Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

Devlet öldürme politikası izler mi?

Devlet öldürme politikası izler mi?
 

İronhand and Chiller Türkçesi, Demirel ve Çiller demektir.


Emekli Koramiral Atilla Kıyat, çıktığı bir tartışma programında 1993-97 yılları arasında faili meçhullerin devlet politikası olduğunu dile getirdi.

Yüzbaşı, üsteğmen gibi alt rütbelilerin, üstlerinden emir almadan eylemde bulunamayacağını, dolayısı ile o dönemin cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, bürokrat ve paşalarının bu konuda bildiklerini anlatmaları gerektiğini söyledi.

Şahsen ben de bir astın, üstünden emir almadan insiyatif kullanamayacağını kabul ediyorum. Fakat esrarengiz cinayetlerin, işkencelerin, pislik yedirmelerin, köy boşaltıp yaktırmaların yani terörün, "bir devlet politikası" olduğunu düşünmüyorum. Bunu, "devletin kurumlarını işgal etmiş tehlikeli bir zihniyetin yürüttüğü hakimiyet siyaseti" şeklinde değerlendiriyorum. .

90lı yıllarda güneydoğdaki karakolların civarına konuşlanmış "Hizbullah Kampları"nı, Öcalan'ın yakalandıktan sonra bindirildiği uçakta, "yeni bir göreve hazır" olduğunu söylemesini, derin komünistlerin aniden derin Atatürkçü haline dönüşmesini, bazı emekli subayların, "millet kendine gelsin diye" geceleri şehrin üzerine roket, lojmanların yakınına ses bombası attırdıklarını itiraf etmelerini hatırlarsak, bu ülkede bir takım pis işlerin döndüğünü ve halâ döndürülmekte olduğunu düşünebiliriz. Buna kısa süre önce, Hatay Dörtyol'da meydana gelen gizemli saldırıda dört polisin öldürülmesiyle gelişen olayları da ekleyebiliriz.

Kanaatimce samimi dindarlar, dini hassasiyetleri sebebiyle adam öldürmeye teşebbüs edecek en son insanlardır. İslâm, kesinlikle silâhlı cani yetiştiren bir din değildir. Ne var ki, batı dünyası, kurup finanse ettiği, "El Kaide" gibi örgütler sayesinde islâmı, "terör dini" olarak tanıtmayı başarmıştır. Malesef, aynı inanca mensup olan insanımız bile buna inandırılmıştır. Bu sayede, devlet içindeki derin güç çevirdiği dolapları, işlediği bazı cinayetleri dindarların üzerine atabilmiş ve bu ülkenin müslümanlarını, "kahrolsun şeriat" naralarıyla sokağa dökebilmiştir.

Son yedi sekiz yıldır olanlara bir bakalım. Nerdeyse her metrekareye bir askerin düştüğü güneydoğuda PKK, şehirlerarası yollara kolayca patlayıcı yerleştiriyor. Yetkililer önceden haberdar edilmesine rağmen terör örgütü, tabur ve karakollara kolaylıkla saldırıp zayiat verdirebiliyor. Bazı yerlerde bulunan gece görüş kameraları, uyarı dedektörleri en lâzım oldukları zamanda çalışmıyor. Tanınmamaları için sivil araçlarla nakledilen askerler her nasılsa, PKK'nın saldırı hedefi olabiliyor.

Hele şu heronlarla ilgili konuşma ve Hantepe baskınına ait görüntüler artık iyice işin tuzu biberi oluyor. MİT, bir askerin, "heronları düşürün" ötekinin, "çaresine bakarız" dediği konuşmaları mahkeme kararıyla dinliyor ve kimlikleriyle beraber Genelkurmay'a bildiriyor. İlâveten askeri savcı da kişileri tesbit edip haklarında dava açıyor. Hadiseyi doğrulayan üst düzey bir yetkili ise, aradan üç yıl geçtiği halde, halâ zanlıların (zaten belirlenmiş) kimliklerini araştırdıklarını söylüyor.

