Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '14

 
Kategori
Deneme
 

Devlet nedir ? Devlet kimdir ?

Devlet nedir ? Devlet kimdir ?
 

DEVLET NEDİR? DEVLET KİMDİR?


“Ben, Sen, O, Biz, Hepimiz Bir Devletiz.”

Devlet; sınırları belli bir toprak parçasında milletin belirli bir formasyonda organize olması Türk Dil Kurumunun internet sözlüğünde aranınca devletin tanımını “Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık.” ve “Büyüklük, mevki” olarak tanımlandığı görülür. Devlet tariflerindeki ifadeler soyut ifadelerdir. Pekâlâ, devletin hiç somuta indirgenecek yönü yok mudur? Bu makale, aslında her ferdin kendi özünde devletin bir temsilcisi olduğunu anlatmayı amaçlamaktadır. Şu an sizlerle paylaşacağım kavramı belki de ilk defa duyacaksınız. Devlet olgusu ferdin bünyesinde gösterilecek somutlaştırılacak, görünür kılınacak ve nesnelleştirilecektir. Dolayısıyla da bireylerin beyninde canlanarak bir ülkü oluşturmaları için zemin oluşturulmaya çalışacağız. Bir devletin yaşaması ve yücelmesi için gerekli olan görsel devlet aranarak, bulunmaya çalışılacaktır.            

Bu bakış açsının tarifi; devletin odağında, özünde ve de her zerresinde millet olabilmiş, iyi bir vatandaş olabilmiş bireyin varlığını ve bu varlığın devletin temeli, özü olduğunu benimsemektedir. Bu bakış açısı diğer soyut tariflerin yanında, bireyi devletin odağına alan ve devleti şahsileştiren bir devlet tarifi yapar. Bu bakış açısı bizlerin devletin soyut olan tanımının yanında bir de somut tanımını yaparak; devlet olgusunu ve devlet olgusunun unsurlarını teşkil eden milleti ve ödevlerini zamanında, tam yapan iyi bir vatandaş kavramını beynimizde model olarak canlandırmamızı sağlar. Devlet kavramı, bireyde somutlaşarak beynimizde daha net bir devlet kavramının canlanmasına neden olacaktır. Böylelikle birey temeli devlet networkünü gözümüzde canlandırarak, devletle ve milletle olan bağımızı daha net anlayacağız. Bu tanım millet tanımına da yeni bir açıdan bakmamızı sağlayacak ve daha muhkem bir millet olgusu oluşturabileceğiz.

Bu makalede bireyin devlet, devletin birey açısından anlam ve önemine değineceğiz. İnsanların bir kısmı soyut kavramları anlamakta gözünde canlandırmakta bir sıkıntı çekebilir. Bazı soyut kavramların net anlaşılmasında sorunlar yaşanabilir. Devlet olgusu hep soyut olarak tarif edildi. Dolayısıyla da tanımı beyinde net canlandırmamanın verdiği bir karmaşa içinde devlet, millet ile kendi aramızda net bir ilişki ve iletişim kuramaya biliriz. Belki de bazılarımız, devlete karşı olan görevlerimizi birey olarak net bir biçimde tanımlayamadık. Soyut olan devlet kavramını sevdik ama gereğinin ne olduğunu ve onu yaşatarak yüceltmenin gereklerini somut bir şekilde kendimize tanımlayamadık. Kimi yerde üzerimize alacağımız siyasi ve sosyal görevleri devlet tanımının soyutluğu nedeiyle tam manasıyla algılayamadık. Devletin bir gemi olduğunu, bizimde bu geminin içerisindeki yolcular olduğumuzu ve bu geminin bize bizimde bu gemiye muhtaç olduğumuzu tanımlamakta zorluk çekik. Soyut kavramlar gözde canlandırılması zor kavramlardır. Bu sebeple de anlamakta zordur. Bize verilen tanımın ötesinde başka bir tanımda yapma ihtiyacı duymadığımız için konuyla ilgili anlamız bir boşluk hissedenlerimiz olmuştur.

Ben devletin soyut tarifinin yanında kendimce anlayabileceğim bir de somut tarif yaptım. Bu tanım, benim için daha somut ve beynimde canlanabilir, görülür olduğundan kendimi devletime ve milletime daha bağlı ve daha yakın hissetim. Bu sadece devlet anlayışımda değil millet anlayışımı ve millet adına çalışma kavramlarımı da netleştirdi. Neticesinde ise; bireyin kendisine vizyon oluşturmakta ve çalışmalarında kendisini daha net ve istekli hissedeceği kanısındayım. Bu durum, şahsın içsel bir motorunu teşkil edecektir. Soyut kavramın yerine somut kavramın şahıslara katma değer katarak, performanslarını artıracaklarına inanmaktayım.

