Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '20

 
Kategori
Siyaset
 

DEVLETLERİN SINIFLARI

Çeşitli etnik grupların yaşadığı bir devlet düzeninde, demokrasi gruplara çok önemli kazanımlar sağlayabilir. Grup üyeleri haklarından fazlasını arzu etmedikleri takdirde bu mümkündür. Grup üyeleri haklarından daha fazlasını talep ederlerse ne olur? Bu durumda içeride kaynak yoksa dışarıdan kazanımlar sağlaması esastır. Dışarıdan kazanımlar sağlandığı takdirde sofraları dolu olan insanlar diğer düzenlerin insanlarıyla kendilerini kıyaslamaya başlarlar. Kıyasın sonunda üyeler diğer diğer düzene göre avantajlı olduklarını düşünürlerse sorun olmaz. Olsa bile büyümez.

Devlet düzenleri günümüz dünyasında, a) kendi kaynaklarını kendileri kullananlar, b) kendi kaynaklarına ilave olarak başkalarının kaynaklarını kullananlar c) kendi kaynaklarını kendi için, mevcut sistemin yürümesi için kan parası, koltuk kirası ödeyenler yani sömürge devletler olmak üzere üç çeşit devlet vardır.

ASınıfı devletler pek nadir olsa da kısmen Avrupa’da bulunan ve göreceli olarak nüfusları son derece az olan devletlerdir.

BSınıfı devletler ise sömürgeci devletlerdir. Bunların kim olduğunu uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Birleşmiş Milletlerin beş daimi üyesi de denilebilir.

C sınıfı devletler ise hem sanayi devrimini yakalayamamış hem de kendi başına ayakta duramayacak durumda olan devletlerdir. Genellikle B sınıfı devletlerin her işlerine karıştıkları, onlara her dediklerini yaptırdıkları devletler olup, bu devletlerin sınırları dahi özellikle istedikleri zaman karışıklık çıkarmak üzere özenle B sınıfı devletler tarafından planlanmıştır. Bu devletlere birkaç örnek vermek gerekirse Avrupa’da örnekler çokça fazladır. Yunanistan, Bulgaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Macaristan, Romanya, Slovakya gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Afrika’yı ve diğer kıtalardaki açık sömürgelerden bahsetmeye bile gerek yok. Topraklarında ne var ne yoksa sahipleri başka ülkenin şirketleri olmakla beraber ülkelerinde açlıktan ölmek üzere olan insanların yaşadığı kara kıta göz önüne alınırsa açıkça görülecektir ki dünyada adalet falan sözde mevcut ancak gerecekte adaletin henüz uğramadığı kıtalar devletler var.

Afrika bu işin örneği, gerçekte başka ülkeler de aslında farklı değil. Altınları varsa kendilerinin teknolojileri yok, teknolojileri olsa pazarda alıcı yok, petrolleri var, petrolü çıkaracak işleyecek teknolojiye sahip değiller falan, filan. Sözün özü böyle ülkelerde yönetim şekli ne olursa olsun, son sözü söyleyenler daima uluslararası şirketler olup, söz konusu B grubu ülkelerin şirketleridir. Burada itirazlar olabilir, özellikle İtalya, Almanya, Avusturya, Japonya hatta Kore uluslararası şirketlere sahip olmaları nedeniyle B grubu devletlerin arasına dâhil edilebilir. İstisnalar elbette vardır. İsrail bir istisnadır. İsviçre de öyledir gerçi.

İçeride kaynakları dışarıdakilerle paylaşmak zorunda kalarak yaşamaya çalışan devletlerde yönetim genellikle diktatörlükler veya kontrollü demokrasi ile yönetilir. Diktatör her şeydir. Koruma sağlayan gücün emrindedir. Koruma sağlayana önemli ölçüde kaynaklarını aktarmak suretiyle baştaki haneden varlığını devam ettirirken muhaliflerini ezer, yok eder. Kontrollü demokrasi ise biraz da teknik bir konudur. Aslında köşe başındaki çeşme başları emir komuta zincirinin tepesi koruma sağlayanlarca tutulmuştur. Bunlar tepki çekmemesi için kutsallarla bezenmiş, kendilerini olduklarından oldukça farklı göstermeyi bilirler. Bu kılıflar en güzel ve en yumuşak, en tatlı sıfatlarla adlandırılırlar ki bunlar kedi postundaki aslan, pamuk rolünde kirpi, zıttının zıttına mükemmelce gizlenen kimseler; yazar şair, din adamı, kısacası her rolde bulmak mümkündür. Esasında bu çok da zor bir şey değildir.

Demokrasi bu noktada devreye girer, daha önce plan dâhilinde oluşturulan sınırlar içinde her grup bir sorumlu tarafından idare edilmektedir. Öyle şey olur mu denebilir, bu esasında çok da zor bir şey değildir.  Demokrasi devrededir ama bir türlü olgunlaşmaz. Demokrasiden başka bir şey, daha doğrusu herkesin işine geldiği şey anlaşılır. Burada birbirine sıkı sıkıya bağlı gruplar, her zaman diğerlerine göre daha etkin olduklarından kazanımlar fazladır ancak bu adaleti sağlamadığı için terörü ve yoksulluğu tırmandırır mahiyettedir. Özellikle Avrupa’da adı zikredilen devletler bu gruba dâhil edilebilir. Demokrasi idealdir. Evde ailede başlar, hoşgörüyle taçlanır, empatiyle nefes alır, yaşar. İdeal toplumun yönetim şeklidir. Eğer kötü niyetli grup veya gruplar arasında bir sahip olma yarışına girilen ve yırtıcılar arasında kalmış bir son derece zararsız ve evcimen bir canlıyı (bu bir inek, bir koyun, bir koç olabilir) andırır.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..