Devlet içinde devlet olur mu?

Devlet içinde devlet olur mu? Bu devleti kim yönetiyor? Demokrasi sadece sandıktan mı ibaret?
 
Devlet içinde devlet olur mu demeyelim. Görüyoruz ki oluyor. Hemde kimin yönettiği belli olmayan bir devlet, bir çete, bir mikrop grubu devletin can damarlarına kümelenmiş bir şekilde içten içe bu devleti kemiriyor. Daha önce devlet içindeki bu yapılanma ile asıl devletin bu denli açık bir şekilde çatıştığı görülmemişti belli ki. En azından milenyumdan sonra böyle bir çatışmaya sahne olmamıştık. Buradaki asıl nokta Türk halkının ne denli büyük bir oyunun içinde olduğundan farkında olmaması. Diğer önemli bir nokta ise, sandıkta seçilen kişiler bizi yönetmiyor ise kim yönetiyor ve kimin hicazeti ile bu memleket yürüyor?
 
Halk veya millet demokrasi olarak her zaman olduğu gibi sandığı ön görüyor. Ama bir yanılgı var burada. Son günlerde görmekteyiz ki sandıktan çıkan sonuç bizi yöneten sonuç değil. Sandıktan çıkan sonuç aslında devlet içinde ki yapılanmanın yönetmesi iç,in seçilen sonuçtur. Meğer bizler her seçimde devlet içindeki bu haramilerin ve çetelerin yöneteceği adamları seçmek için sandık başına gidiyormuşuz. Bu bunun göstergesidir. Polisi elinde bulunduran, yargıya istediği gibi müdahale eden, askeri kendi istekleri doğrultusunda yöneten bir yapılanma, çete veya harami grubu bu devletin ciğerlerine işlemiş durumda. Şimdi burada soramadan geçemeyeceğim; milenyumdan önce ki iktidarlar döneminde ortaya çıkan bazı çeteler ile o dönemin iktidarını suçlayan AKP, peki sen hükümet olarak bugün kendi kurduğunu sandığın ve kendinin yönettiğini sandığın bir çetenin senin başına musallat olması nasıl bir durum? Dahası böyle bir grubu bu denli ulu orta milletin başına da musallat etmenin vebalini nasıl ödeyeceksin?
 
Bu yaşananlardan görmekteyiz ki, bu devlet hem iç hemde dış mihraklarında desteği ile yönetilmeye çalışılmakta. Bunun için en etkili yöntem ise dünden bugüne kadar süre gelen devlet içine konuçlandırılmış çeteler. Burada da her zaman olduğu gibi milletin masum duyguları istismar edilmekte ve bir oyunun içerisinde habersiz bir şekilde kendilerine verilen rolü oynamaktadırlar. Eğer bir devleti seçilen iktidar dışında bir güç çeşitli yollar ile yönetiyorsa dipsiz ve karanlık kuyudan çıkış yok demektir. Eğer bir devletin başındakiler bile bu karanlık senaryoyu yazanlar tarafından seçilmişler ise acı ve kara meyveleri yememek elde değil demektir. Eğer bir devletin tüm yasama, yargı ve yürütme gücü bu karanlık senaryoya müdahale edemiyorsa er meydanı çakallara kalmış demektir.
 
Aslanın sessiz kaldığı yerde çıyanlar, çakallar volta atar. Ama bilmezler ki aslan o sessizliği bozarsa kıyamet kopar!..
 
Ama yine de şunu biliyoruz ki bu oyunu bozacak yine bizleriz. Aslan olacak olan yine bizleriz. Çakal sürüsünü dağıtacak olan yine bizleriz.