Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Devrimci! Doğu ve Devrimci! Oğlu

Devrimci! Doğu ve Devrimci! Oğlu
 

Devrimcilik ne yana düşer baba? Bilir misin? Anlat anlat, ben de öğrenmek istiyorum devrimciliğin ne yana düştüğünü.

Avrupa’nın ortasında “Soykırım yoktur” diye bağırmak mıdır devrimcilik? Devrimci Doğu öyle yapmış ya… Oğlu Mehmet’de boş durmamış bu arada… Rus arşivlerine dalmış, toplamış evrakı, kâğıdı, küreği… Ver elini İsviçre!

“Soykırım yoktur” serzenişimize nefes aldırmış Devrimci Doğu ile oğlu Mehmet!

Devrimcilik… Gel de gülme hocam.

Bir gün genelkurmaya borazancı olursun, milliyetçiliği elden bırakmadan öbür gün dağa gider, Öcalan’la muhabbet eder “Bana da bir liderlik bahşet” talebinde bulunursun… Dönersin İstanbul’a, Ülkücü camia ile el ele, gönül günüle mitingler yaparsın… İstihbarat oyunlarının içerisine cepheden, boğazına kadar dalarsın…

Maksat antiemperyalist olmak ya…

Sonra mı?

Hiçbir sol, sosyalist hareketin yanına yüz kilometreden fazla yanaşamazsın… Hiçbir sol, sosyalist hareket yüzüne dönüp de göz ucuyla bile bakmaz… Zamanın da onca devrimciyi muhbirlemekten devletin şevkatli kollarında, en müstesna bir yerlerde kendine yer edinirsin…  Amma ve lakin birileri bunları devrimci beller… Gel de gülme birader, gel de gülme…

Devrimcilik Avrupa’nın ortasında “Ermeni Soykırımı yoktur” diye bağırmakla olsaydı, Fransa’da Ermeni Anıtına bomba atan Abdullah Çatlı’yla arkadaşları da devrimci olurdu, değil mi ama?

Rus arşivlerine, İngiliz arşivlerine ne hacet… Buyurun Osmanlı arşivlerine…

Başbakan, “Hadi ne duruyorsunuz tarihçiler, araştırmacılar, bilim adamları” demedi mi? Dedi… O halde…

Dalarsın arşivlerin içerisine, bulursun 1915 yılı arşiv kayıtlarını… İttihat ve Terakki’nin 1915 yılında yayınladığı genelgelere bakarsın, nihayete erdirirsin mevzuyu.

Bunları bir kalem geçelim, basit bir akıl yürütelim.

Kim dedi bu akılsız ittihatçi komitacılara da gidin cihan savaşına burnunuzu sokun diye?

Kim dedi, bu Enver delisine de, Kafkasya’ya hareket başlat diye? On binlerce askerini Sarıkamış’ta kara göm diye? Yemen çöllerinde binlerce askerini göz göre göre ölüme göndereceksin, Altmış bin askerin öleceğini bile bile iki defa kanal seferi düzenleyeceksin… Alaman cephelerine yüz otuz bin asker göndereceksin, bir teki bile geri dönmeyecek…

Kendi askerine, insanına göz göre göre kıyan bir zihniyetin Ermenilere neler yapabileceğini varın siz tasavvur edin.

İttihatçi çetenin ağa babaları Enver, Talat, Cemal, Bahaeddin Şakir, Doktor Nazım yiyecek haltı… Yedikleri halt bir yana, kimseye çaktırmadan bir gece ansızın yurtlarından kaçacaklar…

E, ondan sonra…

Kusura bakmayın birader, üç kıtaya yayılmış koca Osmanlı’yı batırmış bu adamların nesine kefil oluyorsunuz?

Ülkelerini batırmış, sonra da gizlice kaçmış bu katillerin nesine kefil oluyorsunuz? Bunlara kefil olmakla devrimciliğin ne alakası vardır bu zamanda?

Bunların pisliklerini temizlemek, bedelini ödemek bana mı düştü?

Bunların pisliklerini örtme çabasının devrimcilikle ne alakası var?

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..