Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Devrim Şehidi Kubilay törenlerle anıldı

Devrim Şehidi Kubilay törenlerle anıldı
 

"Devrim Şehitleri Anıtı"


Menemen Olayı diye bilinen bu irtica olayı, 23 Aralık 1930 günü meydana gelmiş olup, Cumhuriyet tarihinin ikinci önemli gerici ayaklanmasıdır.

Bilindiği gibi, genç Cumhuriyet’in tanık olduğu birinci irtica olayı 1925’ de yaşanan “Şeyh Sait İsyanı” olup, bu isyan planlı ve sistemli olarak yapılan ilk irtica ayaklanmasıdır…

Mustafa Fehmi Kubilay (baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep) Girit’li bir ailenin çocuğu olarak 1906 yılında dünyaya gelmiş ve Öğretmenlik eğitimini tamamladıktan sonra da 1929 yılında Menemen'de Asteğmen olarak, askerlik görevini yapmaya başlamıştır.

Bu olayın, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ve henüz devletin kurum ve kurallarıyla bütünleşmeye çalıştığı, toplumda ki okuma-yazma bilen sayısının artırılması için yoğun biçimde eğitim seferberliği yapıldığı, savaştan çıkan ülkenin yaralarının sarıldığı, devletin sanayileşme alanında atılımlar yapmaya çabaladığı bir dönemde ortaya çıkması, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur…

Şimdi kısaca, bu üzücü olayın nasıl meydana geldiğine bakalım:
Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim tarafından yönlendirilen, Manisa tarafından gelen çember sakallı, sarıklı ve cüppeli dördü silahlı 6 meczup, 23 Aralık 1930'da sabah namazından sonra, camiden aldıkları Yeşil Sancağı yola dikerek, silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalışırlar.

Elebaşılar arasında, Giritli Derviş Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan vardı.

Derviş Mehmet, camide namaz kılanlara kendini "Mehdi" olarak tanıtarak, dinin tehlikede olduğunu ve dini korumaya geldiklerini söyler. Ayrıca, “Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini” söyleyerek, camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya takarlar ve Menemen şehir meydanında kazdıkları bir çukura dikerler. Bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye, zikretmeye ve "Şapka giyen kafirdir! Yakında yine şeriata dönülecektir. Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancak-ı Şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim" diyerek bir isyan hareketi başlatırlar. Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri geçirirler ve bu arada kasabaya halife ordusunun geleceği iddiası halkı korkutur, şaşkınlaştırır. Henüz cehaletten kurtulamamış halk, bu Cumhuriyet düşmanlarının peşine takılır ama, çoğu ne olduğunu anlamaz…

Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulmasıyla, Alay Komutanı, Asteğmen Kubilay'ı olay yerine gönderir.

Kubilay bu hareketi bastırmak için bir manga askerle olay yerine gelir. Askerlerin yanından ayrılarak tek başına onların arasına girip teslim olmalarını ister.. Onlardan biri ateş ederek Kubilay’ı yaralar, karşıdan bunu gören askerler ateş açarlar ama tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardır. Bunun üzerine, eylemin elebaşıları olan hainler, "Bize kurşun işlemiyor” diyerek, halkı kandırmaya çalışırlar.

Kubilay yaralı halde cami avlusuna sığındıysa da, Derviş Mehmet ve arkadaşları arkasından gelirler, Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkarır ve yaralı Asteğmen Kubilay'ın başını keser.

Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalışırlar ancak başaramazlar, birisi ip getirir ve Kubilay'ın başı yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlanır. Olay yerine yetişen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaralar. Ancak açılan ateş sonucu o ve arkadaşı Bekçi Şevki şehit olurlar…

Bu aşamada askeri birlik yetişir. Askerin "Teslim olun!" çağrısına ateşle karşılık veren gözü dönmüş grupla, askeri birlik çatışmaya girer; bu çatışma sırasında Kubilay’ı şehit eden ve “kurşun işlemediğini” söyleyen sözde mehdi Derviş Mehmet, Sütçü Mehmet ve Şamdan Mehmet öldürülür…

Mustafa Kemal Atatürk’ü çok derinden üzen ve tarihe kara bir sayfa olarak geçen Menemen olayı ile ilgili yapılan yargılama sonucunda; “Divan Harp Mahkemesi” tarafından 29 Ocak 1931 tarihinde verilen kararla; 28 sanığın idamına, 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine karar verilmiş olup, idama mahkum olan 28 sanık 3 Şubat 1931 gecesi Menemen’de idam edilmişlerdir…

Olayların tertipleyicileri ise Nakşibendi tarikatı lider Erbilli Şeyh Esat, işgal dönemin Manisa Valisi Giritli Hüsnüyadis (1922’de Yunanistan’a yerleşti ve Hristiyan oldu) ve onun kardeş çocuğu Giritli Derviş Mehmet, Menemen Belediye Başkanı Şeyh Sükuti olup, bu kişiler Manisa’dan Menemen’e işbirlikçileriyle daha iyi örgütlenmek için toplandıkları anlaşılmıştır.

