Devletler insan olsaydı......

Hep böyle oluyor. Gece uykudayken birden aklıma bir konu geliyor ve uykum kaçıyor. O konu ise ertesi gün benim için bir blog haline geliyor. Bu gece de aklıma birden "Eğer Devletler insan olsaydı, hangisi erkek, hangisi dişi olur? Bunların dünyadaki konumları nasıl olurdu? diye sorular aklımı kurcalayınca sabahın erken saatinde bu konuyu yazmaya başladım.

 

Dünyada akla gelen ilk devlet mi diyeyim yoksa ülke mi? Neyse ikisi de aynı şey nasıl olsa,  ilk akla gelen ABD oluyor. ABD, eğer bir insan olsaydı herhalde etrafında silahlı muhafızları olan zengin bir mafya babası olurdu. Tabii bu mafya babasının yasal bir eşi de olmalıydı. Zengin bir eş. Üstelik sessiz, kocasının işine karışmayan, itaatkar bir eş. Herhalde böyle bir eş Suudi Arabistan olurdu. Bunların da yasal bir çocukları olmalıydı. Bir kız çocuğu, adı Kuveyt. Tabii, baba zengin, ana zengin, kız da dünyanın en zengin kızı oluyor bu durumda.

 

Bir gün bu kıza Irak adındaki bir komşu çocuğu tecavüz ediyor. Annesi perişan bir durumda, babasının bu işe bir el koymasını istiyor. Tabii, babası boş durur mu? Hemen en yakın yandaşı İngiltere ile birlikte bu komşu çocuğunu doğduğuna pişman ediyor. Sadece pişman mı ediyor? Erkek olduğuna bakmadan önce tecavüz ediyor. Daha sonra cinsiyet değiştirme operasyonuna tabi tutarak, önce kadın yapıp, sonra da metresi oluyor bu Irak adlı kişi ABD'nin.

 

İlerleyen yıllarda terörist bir kız ABD'nin ikiz kulelerini yıkmaz mı? Vay sen misin benim kulelerimi yıkan? Hemen bu ABD harekete geçip, bu Afganistan adlı kıza, önce tecavüz ediyor, sonra onu da metresi yapıyor.

 

Bu ABD nin bir de gayrimeşru çocuğu var. Adı İsrail. Genelde babası belli olmayanlara bir ad takılır, ama bu İsrail'in babası belli de anası belli değil. İsterseniz o adı bu anası belli olmayan kişi için de kullanabilirsiniz. Bu İsrail babasına güvenerek, mahallenin kabadayısı oluyor ve kendinden büyük abilerine bile kafa tutabiliyor. Buna gıcık olan bir kişi var. Adı İran. "Ben" diyor, "Seni de babanı da takmam." diyor ama, babası da aba altından sopa göstermeye devam ediyor. Aynı şekilde bu İsrail de her zamanki gibi babasına güvenerek, İran adlı çocuğu tehdit etmeye devam ediyor.

 

Bazı aileler vardır. Ailenin en büyüğü olan büyükbabaları öldüğünde o aile dağılır. İşte bu ailelerden büyük babaları ölen iki aile. Büyük babalarının adları, biri  Sovyetler Birliği, diğeri ise Yugoslavya idi.

Sovyetler ölünce Rusya  eşi Ukrayna'dan boşandı. Çocukları olan Letonya, Litvanya ve Estonya, artık büyüdüklerinden kendi ayakları üzerinde durabiliyorlardı. Büyükbabaları aynı olmasına rağmen, ana ve babaları ayrı olan Azerbeycan ve Ermenistan'ın ise araları hiçbir zaman iyi olmadı. Bununla birlikte Rusya dünyanın ikinci mafyası olarak sahnelerde yerini almaktadır. 

 

Yugoslavya öldüğünde ise anaları Sırbistan çocukları arasında büyük ayırım yaptı. Uzun süre Karadağ'ı bırakmak istemeyen Sırbisten en büyük eziyeti Bosna Hersek adlı çocuğuna yaptı. Ama en sonunda bütün çocuklar analarını tek başına bırakarak kendi geleceklerini çizdiler.

 

Dünyanın en uzun evliliğini sürdüren Çekoslavakya evli kaldıkları 75 yılın sonunda 1993 yılında Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ayrıldılar. Ama çiftlerin bu ayrılıkları kavgasız ve dövüşsüz olarak tek celsede sona erdi. Bir kadın olarak buna en çok üzülen Slovakya oldu.

 

İngiltere, Fransa, Almanya erkek olmalarına rağmen her zaman ABD nin yalakası olmaya devam ettiler. 

 

Yıllar önce ise başka kıtalardan köle olarak aldıkları kişilerle daha sonra evlenen ülkeler, İspanya ve Portekiz oldu. Ama yıllar sonra Portekiz, Brezilyayı azat ederek boşadı. Aynı şekilde İspanya'da Arjantin'i azat etti ve boşandılar. Ancak şu anda gerek İspanya, gerek Portekiz'in işleri çok kötü gitmekte her an iflas etmeleri beklenmektedir.

 

İsviçre tarih boyunca tarafsız olduğu için o bir tüp bebektir. 

 

İtalya ise gözüme her zaman bir kız olarak görülmüştür. Ama bakire bir kız olmasına rağmen Vatikan adlı bir erkek çocuğu vardır. Bu yüzden kendisini Hz. İsa'nın annesi Meryem'e benzetenler olmuştur. Belki de bu yüzden Vatikan'ı tüp bebek olan İsviçre korumaktadır. 

 

Doğu Asya'da ise Habil ve Kabil gibi iki düşman kardeş vardır. Bunlardan Kuzey Kore'yi Kabil'e, Güney Korey'yi Habil'e benzetebiliriz. 

 

Doğu'nun yükselen değeri Çin, ise ikinci Dünya savaşından sonra yoksulluk çeken ve kısa zamanda kendisini toparlayan Japonya ile iyi komşuluk ilişkilerini sürdürmektedir.

 

Yakın komşularımızdan Yunanistan ise şu sıralarda üçüncü sınıf pavyonlarda dansözlük yaparak geçimini sağlamaktadır. 

 

Türkiye'ye gelince, ülkemiz için ben şimdilik bir yorumda bulunmayacağım. Arzu ederseniz sizler  Türkiye'yi  yorumlarınızla istediğiniz bir konuma koyabilirsiniz.