Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '09

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Devlet toprak satar mı?

Devlet toprak satar mı?
 

Alanya portakalını iştahla yerken.1kasım08


Hayrettin Karaca’nın Van Merkür Tv’de geçen ve AA tarafından servislenen “Karaca, sunucunun boğazına yapıştı” haberini defalarca izledim, dinledim.


Diyalog şu; “ <ı>Geldi mi buraya bir milletvekili, bak…(ayağa kalkıyor) <ı>yakasını tutacaksın (oturan sunucunun ceketinin iki yakasından tutup, sarsarak)

<ı>Ben sana bunun için vekalet vermedim. Toprakları satamazsın, diyor musun? Diyeceksin. ( İki eliyle sunucunun omuzlarına vurup yerine oturuyor) <ı>Haaa… Bunu diyeceksiniz...”

Bir dakika 19 saniyeye sığdırılan haberin görüntü ve diyalogu kamuoyunda geniş yankı yarattı. Yüzlerce olumlu / olumsuz yorum aldı. Videosu binlerce kez izlendi.

Hayrettin Karaca’nın “Devlet toprak satar mı?” sorusu, maksadına nail oldu…

Devlet toprak satar mı?

İşte size, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı 23. Dönem 2. Yasama Yılı 117. Birleşim 12/Haziran/2008 Perşembe günü tutanaklarından:

“<ı>Yabancılara taşınmaz satışının tarihi 1868 yılına kadar gitmektedir. 1914'te bu uygulama kaldırılmıştır. Ancak, Lozan Anlaşması'yla mütekabiliyet esası çerçevesinde taşınmaz edinme hakkı yeniden kabul edilmiştir. Bugünkü anlamda yasal düzenleme de 1934 yılında 2644 sayılı Tapu Kanunu'yla yapılmıştır. Ardından değişik tarihlerde yeni yasal düzenlemeler olagelmiştir.”

“Çevre Ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu (Afyonkarahisar) - <ı>Sayın Milletvekili özellikle 80 bin kilometrekareden bahsetti ama şu anda bir hesap yaptık. Biliyorsunuz Türkiye'nin yüz ölçümü takriben 780 bin kilometrekare; bunun yüzde 3'ü imarlı, yüzde 3'ünü çarptığımız zaman 23.400 kilometrekare yapıyor. Bunun da yüzde 10'u ancak, hepsi satılırsa o da yüzde 10'u, o da 2.340 kilometrekare yapıyor ki, bu rakamları düzeltmek maksadıyla söz aldım. Teşekkür ediyorum. Şu ana kadar da satılan zaten 39 kilometrekaredir. “

Devlet toprak satar mı?

Satmış işte!

Şimdi de, bilmeyen ve tanımayanlara satır başları ile kendi ağzından Hayrettin Karaca’yı biraz tanıtalım:

- Ben, bu ülkenin imkânlarını kullanarak buraya kadar geldim. O halde bu ülkeye borçluyum ben. Başkası ne hissederse hissetsin, hiç ilgim yok... Ben borçluyum...

- İnanıyorum ki bu ülkede; olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu vardır.

- 1950 yılından bu güne hükümet olmuş iktidarlar Türkiye’nin doğasına, ormanına,
toprağına hizmet ederek değil, tüketerek iktidarda kalmayı ve olmayı amaçladılar.

Pekala da başardılar. Peki, ben ne yapmışım?
Etki- tepki toplumu olamamışım.Yok hükümet yapsın, yok belediye yapsın...
Kısaca; çalışmamak, okumamak, bilgi sahibi olmamak...

- TEMA Vakfı olarak amacımız; Türkiye’nin erozyon sorununu çözmek değil, siyasi güçleri, ülkenin erozyon davasına hizmet etmeden, çare bulmadan iktidar olamayacaklarına inandıracak kadar bilinçli bir kamuoyu yaratmaktır.