Hantepe baskınındaki zaafiyetin sorumlularını bulması gereken askeri yetkililerin, görüntüleri sızdıranların peşine düştüğü söylentileri, doğrusu insanı çileden çıkarıyor.

Vaziyet böyleyken, tüm duyuları sağlam olan bir kısım kişiler, bu meselelere kör ve sağır kalmayı tercih ediyorlar. Bunları ısrarla duymazdan ve görmezden geliyorlar. Fail-i meçhulleri, derin devleti, ergenekonu, darbe teşebbüslerini inkâr ediyorlar. Islak imzalı belgeye, "kağıt parçası" denilince coşuyorlar ama "gerçek" olduğu ortaya çıktığında ise, sus pus oluyorlar.

Asker tarafından götürülen bazı insanların, kimsesizler mezarlığından kemiklerinin çıkması, şikayetçilerle akrabalıklarının DNA testiyle ispatlanmış olması bile bunlar için bir şey ifade etmiyor. Herhalde, birilerinin çıkıp, "Evet biz derin devlet olarak, öldürme politikası uyguladık, işimize gelmeyenleri astık, kestik" demesini bekliyorlar.

Aslına bakarsanız, kesinlikle böyle bir şey beklemiyorlar. Onlar, çözülmeye başlayan derin yapının tekrar eski gücüne kavuşmasını ve 80 yıldır olduğu gibi gene, "altta kalanın canı çıksın" düzenini sürdürmesini istiyorlar. Sırf bu yüzden, anayasa paketine "hayır" denmesini bekliyorlar.

Şimdi, o zamanın üç sivil yöneticisinin konumuzla ilgili açıklamalarına şöyle bir bakalım:

2009 yılında Esat Canan'ın, "1994 te, 12 köy korucusunun öldürülüp Derecik Taburu'na gömülmesi ile ilgili kazılar sebebiyle" sorduğu soruya Demirel'in, "Devlet adam öldürmez" dediği hatırlatılmış. O da, ''Ne diyecektim? 'Devlet, adam öldürür' mü diyecektim. Bugün de devletin öldürdüğü ispatlanmış değil. Devlet, devlet politikası olarak adam öldürür, diğeri cinayettir'' ifadesini kullanmış. http://www.ntvmsnbc.com/id/24985895/

Eski Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin bir soru üzerine: "1993’ten sonra ... terörle mücadelenin bir an önce bitirilmesi için ... sorumsuz kişilerin ... kullanıldığı bir gerçek(tir)" demiş.

Dönemin Başbakanı Prof. Tansu Çiller de, "Devlet için kurşun atan da şereflidir, kurşun yiyen de." buyurmuş. Doğrusu bu cümledeki kastı, tam tamına anlamak veya açıklamak zor. Bana göre kurşun atan, aynı zamanda kurşun yeme ihtimali olandır. Yani bir müsademede, bir tarafta vurma, öbür tarafta vurulma eğitimi almış, aktif ve pasif iki ayrı grup bulunmaz. En doğrusunu Tansu hanım bilecektir.

Demirel'in, "Devlet, devlet politikası olarak adam öldürür, diğeri cinayettir'', Tansu Çiller'in, "Devlet için kurşun atan da şereflidir, kurşun yiyen de.", İsmet Sezgin'in, "Terörle mücadelenin bir an önce bitirilmesi için ... sorumsuz kişilerin ... kullanıldığı bir gerçek(tir)" sözleri, sanki Atillâ Kıyat'ın iddiasını destekliyor.

Görene delil çok ta, görmeyene gözün bile yararı yok! Baksanıza adamlar, bu kadar somut olaya rağmen halâ, "hiç bir şey yokmuş gibi" yaşamaya ve bildiklerini okumaya devam ediyorlar. Vallahi pes doğrusu!

Resim: habervitrini.com

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..