Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '09

 
Kategori
Güncel
 

Devlet protokolünde; Çankaya ile İmralı ve Kandil eşit olsun

Devlet protokolünde; Çankaya ile İmralı ve Kandil eşit olsun
 

Gözlerinizi hemen fal taşı gibi açıyorsunuz ama, olan biten başlıktan farklı mı?

Çok profesyonel bir algılama yönetimi ile aslında bu kadar çıplak olan bir gerçeği normalmiş gibi algılamamız sağlanıyor.

***

Mehmet Ali BİRAND köşesinde yazıyor;

"Öcalan, Ağustos açıklamasına hazırlanıyor."

"Öcalan Ağustos ayında bir açıklama yapıp, Kürt sorunu ve PKK' nın atması gereken adımlar hakkındaki görüşlerini duyuracak. Bu açıklama ile ilgili çalışmalar şimdiden başlatıldı. Öcalan'ın avukatları, bu sorunlarla yakından ilgilenen çevrelerle temas ediyorlar. Öcalan' dan ne bekledikleri, nasıl bir açılım yapılmasını istedikleri soruluyor."

***

Öcalan kim? Devlet başkanı mı?

Bebek katili, binlerce insanın ölümünden sorumlu çete lideri. Marifetlerini daha fazla anlatmaya gerek yok…

***

Hasan Cemal, PKK' nın tepesindeki Murat Karayılan ile görüşmesinin detaylarını yazdı.

''…Karayılan, ‘Öncelik silahların susmasıdır, kimse kimseye saldırmasın. Bu işi kendi aramızda konuşmaya başlayalım önce... Silahla değil, diyalogla işe başlayalım.

Diyalog için gerekirse akil adamlardan oluşan bir mekanizma öneren Karayılan, "Önemli bir eşikteyiz! 1993’te de barış fırsatı vardı, kaçtı. Bu defa da kaçmasın. Artık kan dökülsün istemiyoruz” dedi."

***

Karayılan kim?

Doğudaki katil çetesinin başındaki isim, öldürmeye devam ediyor...

***

DTP, PKK terör örgütünü kınamıyor diye kapatılmasın !…

***

Olur...

***

Bu fırsat kaçırılmamalı…

Fırsat ne?

***

PKK her gün adam öldürmeye devam edecek, mayınlar patlayacak ve olanları "PKK bilgisi dışındaki münferit olaylar olarak kabul edip" onlar ile eşit statüdelermiş gibi masaya oturacağız.

***

Şimdilerde ise; DTP (PKK ile olan ispat edilmiş organik bağlarını geçelim) şiddete başvuran PKK’ yı kınamamasına ve katillerden liderimiz diye söz etmesine rağmen, kapatılırsa sanki antidemokratik bir uygulama yapılacakmış gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor.

***

32.gün programında M.Ali BİRAND’ ın konukları; Onur ÖYMEN ile Burhan KUZU’ydu…

***

Onur ÖYMEN – "Mesela İspanya’da Herri Batasuna Partisi kapatılırken niçin kapatılmış acaba biliyor musunuz? İki sebebi var: birincisi şiddete başvuran terör örgütü ETA’yı kınamamak, ikincisi ETA’nın görüşlerine benzer görüşleri kamuoyuna açıkladığı için. İki tane temel sebebi var, bu sebepler ile İspanya gibi demokratik bir ülkede parti kapatılıyor."

Burhan KUZU - AKP ''AK PARTİ'': '' Peki kapatmak İspanya’da sorunu çözdü mü? ''

ÖYMEN: '' …Bu soruyu sorduğunuz zaman şu soru da insanın aklına geliyor; cinayet işleyen insanları yargılıyoruz, mahkum ediyoruz, bu cinayetleri bitiriyor mu? Madem ki bitirmiyor cinayet işleyenleri de mahkum etmeyelim diyebilir miyiz? Eğer yasalara göre bir partinin belli kurallara uyması gerekiyorsa, uymazsa kapatılacaksa, uymasa da kapatılmasın mı diyorsunuz? Şimdi böyle alakart hukuk uygulanmaz, siz hukukçusunuz bizden iyi bilirsiniz. Bir ülkede kanunlar ya vardır ya (da) yoktur.

Siyasi çözüm demek bizim teröristlerle veya onların temsilcileriyle bir masaya oturarak iki ayrı devlet gibi çözüm aramamız mıdır? Mesela Almanya Beider-Meinhof terör örgütünü siyasi çözümle mi sona erdirdi? Fransa, Action Directe’ le siyasi çözüm mü aradı?"

***

Şu an Türkiye ‘ de öyle güzel bir algılama yönetimi sahneleniyor ki, tüm araçlarıyla en gelişmiş şekilde uyguluyorlar.

Önce, Apo’ nun hapishanesinden örgütünü yönetmesini (demokrasinin bir gereği) normalmiş gibi algılamamız sağlandı.

Sonra katillerin bulunduğu yere; İmralı ve Kandil diyerek oraları da Çankaya gibi dikkate alınması gereken, aynı statüde birer tanınmış merkez gibi algılamamız sağlandı.

DTP’ yi; PKK ile tüm ilişkilerine ve açık desteğine rağmen demokratik bir örgüt gibi kabul etmeliymişiz.

***

Serdar TURGUT (zaman zaman fikirsel gel gitleri olmasına rağmen) bir yazısında, terörü yaşamış demokratik ülkelerdeki uygulamalardan ve çözüm yollarından söz ediyor;

"Tayyip Bey, Apo'nun hapishaneden örgütüne emirler yollayabilmesini demokrasinin gereği olarak açıklamış... Tayyip kriterine göre, Türkiye şu anda dünyanın en demokrat ülkesidir.

İngiltere'de IRA teröristleri hapishanedeyken dış dünya ile bağlantıları tamamen kesilirdi, hatta öyle ki bir televizyon kanalı bir terörist ile mülakat filan yaptığında, o kişinin sesinin televizyonda yayınlanması da yasaklanmıştı ve dublajlı yayınlanırdı.

Almanya'da da Beider Meinhoff grubunun iki lideri hapishanede kendilerini asarak intihar ettirilmişlerdir. Bu dış destekli intihar sonrasında Almanya çok eleştiri almış ama kimse de ortaya çıkıp 'Almanya demokrat değildir' demeye kalkmamıştır.

Keza İngiltere de 'demokrasinin beşiği' olduğunu iddia etmeye devam etmiştir.

Başbakan kriterine göre Türkiye, İngiltere ve Almanya'dan daha demokrat bir ülke durumundadır.

Nasıl ki evlilikte fazla demokrasi evliliği çökertirse, memlekette de haddinden fazla demokrasi sistemimizi çökertmek üzeredir; demokrasiyi iyi anlayıp işi de fazla abartmamak gerekiyor galiba. Şimdi bizim yüreği kan ağlayan liberallerimize bunalım geçirtecek son lafımı söyleyerek yazımı bitireyim: Demokrasinin fazlası zararlıdır."

***

Evet, Kürt sorununu "kart kurt" sığ görüşüne teslim etmeyelim ama demokrat olalım derken de yeryüzündeki en demokrat ülkelerden daha fazla ‘’demokrat’’ olmayalım…

Vee, Balkanları nasıl kaybettiğimizi, kimlerin organizasyonu olduğunu da unutmayalım…

 
Toplam blog
: 34
: 5544
Kayıt tarihi
: 06.05.09
 
 

..