- Dilimizle bağımlıyız, kültürümüzle bağımlıyız… Dil ve kültür giderse ulus gider. Toprak giderse vatan gider. Ülkelerin sahip olacağı tek mirası dil ve kültürdür

- Bir canavarla karşı karşıyayız. Küresel ekonomi, kapitalizm, emperyalizm .. adına ne derseniz deyin. Bize hayat veren doğal sistemi bitirinceye, tahrip edinceye kadar büyümek zorunda. Sürdürülebilir kalkınma… Biz, onu maddi kalkınma olarak aldık, sosyal yönünü unuttuk.

- Bizim ihtiyacımız nedir? Doymaktır, barınmaktır, eğitimdir. Çok zengin olmak kişiyi mutlu etmez. Önemli olan mutlu, huzurlu olmak, geleceğinden endişe etmemek.

Anadolu Kültürü'nde var bu. Onun ürettiği kadar değil, benim ihtiyacım olduğu kadar üreten sistemi benimsemeliyiz.

- Param var ama, tüketmeye hakkım yok! Bunu herkes yapabilir. Bir, çok güçlüdür.
Her şey bir ile başlar. Bir yoksa iki olmaz. Ben sadece örnek olmaya çalışıyorum.

- Ben ekonomiyi büyütmeye, birilerini zengin etmeye ve bana hakim bir sınıf yaratmaya gelmedim. Ben yaşamaya geldim. İhtiyacımız kadar tüketirsek, yaşanabilir dünyayı oluştururuz.

- Yaşamak istiyorsan, evvela bir ahlak sahibi olman lazım. Ahlak sahibi olmadan,

gelecek bir dünyayı yaratmak mümkün değil. Tüketerek değil, paylaşarak yaşayacağımız bir dünyayı oluşturmalıyız.

- Tövbekar olmak çare değil, evvela günah işleme..!

- Toprak erozyonunun ilgili ve yetkili kişilerce Türkiye’nin en önemli davası olarak

bilinmesine rağmen, toplumun büyük kesiminde erozyonun getireceği sorunlar karşısında yeterince bilinç oluşturulamamıştır.

- Kaybedilen varlık, sadece toprak - bitki örtüsü ve su değildir. Türkiye geleceğini kaybetmektedir.

- Toprağımıza sahip çıkalım. Amaç dışı arazi kullanımı, hatalı tarım teknikleri,
kent, sanayi, ulaşım ve benzeri yatırımların yanlış konumlanması süreci
erozyonun hızını arttırdı. Bunlar yetmezmiş gibi özellikle verimli tarım arazileri
açık bir saldırı ve talanla karşı karşıya.

- Toplumsal barış topraktan gelecektir. Toprağın yerine hiç bir şey koyamazsınız. Açlığın, yoksulluğun, gelir dağılımındaki adaletsizliğin, çaresizliğin temelinde toprak var. Aç insanlarla barış kurulabilir mi?

- Devlet, toprak satar mı, hem de yabancılara..? Biz TEMA olarak 1 milyon küsur imza topladık 2/B’ ye karşı. Ama hiç faydası yok hiç hiç...

Suçluyuz, suçlusun, suçluyum, suçlular! Çünkü ben, ülkenin varlığına ortak olmuşum;

sorunlarına değil!

- Havayı kirletirsin, temizleyebilirsin. Sular kirlenir, zordur ama temizlenir.

Fakat, giden toprak geri gelmez. Bir gram toprakta 600 milyon bakteri, 400 bin mikro organizma var. Toprak gidiyor. Geri gelmemek üzere akıp gidiyor... 1cm toprağın oluşması için, coğrafi - iklim koşullarına bağlı olmak üzere 300 yıla ihtiyaç var.

Türkiye’nin en verimli tarım alanlarına sanayi kurmaya devam ediliyor.

Bu bir ihanettir.

- Günümüz ekonomisinden çıkar sağlayanlar, anlamlı tüm değişiklikleri bastırmaya çalışacaklardır. Taa ki, ekosistem kaygısı duyan yeterince vatandaş

sesini yükseltip, liderini dünyanın dengesini kurtarmaya zorlayıncaya kadar.