Devletin üç temel unsurunu vardır. Bunlar; ülke, insan ve otoritedir. Bunların içinde tek canlı olan yaşayan, var eden ve durum değişikliğine neden olan insan faktörüdür. Değişimi yapma kapasitesine sahip olan insandır. Dolayısıyla da, diğer unsurların varlığı ve yaşaması insan faktörün bağlıdır. Toplu olarak insanların ortak bir paydada karar alarak uzak görüşlülük (vizyon) ve ortak görevde (misyon) birleşerek hareket etmeleri yaşadıkları ülkenin savunması ve yüceltilmesi için gereklidir. Ülke; sınırları çiziliş, belli olan bir toprak parçasıdır. Bu sınırları çizen ve de onu koruyacak olan o ülkenin bireyleri, kenetleşerek millet unvanını almayı hak etmiştir. Toprak parçası olan ülkeyi savunmak sadece ve sadece askerlik mesleğini yapan şahısların olamaz. Asker, ülkenin savunulmasının organizasyonundan ve konuyla ilgili çalışmaları önceden yapmaktan sorumludur. Ülkeyi savunma ve yüceltme görevi tüm millete aittir. Bir ülke sadece güvenlik alanında savunmayla da yaşamını dört dörtlük sürdüremez. Bir ülke milleti oluşturan her fert tarafından her konuda ihtiyacı varsa savunulmalı ama mutlaka her fert tarafından fertlerin ilgili faaliyet alanlarınca yüceltilmelidir.

Tek başına bilinmeyen bir adada gezen insandan ne birey, ne devlet unsuru nede devleti temsil eden bir fert olur. Bir ülkenin ferdi olmayan insanın devleti temsil etmesinin bir imkanı yoktur. Resmi bir görevlendirmesi olmadan devleti bir birey resmi anlamda temsil edemez ama her birey kendi özünde devletini temsil eden bir unsurudur. Dolayısıyla da, her birey devleti kendi nezdinde gayri resmi olarak taşır ve temsil eder.

Bizde genel bir kanı olarak devleti her şeyin üstünde her şeyden yüce ve her şeyden kuvvetli olarak biliriz. Bu sebepten dolayı da kudretinden sual olunmaz. Birey olarak devlete herhangi etkin bir katımızın olabileceğini hiç düşünmeyiz. Gücü her şeye yetenin gücüne herhangi bir şey katılabilinir mi? Katılamaz. Günlük hayatımızda ve söylevlerimizde hiç devlete yapabileceğimiz katkılardan söz etmeye pek yer vermeyiz. Bizim devlete bir şey katmak gibi bir ihtiyaç hissimiz kültürümüzden kaynaklanan nedenlerle olmamıştır. İşi ondan bekleriz, aşı ondan bekleriz, yolu, suyu, her türlü hizmeti ve hatta çocuklarımızın geleceğini dahi devletten bekleriz. Devlet bizim dışımızdadır, her şeyizdir ve bizim için kutsaldır. Belki de onun için devleti hep soyut olarak görmüşüzdür. Türkün devleti olmadan yaşaması veya kendini yaşıyor hissetmesinin imkânı yoktur. Elbette, bahsedilen bu durumlar insanımızın kötü niyetinden değil aksine samimi bağlılığından ve devleti kendi yüce gönlünde yerleştirdiği yüce makamdan ve mevkiden kaynaklanmaktadır. Devletin gönüllerdeki bu yeri olması gereken mevkisidir. Oysaki “Devleti, bu ülkenin vatandaşları oluşturmaktadır.” Somut kanısı da mevcut olan tanıma eklenirse, insanların zihinlerinde bu noktadan hareketle gidilebilecek daha çok içsel felsefeler üretilebileceği kanısındayım.

İnsansız bir kara parçası devlet olamaz. Devlet bireylerlerin üzerinde yaşamını sürdürür. Devletin sağlam maddi temellerini insan üretir, var eder. Devlet, düşüncesi sağlam, eylemleri sağlam, sağlığı yerinde, eğitimi ve devlete bağlılığı tam bireyler ile var olur ve bu bireylerin üstünde yükselir. Devleti var eden ve yücelten milli değerleri gelecek tarihe o milletin davranışlarının kalıplaşmış hali olan kültür ile aktarımı sağlanır. Bu sebeple devleti insan faktörünü işin içine koyarak tekrar tanımlamamız gereklidir. İnsanı devlet tanımının içine al ki devlet yaşasın…

 
Toplam blog
: 72
: 918
Kayıt tarihi
: 29.06.08
 
 

1971 İzmir doğumluyum. Strateji, Taktik Felsefe, İşletme, Liderlik, Kalite Güvence Sistemleri, El..