  ve plaza hayatından cast ajanslarına, beyaz yaka dramlarından sosyal medyadaki davranış bozukluklarına kadar kendine has üslubuyla artık kendi sevdiği işi yapıyor. Kendisinin youtube kanalında birçok videosu var. Ben sadece bir tanesini yazımın sonunda paylaştım.  

Günümüzde mobbing sadece bankacılıkta yok. Basın dünyasında, eğitim dünyasında her yerde mobbinge rastlarsınız. Bazı  özel okullarda öğretmenlere yönetim,  vermek zorunda olduğu maaşı hesabına yatırıyor, sonrasında ise bu yatırdığı maaşın bir bölümünü nakit olarak personelden geri alıyor.  Öğretmenlerin öğrenci şikayetleri dikkate alınmazken, öğrenciler öğretmenleri şikayet ettiklerinde bir sonraki dönem o öğretmenlerle sözleşme yenilenmiyor. Buna çok yakından şahidim. Hani Hababam sınıfındaki müdürün söylediği gibi “Ben aldığım paraya bakarım Mahmut bey.”

Basın  dünyasında ise gazete ya el değiştiriyor ya da  siyasi baskılar yüzünden gazetenin politikası değişiyor. . Eğer gazete el değiştirmişse yeni gelen yönetim yazar kadrosuna talimat vererek, patronun siyasi görüşüne paralel yazı yazmaları konusunda yazarları yönlendirmek istiyor . Eğer yazar patronun sözünü dinlemezse kendisini kapı önünde buluyor.

Yazarlar da bu güne kadar istedikleri yazıları yazarken, bir de bakıyorsunuz, eski yazıları bile yayından kalkmış. O zaman yapacak tek bir şey kalıyor. Bunca  yıl emek verdiğiniz bir yerden şapkanızı alıp gitmek.

https://www.papiroom.net/erolozisik