Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '08

 
Kategori
Ramazan
 

Devir imaj devri

Devir imaj devri
 

İnsanların unutmaya yüz tuttuğu özelliklerinden biridir tevazu. Alçakgönüllülük olarak da bilinen bu durum, kişinin kendi özelliklerini ortaya serip onlarla övünmek ve sürekli kendisinin üstün özelliklerinden bahsederek böbürlenmek yerine, tam tersine kendini, bilgisiz, yetersiz ve özelliksiz göstermektir.

Çünkü övgü ve takdir, karşımızdaki insanların hakkı ve görevidir. Onlar sizi bu evsafta görmezse, sizin hindi gibi kabarıp gövde gösterisi yapmanız, hiçbir işe yaramaz(dı).

Evet eskiden böyleydi. Şimdi ise devir imaj devri… Kendinizi ne kadar allayıp pullayıp pazarlarsanız, kıymetiniz o kadar artar. Başkalarından sizi takdir etmelerini ve beğenilen özellikleriniz, başarılarınız dolayısıyla sizi ön plana çıkarmalarını beklerseniz, işiniz iş…

Şimdi kimse kendi dururken başkasıyla ilgilenmiyor. Kendisi cahil de olsa başkasının bilgisine saygı göstermiyor, Her şeyi ben bilirim, ben yaparım diye ortaya çıktığı gibi, siz uzmanı da olsanız, o konuda sizin yetersiz olduğunuzu bile iddia edebiliyor.

*****

Bir iş başvurusunda, sizin yıllardır yaptığınız, üzerinde çalıştığınız ve orijinal görüşlere sahip olduğunuz bir işe, yetenekleri, referansları size göre çok zayıf olanların alındığına hiç şahit oldunuz mu? Bu durum son zamanlarda çok tekrarlanır oldu.

Liyakat artık aranılan bir vasıf değil. Ya torpiliniz olacak, ya da başka özellikleriniz…

Eskiden, konusunda uzman olan kişiler çok iyi bildikleri bir konuyu anlatırlarken, “efendim bu fakir, bu abd-ı âciz (yeteneksiz beceriksiz kişi)” diyerek âdeta kendilerini aşağılarlardı. Bu bir tevazu göstergesiydi. Eğer karşınızdaki insanın değerini biliyorsanız siz ona, iltifat eder, “aman efendim estağfirullah” falan derdiniz.

Gerçi sadece karşısındaki insanlara böyle dedirtmek için bilerek bu cümleleri kullananlar da vardı belki, bizim yetiştiklerimiz bu kategoriden olabilir ama, aslına bakarsanız, insanların kendi kendini övmesi kadar gereksiz bir durum yoktur.

*****

Hasretini çektiğimiz demokrasi anlayışının yerleşebilmesi için insanların böylesine samimi ve dürüst olması gerekiyor. Biliyorsunuz demokrasi, doğrudan insanların yönetime müdahale edebilmesine imkân sağlayan bir yönetim biçimidir.

Ancak nüfus çoğalınca, toplumu yönetmek üzere insanların aralarından temsilci seçmesine dayalı temsili demokrasi dediğimiz, bugünkü sisteme geçilmiştir.

Herkesin haddini bildiği, kendini gereğinden fazla önemsemediği, insanların tevazu sahibi olduğu bir toplumda, demokrasi tam amacına ulaşır. Çünkü orada insanlar, bu göreve layık olan en iyi, en deneyimli, en birikimli, en dürüst, en bilgili, en becerikli kişileri seçerler.

Mesela çevrede bu işi en iyi yapabilecek kişiye gidip “Bunu yapsan yapsan sen yaparsın, bu konuda bize yardımcı olman lazım, görev sana düşüyor” dediklerinde, o balıklama hemen teklifin üstüne atlamaz. Kendisinin bu işi yapamayacağını, ama falan kişinin bu işi daha yapabileceğini söyleyip başka birini önerir.

Şu an bize çok garip geliyor ama, geçmişte buna benzer yaşanmış olaylar çoktur. Fatihin tebdili kıyafet dolaştığı bir gün, girdiği dükkanlardan, “ben siftah yaptım, yan komşum henüz yapmadı” cevabını alması üzerine nasıl duygulandığı ve “böyle tebea oldukça, devlet-i aliyye her zaman muzaffer olur” dediği anlatılır.

Evet, ne diyorduk, bugün seçtiğimiz milletvekilleri, bizden bir teklif beklemiyorlar, tam tersine onlar bize “ben sizi daha iyi idare ederim” deyip bizden oy istiyorlar. Bu bağlamda zaten tersine dönen ve amacından sapan sistem, bir de genel başkanların listeyi düzenlemesiyle iyice çığırından çıkıyor.

*****

Tevazu konusunda sık tekrarlanan sözlerden biri de şudur: “Fazla tevazu gösterme, seni gerçekten öyle zannederler…” Aslında bu tamamen günümüzün anlayışını gözler önüne seren gerçek bir tespittir.

Şimdi siz evinize gelen bir musluk tamircisine, “çeşmeler damlatıyor, onları yaparsın değil mi” dediğinizde, “evelallah abi, bi daa ömrü billah damlatmaz” şeklinde cevap alırsınız ve işin tuhafı böyle bir cevabı da beklersiniz.

Adam tevazu gösterip, “bakalım, yapmaya çalışacağız, inşallah bir daha damlatmaz” dese, “bu mıymıntı herifin yaptığı musluktan hayır mı gelir, zaten işi de bilmiyor galiba, acemi” diye yaptırmak bile istemezsiniz.

Bugün, geçer akçeliğini yitirmiş olsa bile tevazu, bir insanlık hasletidir. İnsan alçak gönüllü, mütevazı olmalıdır. Böbürlenmek, kendini ağıra satmak, gereksiz yere övünmek, hiç de hoş bir manzara değildir.

Kasas suresi 76. âyette de, Allah böbürlenenleri, kendisiyle övünen şımarıkları sevmez, buyuruluyor.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..