Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '15

 
Kategori
Dünya
 

Dibe vuran insanlık

Dibe vuran insanlık
 

Dün insanlık dibe vurdu


Bir çocuğa bir şey olduğunu görünce içim parçalanıyor. O minicik, dünyayı henüz tanımaya çalışan, saf küçük insanlara bir şey olduğunu görmek istemiyorum.

Bu küçük insanlar bunu hak etmiyorlar. Daha güzel ve daha ışıltı dolu bir dünyayı hak ediyorlar.

Böylece oturup olan olayların ardından “ah, vah etmemizi”, eylemsizce üzülmemizi hak etmiyorlar.

Sosyal medyadaki haberlerden dün 16 Suriyeli göçmenin bindiği bot uluslararası sularda battı. Göçmenlerin cesetleri Muğla’nın Bodrum ilçesinde sahile vurdu. Ve cesetler arasında o minik bir çocuk da vardı.

Resme her baktığımda ağlamak istiyorum. Resmi ik gördüğümde uyuyan bir çocuk resmidir inşallah diye ölüm halini o minik insana konduramadım. Resme baktıkça inşallah uyansa ve kalksa dedim. Ama bir başka resimde cansız bedenini taşıyan askerin resmini görünce gerçeği anladım.  

Bu sadece yakın zamandan bir örnek. Dünyada bunun gibi bir çok örnek var.

Afrika’da aç ve sefil halde yaşana çocuklar var...

Yine Afrika’da çocuk yaşta savaşan askerler var...

Asya’da ve Güney Amerika’da kölelik koşullarında büyük firmalara üretim yapan ekonomik kölelik içinde yaşayan çocuklar var...

Ortadoğu’da savaşlarda ölen veya sakat kalan çocuklar var...

Örnek daha çok ancak hatırlamaya yürek dayanmıyor.

Bu mudur binlerce yıllık medeniyetimizin nihai çıktısı?

Bu mudur kendini Yüce Yaradan’da bile üstün görmeye başlayan ve her şeyden üstün tutmaya çalışan yükselen teknolojimizin yapabildikleri?

İnsanlık tarihimizde karanlık sayfalar olduğu kadar tertemiz, ışık dolu, bembeyaz sayfalar da var. Sanat, müzik, felsefe, bilim, kahramanlık hikayeleri vs vs... İnsanın sonsuz potansiyelinin izdüşümü olan bu tertemiz sayfalar sayesinde binlerce yıllık karanlık perdesi aralandı ve aralanıyor.

Evet, umut var.

Ancak nasıl bu duruma kendimizi düşürecek, buna izin verecek bir sanal medeniyete sahip olduğumuzu düşünmeden edemiyorum. İnsan olmak, sadece insan bedenine doğmak ve o bedende yaşamak değil ki.

İnsan olmak, insanın fiziksel özelliklerini sömürerek yaşamak, ama bir tık eklemeden yaşamak değil ki. Hakiki insan olmadıkça Cro-Magnon adamından farkımız yok. Bu yüzden insan gibi davranmalı ve yaşamalıyız.

Bakın, bu çocuk şu an bu yazıyı okumakta olan sizlerin de çocuğu olabilirdi. Böyle düşününce insanın aklı gidiyor. Kim kendi çocuklarının sağlık, mutluluğu ve huzuru için kendini feda etmez ki?

Bu Suriyeli insanlar da daha iyi bir geleceğe ulaşmak hayaliyle bildikleri her şeylerini geride bıraktılar.

Kim bilebilir ki, yarın bizler de aynı kaderi paylaşmayalım. Hayat insan için var ama insan hayattan büyük değil. 1999 depreminde 30 bin insanımız öldü. Doğanın bir hapşırması ile bildik konforlu yaşamlarımız mahvolabilir. Ya da dengesini bozduğumuz dünyanın iklimsel dengesi ile değişen fiziksel koşullar açlık ve ya sefaleti getirebilir. Bugünün yıldızıyken bir bakmışız yarın olmuşuz figüran.

Bu yüzden artık BEN’den BİZ’e geçelim. BENcilliği, bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesinden BİZ olmanın bilincine geçelim.

Bir kelebeğin kanat çırpmasının evrenin başka bir yerine etkisini konuşuyorsak artık, kendi kanatlarımızın ve düşüncelerimizin hayat okyanusunda yarattığı pozitif dalgaları güzellik, iyilik, refah, bilgi, adalet, sağlık, mutluluk ve huzuru paylaşmaya kullanalım.

Halil Cibran’ın dediği gibi...

...bize emanet çocuklarımıza hangi milletten, dinden, ırktan, mezhepten vs olursa olsun bir şey olduğunu görmek istemiyorum.

Biliyorum tek başıma değilim ve benim gibi düşünen yüz binlerce insan var bu dünyada. Bu oldukça umut da var demektir ama sadece umut yetmiyor. Çaba da lazım elbet. Niyet-gayret-kısmet olmadan sonuç çıkmıyor.

O yüzden de herkes daha iyi ve güzel bir dünya için ne yapabileceğine dair şapkasını önüne koysun lütfen.

Dün aslında kıyıya vuran o beden değildi. Dün aslında kıyıya vuran insanlıktı. Dün insanlık dibe vurdu. Ama çıkış mümkün. Sadece uyanalım yeter. Gerisi gelir.

Sevgiler,

Kenan

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

https://instagram.com/naacel/

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..