Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '12

 
Kategori
Sosyoloji
 

Devlet mi Hasan Sabbah mı?

Devlet mi Hasan Sabbah mı?
 

Batıni Mezhebinin Fedailer Örgütü kurucusu Hasan Sabbah (Kum 1035? Alamut 1124)


I.

Arkadaşım Ali de kimi yurttaşımız gibi sanata düşkündür

Evdeki sanal oyuncaklar da evdeki dırdırlar da onu açmaz

Bu yüzden nerede sanat var, nerede karşılıklı etkileşim var oradadır Ali.

Onun gibi bulunduğu yerden sıkılan yok mu aramızda?

Her şeyin kısırlaştığı

Her şeyin anlamını yitirdiği

Her şeyin yanlış değerlendirildiği

Bağımsız bir ülke değil mi burası?

Herkes eşit değil mi yasalar önünde?

Bu ülkede  yeni uğraşlara bulaşmak isteyen

Anne baba eline bakmadan kendi alın teri ile yaşamak isteyen

Onuru ile doğruluğu ile para kazanmak isteyen nice genç var.

Oysa ne bulundukları yerler iç açıcı

Ne istedikleri gibi bir iş bulabiliyorlar

Ne de çaldıkları her kapı güler yüzle açılıyor ardına kadar

Çünkü var olduğu söylenen 'devlet' böyle bir düzen kurmuş kendi çarkında!

II.

Ben de yaşadım o yılları.

Bakmayın şimdi kuytu bir yerlerde yazıp durduğuma.

Koştum, koştum, koştum diyerek o kadar yol aldım ki

Ağardı sonunda saçlarım!

III.

Genç Ali diyor ki, ‘Devlet Tiyatroları'nın 10 oyun broşürüne 20 TL verirsem,

2 oyununa verecek param kalmaz ve DT, broşür parası sayesinde 1 izleyicisinden olmuş olur.’

Ali de düşünür taşınır tuz ekmek parasını Devlet Tiyatrosuna kaptırmaz.

Ali de onun gibi düşünen Aygül de Mustafa da devlet adından korkar oldu

Evde Devlet Baba denilen örgütlü varlık ince bir hesap içinde çıktı karşılarına

Bir de E-Devlet dikilivermez mi bir hortlak gibi bilgisayarın dört bir yanında

Korktular o an

Sanattan da eğlenceden de kitap satın almaktan da korktular

Korktukça korktular anna babaları gibi

Kapkara bir cahil olmaktan korktular kömür gibi

Okumakla para kazanmak arasındaki altın köprü de yıkılmıştı son yıllarda

Devlet yıkmıştı

Alın teri göz nuru dökülen başarıları devlet adamları yıkmıştı bir bir

Onu destekleyen ya da desteklemeyen sessiz çoğunluk yakıvermişti herşeyi

Okullardaki para oyunları da alışverişlerdeki yalan dolandan da bıktılar

Devletten çekinmeye başladılar gıdalarından bile alınan vergileri gördükçe.

IV.

Devletin nice soygun, vurgun ve vergi türünden çıkarcılığı bilinen bir gerçek.

O devlet ki Özel Kesim’le de anlaşarak daha neler neler yapıyor bilenler bilir!

Bu yüzünden ondan nasıl kaçmakta olduğumu bir ben bilirim bir de ALLAH!

V.

Anlamı da tanımı da bir türlü çözülemeyen bir varlıktır Devlet.

Bir bakarsınız yasalar olarak çıkar karşınıza

Bir bakarsınız etle kemiğe bürünmüş olarak dikiliverir kapınıza

Bir de bakarsınız ki hiç istemeden bir Devlet Babanız oluvermiş!

Bu durum artık yandığınızın en değişmez kanıtıdır.

Babanızın üstüne kimin bineceğini de

Babanızın azığında ne olduğunu da

Babanızın ne kadar alacağı ne kadar borcu olduğunu da bilemezsiniz.

VI.

Devlet babanızın varlığı yüzünden

Doğuştan kuşatılmış,

Doğuştan bağlanmış,

Doğuştan borçlu olan bir cansınız artık

Devlet sizi istediği an besler, istediği an sömürür, istediği an döver!

Babanızın nerede ne zaman nasıl ne yapacağını da bilemezsiniz.

Adı üstünde Devlet!

Atalarımızın, ‘Hikmetinden sual olunmaz’ dediği alçak varlıklardan biri de budur!

Orman kanunlarından sonra can almak da devletin görevleri arasındaydı az kaçılsa bile!

VII.

Yeter ki yanına yaklaşma:

O önünde Hükümet Konağı yazan her yerdedir.

O girişinde Tapu ve Kadastro yazan bir yerlerdedir.

O uzaklardan görülen Kapalı ya da Yarı Açık bir cezaevindedir.

O devlet ki yasalarında yazılanlardan çok adamlarından korkulan bir şeydir.

İşte o adamlar ki o devlet adlı cansız zavallıya can verirler, kan verirler

İşte o adamlardır ki nice hinlikleri de içeren nice yasaları yazarak dayatırlar.

VIII.

O devlet ki bir köprünün başında seni de beni de bekleyen bir Deli Dumrul'dur.

O öyle bir ahtapottur ki en küçük bir açmazında seni de boğdukça boğar!

O deniz kıyılarına da yaklaşan azgın bir köpek balığıdır!

O hangi kalede gizlendiği bilinmeyen bir Hasan Sabbah’tır!

Yeri geldiğinde hak yemek de hukuk çiğnemek de onun damarlarında dolaşır.

Bir verirken en az üç almaya göz dikmiştir

Yoksa nasıl dönecek Devlet İhaleleri?

Yoksa nasıl doyacak kollarına bacaklarına damarlarına dadanan asalaklar?

IX.

Geleceğinizi ipotek altına alıyor ya da almıyor anlamaz

Gizli ya da açık pek çok anlaşmaya devlet imza atar

Devlet hizmet sunar, mal alır mal satar

Devlet eleştiriden korkar

Soru sorulmasından da

Hesap sorulmasından da korkar devlet.

Yurttaşlar ise usanmadan, utanmadan, dertlendikçe yazdıkça yazar

Sonuçta biriktikçe birikir devletin suçları

Ne ki onun ağırlığını koyduğu her alanda yapanın yanına kalır herşey!

X.

O verdiğinden çok almasını bilen yasalaştırma cigözü bir Sonradan Görmedir.

Çünkü ne sigaya çekilmek ne de gerçekleri söylemek işine gelmez devletin.

Bu yüzden Bağımsız Denetim, Bağımsız Yargı sürekli olarak baskı altındadır.

Özgür Basın Yayın,  Bağımsız Sanat, Özgür İletişim, Özgür Gösteri yasaktır!

Unutmayalım

Devlet fırsat kollar

Devlet sabrılıdır

O yedikçe semiren devlere benzer

Devlet unutmaz

Devlet yazdırır

Devlet saklar

Devlet hapseder

Devlet süründürür

Anlayan beri gelsin

Durduk yere konuştukça konuşur devlet!

O bir Hasan Sabbah'tır

O bir Tepe Göz’dür!

O bir Zaloğlu Rüstem'dir!

Bunu yazan Devlet'e çok çok kızan eski bir yönetmendir.

Umutsuz olmayalım

Devlet de bir gün ya yakılacak ya yıkılacak ya da ölecektir!

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..