Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '13

 
Kategori
Tarih
 

Devlet ve Türkler

Klasik bir söz vardır, Türkler devlet kurmak ve idare etmekte başarılıdır, tarihte bir çok devlet kurmuştur, bu devletler şu kadar sene devam etmiştir... Tamam bu çok güzel bir şey, ama kimse açıp bu devletlerin yönetim sistemleri neydi, nasıl işlerdi diye bakmaz. Yine klasik, işte hükümdar var, cengaver bir millet, fetihler yapılıyor, en son dışarının oyunlarıyla yıkılıyor... Bu kadar basit bir şey değil. Bizim için asıl önemli olan devletlerin ulaştığı sınırlar değil, bu sınırları içinde yönetimin nasıl olduğudur. Şunu açıkça söyleyebilirim, tarihimizden örnek almamız gereken noktaların en önemlisi budur. Hele bir de yönetimin halkla birlikte değil, halka rağmen olduğu bu günlerde.

Önce toprakla başlamak istiyorum, çünkü bir devletten söz edebilmek için ilk şart, nüfusunuz az olabilir, ama toprağınız yoksa zaten söyleyecek söz yok. Bize en yakın örnek bu konuda Osmanlıdır. Kendisinden önceki Selçuklulara ve en başına gidersek Uygurlara kadar dayanan bir toprak yönetim sistemi var. Her yeni devlet sistemi daha da ileriye götürmüş ve bunun faydalı olduğunuda artarak devam eden ömürlerinden anlayabiliriz basitçe. 

Burada önemli olan şey toprak o günün şartlarında en önemli ekonomik araç, tarım ve hayvancılık çok önemli, ticari mallar topraktan elde ediliyor. Ayrıca askeri sistemle de birleştirilmiş, illa ki duymuşsunuzdur tımar olgusunu. Günümüzde karşılığını bulması tabi ki imkansız, çünkü artık para bir ürünün karşılığı olmaktan çıktı, artık parayla para kazanabiliyorsunuz, borsa gibi bir mecradan örneğin. Ya da askerlik sistemi değişti. Her şeyden önemlisi artık 300-500 sene önceki savaş durumları, fetihler vs. artık yok. Fakat olayın temelini görmek gerekir. Toprak bir devlet için en önemli değerdir. Bugün uygulanan toprak politikamız bu sebeple çok hatalıdır. Hem üretime katkı açısından hemde egemenlik açısından sorun teşkil edecek şekilde gelişmeler yaşanıyor.

Toprak yönetiminizin yanlış olması her türlü sanayinizi dolaylı ya da dolaysız şekilde olumsuz olarak etkilemektedir. Ama bundan ötesi o topraklar üzerinde yaşayan milleti olumsuz olarak etkilemektedir. Burada söylem sadece çiftçi yada köylü değil, bir milletin parmağının ucunda bir ağrı oluşsa bunu bütün vücudu öyle ya da böyle duyacaktır. Bütün milletin meselesidir. 

İşte tam bu noktada yek vücut halindeki milletin yaralarına tepkisiz kaldığı günleri yaşıyoruz. Bu sanki bölgesel anestezi gibi bir şey. Uyuşturulmuş kitleler ötekileri duymuyorlar adeta. Adeta kangren gibi yayılmakta, biz bir millet olarak bu kangreni ksip atamayacağımıza göre, bu kitlelerin bir şekilde uyandırılmasını sağlamalıyız.

Devlet dediğimiz olgu bürokratik sinir ağlarından oluşan ütopik bir durum. Bu karmaşık sistem düzgün yönetilmediği takdirde halk ezilenleri oynar. Biz bugünlerde görüyoruz ki bu vücut iyi yönetilmiyor. O halde artık beyni değiştirmenin vakti gelmiştir. 

 

 
Toplam blog
: 21
: 608
Kayıt tarihi
: 31.07.13
 
 

Yıldız Teknik Üniversitesi - Endüstri Mühendisliği bölümü son sınıf öğrencisiyim.. Toplumbili..