Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '22

 
Kategori
Güncel
 

Devrim Arabaları

 

nedendir bilinmez, aklıma ziya özer isimli tıp doktorunu getiren film, devrim arabaları. hafızası kuvvetli olmayan bir toplumun hafızası zayıf fertlerinden biri olarak, hayal meyal ve google’ın yardımlarıyla, bu adamın televizyon ekranlarında ‘kansere çare buldum’u büyük bir şevkle anlatışına şahit olduğumu hatırlıyorum, 80’li yılların sonlarında. namı ülkeyi aşmış(!) hekimlerin aleyhte propagandası, medyanın sonsuz gayretleri ve bizlerin umursamazlığı ile ‘şarlatan’ ilan edilmişti en nihayetinde. adamın derdini can kulağı ile dinleme zahmetine katlanmadık. yekten burun kıvırdık, zamanla dalganın hasını geçtik ve onu, kendisini dinlemeye hevesli ‘batı’nın kollarına bıraktık. belki kanser tedavisinde çığır açan biri olmadı  ama, tıp literatüründe saygın bir isim oldu, arkasından teneke bağladığımız.

 

sonra aklıma ‘istanbul kanatlarımın altında filmi’ geldi. hazerfan’ın yaptığını tarih sayfalarından okumuşluğumuz vardı da, güzel kurgulanmış bir hikaye ile sinema filmi olarak karşımıza çıktığında durup düşündük. uçma fikrini ilk aklına düşüren ve 17 yy.da bu fikri eyleme dönüştürendi hazerfan. çokları deli olarak nitelendirdi hazerfan’ı. korkulacak derece bilgili olduğunu ve bu diyarlardan uzaklaştırılması gerektiğini düşünenler de oldu. kimse çıkıp da, uçma fikrini geliştirmesi yönünde çalışmalar yapmasını istemedi hazerfan’dan.

 

hadi diyelim ki, ‘icat çıkaranlar’ için aklımız ermiyor ve onları alaşağı ediveriyoruz. sıradan olanı normalleştirebiliyor muyuz? ‘bizden bir [...] olmaz’ nasıl işlemişse genlerimize artık, ortalama ‘iyi’ bile, ‘çok kötü’ olarak algılanabiliyor, zihinlerimizde. hangi kıyasla yapıyoruz peki bunu? ‘batı’nın bizden fersah fersah önde olduğunun önkabulü ile. balıkla beslenmiş zihni açık, aydın ve batıda yaşayanı da; peynir ekmekten başka yiyecek bulamamış ‘allahın köylüsü/kürdü’ ve  doğuda yaşayanı da aynı önkabülle kuşatılmış. bu yüzden ‘kıçı kırık’ insanlar topluluğu olan bu coğrafyaya, frank rijkaard’ın  gelmesini bile anlamlandıramıyoruz. bu adamın turkcell süper ligi ‘mücadeleci ve kaliteli’ bulmasını koyacak yer bulamıyoruz.   yapılan/yapılmak istenen her  iyi ya da kötü şeyin altında ‘amerika’ parmağı arıyoruz. bulamazsak, uyduruyoruz. 

 

sonra çıkıp, bu olan bitende zerre payımız yokmuş gibi ahkamlar kesiyoruz. kimi anlı şanlı gazetelerinin köşelerinde yapıyor bunu, kimi kürsüde halka seslenirken,  kimi de sözlük(ler) de. bugün biri ‘icat çıkarsa’, başına ilk üşüşenler de, bu ‘yer kapanlar’ olacaktır.

 

açılım maçılım deniyor ya bu aralar… bizim ‘türk’ dediğimiz ‘ben’i bir bok sanan amma ve lakin ‘bizden bir [...] olmaz’ diyen insanların oluşturduğu bir topluluk. bu anlamda gayet kapsayıcı da. valla! canına yandığımın memleketinde asıl ve tek prangamız, kendimiz. bu topraklarda cezasız kalan başarılar da olacaktır, umarım. allah’tan ümit kesilmez ya da umut fakirin ekmeğidir. 

1/10/2009

        

 
Toplam blog
: 25
: 201
Kayıt tarihi
: 28.01.13
 
 

'olan biten her şey başka türlü olması mümkün olmadığı için öyle olmuştur'.. ..