Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

04 Ocak '08

 
Kategori
Felsefe
 

Devrimci dogmatizm

Devrimci dogmatizm
 

Dünya yuvarlaklaşan bir tutuculuğun içinde karanlık dehlizlere doğru yol alırken, dünyayı ve diğerlerini çözdüğünü düşünenler, tüm formatları abartılarla uygulayarak ve uygulatarak, emin adımlarla istedikleri doğrultuda yürütüyorlar herşeyi. İlkelleşen kültürler, uyuşmuş beyinlerle birlikte hareket ederek sağlıyor bunu.

Aydının ömüğünden yakalamışlar (Adem elmasının üzerinden, sağ elle boğarak ve sıkarak yakalamak). Aydın profili çaresiz, çünkü çaresiz olmayı öğrendi yakın zamanda.

Ya sev ya terk et sloganına ekleme yapılarak yeni sürümleri sürüyor sürüyü: gitmezsen de çeneni kapa! Korkular öyle derinden geliyor ki, bir faşistin aptalca kendini ortalığa atma davranışından çok farklı bu: derin, sessiz ama kararlı gibi.

Kentler büyüdükçe, yasalar, insanların birbirine sürtmemeleri için aralara ince duvarlar örüyor. Tüm amaç “konukluğumuzda dünyadan, zorunlu bir hayat sürüp, ortalıkta pek görünmeden çekip gitmemiz” için ayarlanmış.

Sahi siz, Avrupa birliği uyum yasalarından önce daha mı özgür hissediyordunuz kendinizi?

Şimdi daha özgürsünüz ama nedense yasalar eskisi kadar anlayışlı değil mi?

Aslına bakarsanız işi çözenler daha çoklar: Konuşma kardeşim, önüne konanı yaşa, sonra çek git.

Başka bir çözümcü grup var ki, onlar durumu hepten kotarmış: ne olursan ol, zengin ol; kuralları sen koy.

Eskiden bu günler için "gelecek" diyenler ciddi goller yediler. Ee, söyledik, gelecek gerçek değildir diye. Şimdi bağırsağında taşıdığın gaz miktarıdır gerçek; hepsi bu.

Nasıl yaşamamız gerektiğini anlattıkları kurallar kitabı yazmışlar; yeni, gıcır gıcır! Haberin var mı ola? Şimdi buradaki bir hukukçu arkadaşa sorsak, yahu bu nedir? Yani, bizi sonra dövüp etmesinler? diye.

Yanıtı kısa olurdu: yasak, ceza, para. Yasak ceza para hapis.

Sırayı düzeltelim: yasak, ceza, hapis, para.

Dogmatizm boş durmuyor: yeni köye devrimci adetler getiriyor; tabii ki kötüsünden.

Devrimci dogmatizm yeniden doğuyor. Aç toprakların körkuyularından yeniden diriliyor. Devrime kadar her yol mübah günler, uzadıkça uzuyor. Ara elemanlar, yani bizler, hayal dünyalarından gerçeği öteleyebildiğimiz kadarından keyif alarak kandırmaca oyuna devam ediyoruz. Yeterince salak olanlarımız mutlu olmanın yollarını bulmaktan öte bir yol tutturup keyifli yaşıyor zaten.

“Hayal, zenginin ekmeği olmalı” der yumuşak kapitalizm. Ona göre, sevgili zengin kapitalistler yeni fikirler bulup yeni iş sahaları açacaklar ve fakirlere iş verip ekmek dağıtacaklar. Fakir bırakmayınca ekmeği, tabii işler karışmış gibi.

Kapitalizm doğru söyleyen acımasız bir kalleş. Çünkü yüzünü gizleme gereği duymaz. Fikir babaları da sosyal demokrat adı verilen, daha tarihin tanım sorunu yaşadığı ortada kalmış fikirlerden çıkmış olmalı.

Yazıyı toplayayım. Aslında bu işi okuyucu yapmalı ama öyle bir alıştırmışlar ki onu; giriş, gelişme, sonuç bölümlerinden oluşmalı tüm yazılar. İlişkiler de öyle; tanıma, yol alma, ona bir yol bulma, sallama. Yoruma sıkışanın yaptığı gibi: kendine doğru gelen yeni fikirleri beyzbol sopasıyla karşıdakini suratına doğru nişanlayarak, sesler çıkararak vurmak gibi. Tarz sanırım. Gol atacak ya. Kafa körkuyuda olunca(üstünüze alınmayınız, sahiplidir).

Toplam=

Eksilerimiz:

Yeni yasakçı Avrupa yasalarını kurtarıcı bir çözüm olarak görmemiz (Avrupalılar önce kendilerine benzememizi istemişler. Evet, yüzyıl içinde yüz milyon insanı kesip doğrayacak kadar-kendi içlerinde- tecrübeliler. Yüz yıl savaşlarından tutun da Bosna’ya kadar vahşetlerine kimse yetişemez. Hadi hep beraber benzeyelim. Sen de şu ikinci cumhuriyetçinin elinden tut, hadi hep beraber: yupppiiii)

Artı:

İşbirlikçi korkmuş aydın profili(korkak değil, korkmuş. Kenan’ın döneminden bu yana aydınlarımız hiç bu kadar korkmamışlardı: 12 Eylülü tutucu ve işbirlikçi büyük halk desteğiyle yapan darbeciler, neden yalnızca kendilerinin suçlandığını merak ededursunlar, kapitalizm büyük zaferlerle ilerlemesini sürdürüyorken, eh, ne yapsınlar gariplerim, büyük huzurlar yakalamışlar. Huzur ve kalem yan yana yakışık olmaz; tabii, ondan üretim durdu ama keyifler gıcır! Huzura alıştıkça daha çok korkaklaşıyorlar. Huzur çürüyünce, korkaklık ürettirebilir sanırım)

Günümüzün ulaştığı şeytani tanım: Liberal Tanrı, kapitalist kul: Liberal Kapitalist Aydın.

Eşittir: burayı da sayın okuyucu, sen yaz.

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..