- Bugün insanların yarısının karnı aç, yarısının da gözü aç. Hangisini önce doyuracaksınız? Karnı aç olanı doyurabilirsiniz ama, gözü aç olan doymuyor.
Bu canavardan çıkar sağlayanlar, vicdan ve sağduyu sahibi insanların çabasına kulak vermemekte ısrar ediyor.

- Başa geçirdiğimiz o insanlara meramımızı anlatıncaya kadar mücadele etmeyi sürdüreceğiz... Bunun başka yolu yok..!

- Bir ülkeyi istila etmek istiyorsan, o ülkenin kitlesel iletişim araçlarını ele geçirmelisin.

Türkçe yazılı levha kalmadı… Sen de gidip oradan alış-veriş yapıyorsun. Ben yapmıyorum ama!

- Okumak ibadettir. Okumamak, Cumhuriyet’e ihanettir..!

- Bugüne kadar sayısız ödül aldım. Bunlardan ikisi benim için çok değerli.

İlki, ikibinbeşyüz metre rakımda bir kız çocuğu beni arkadaşlarına gösterip,

“<ı>Koşun, koşun Erozyon Dede gelmiş” demesi. Diğeri de; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmamdır.

- Ben yaşadığım sürece, TEMA’ nın iyi yerlerde olmasını istiyorum. “TEMA’yı ben kurdum, buraya kadar ben getirdim, bırakmam…” gibi bir iddiam yok. Şimdi, “Halka inin, bir halk hareketi olun, gücünüzü bilin ve<ı> lider aramayın,<ı> lider<ı> sizsiniz<ı> ” diyoruz.

- Bir tepki toplumu istiyorum. Kim olursan ol. Başın açık olsun, kapalı olsun, iktidarda ol, muhalefette ol, çiftçi ol, köylü ol, şehirli ol, zengin ol, fakir ol, bilim adamı ol, öğrenci ol. Kim olursan ol. Ülkenin sorunlarına sahip çık ve tepki göster.

Benim kurmak istediğim kurtuluş hareketi; kıran döken değil, bilinçli bir halk hareketidir.

- Konuşmalarımda ülkemin toprak erozyonu nedeniyle maruz kaldığı tehlikeyi yaşayarak öğrendiğimi söylüyorum. Karşılaştığımız ilgi, heyecan ve katılım hırsı karşısında şaşkına dönüyoruz. TEMA Hareketine gösterilen bu ilgi neden? Ne vaad ediyoruz, ne veriyoruz?.. Biz sadece Erozyonla Mücadele Hareketine davet ediyoruz...

- Siyasi otoriterlere sesleniyorum; Anayasa’nın 44. maddesi: “<ı>Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek…” Bu tavsiye kararı değildir. Amir hükümdür. Bunu sağlamak zorundasınız, yapmadığınız takdirde kamu vicdanında yargılanıyorsunuz ve suçlanıyorsunuz.

- Ben boşta gezmiyorum. Siyasetçilere sataşmakla, kabahatli bulmakla bir yere gidemeyiz. Erozyonla mücadelenin peşini bırakmayın..!

- Tüketim çılgınlığına karşı çıkmak amacıyla, kırmızı süveterimle insanlara örnek olmaya çalışıyorum. Ömrüm yettikçe bu kutsal görevi sürdürmeye devam edeceğim. Bir kişi bile anlasa kar sayarım.

- Dünya’ya yüzyıllar boyu şekil vermiş olan Türk Toplumu; önce kendinden ve yurdundan başlayarak, dünyaya barışı yayacak ve örnek olabilecek güç, kabiliyet ve potansiyele sahip olduğuna artık inanmalıdır.

Vatan ve Millet sevgisini; bıkmadan, usanmadan, yılmadan, korkmadan, akıl ve yüreğiyle gelecek nesiller için vazgeçilmez bir öğretiye dönüştüren Sayın Hayrettin Karaca’yı bu toprakların insanı asla unutmayacak,
her zaman şükranla anacaktır.

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..