Aslında Şeyh Esad Efendi’de idama mahkum olmuş ama, yaşının ilerlemiş olmasından dolayı, 24 yıla hapis cezası ile cezalandırılmıştır. Tutuklu bulunduğu sırada hastalığından dolayı ölmüştür. Şeyh Esat ve tarikatının amacı Cumhuriyet kayıtlarına, “Hükümeti yıkmak, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olarak saltanat ve şeriatı getirmek, tekke ve zaviyeleri açmak, şapkayı yasaklayıp yeniden fesin kullanılmasını” sağlamak olarak geçmiştir…

Ayrıca, eski Menemen Belediye Başkanı olan Şeyh Sükuti’nin “İngiliz Muhipleri Cemiyeti” üyesi olduğu da tespit edilmiştir.

Menemen olayının hazırlayıcılarından olan Nakşibendi tarikatı lideri Şeyh Esat’ın yurt dışı bağlantısı ile ilgili olarak Askeri Mahkeme Başkanı General Mustafa MUĞLALI, verdiği beyanatta (Cumhuriyet Gazetesi; 01 Şubat 1931 Tarihli nüshası), “Şeyh Esat, hilafet komitesiyle alakasına dair bir itirafname hazırlıyordu. Bu münasebetle İngiliz casusu Lawrence ile münasebette bulunduğunu da doğrulamaktaydı. Fakat, hastalığı bunu yazıp bitirmesine mani” olduğunu belirmiştir.

Olayın hemen ardından Menemen'de devrim şehidi iki bekçi ve Kubilay adına anıt dikildi ve Anıtın üzerinde şöyle yazıldı:

"İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."

Tarihimizde yer alan ayaklanmaların arkasında, gerek Kürt ayaklanması gerekse de gerici ayaklanması olsun, dış güçlerin parmağı olduğu çeşitli şekillerde ortaya çıkmıştır. Ancak, en çok zarar verenlerin başında da, İngilizler gelmektedir…

Şeyh Sait isyanının arkasında İngiliz’ler olduğu çok açık şekilde anlaşılmıştır ama, bu ayaklanma sırasında verilen can kayıplarının dışında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütçesinin ilk iki yıl açık vermesine, Musul ve Kerkük bölgeleri ile petrollerinin elden çıkmasına ve bu bölgelerin İngilizlerin hakimiyetine girmesine neden olmuştur…

Ülkemizin şu anda içinde bulunduğu koşullar, ne yazık ki Cumhuriyet'in ilk yıllarından çok daha hassas olup, devletin kurum ve kurallarıyla rejimi sağlıklı yaşatabilmesi için çok daha fazla çabaya ihtiyaç vardır...İç ve dış güçlerin yıllarca sinsice planlayarak, sistematik olarak uygulamaya koydukları ülkeyi bölme amaçlı tezgahları adım adım uygulamaya konulmaktadır. İrticai çalışmaların bütün hızıyla sürdürüldüğü günümüzde, ayrıca günbegün yoğunlaştırılmış bir kampanya ile halkın Türk-Kürt diye ayrıştırılmasına çalışılmakta, rejimin hassasiyetleri ile oynanmaktadır..

.Bu nedenle de, ülkesini seven herkesin sağduyulu bir biçimde Cumhuriyet'ine sahip çıkarak, her zamankinden çok daha uyanık olması gerekmektedir...

Unutulmamalıdır ki; o zamanlar iç ve dış işbirlikçi düşmanların karşısında, başta Mustafa Kemal Atatürk ve onun ilke ve inkilaplarına yürekten bağlı bir halk vardı; genç Cumhuriyet'i zaafa düşürmek hiçte kolay değildi...Ama günümüzde öyle mi? Halkı kamplara bölmek için öyle bir uğraş var ki; bugünkü kamplaşmanın ileride daha da artmasından endişe etmemek mümkün mü?!.


Kubilay’ın ve iki bekçimizin şehit edilişinin 79. yıl dönümü yurtta düzenlenen çeşitli törenlerle anılmaktadır.

Şehit Asteğmen Kubilay ve diğer şehitlerimizi şükran ve rahmetle anıyoruz, ruhları şad olsun.

Kaynaklar :


http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=262102

http://tr.wikipedia.org/wiki/Menemen_Olay%C4%B1

http://www.menemen.net/kubilay.html

 
Toplam blog
: 52
: 1892
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Okumayı seviyorum ve okumanın, insanın içindeki havuza taze suların katılmasını sağladığına inanı..