Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Didem Madak

Didem Madak
 

Didem Madak


Sayıklayıp duruyorum.Çocukluğumda kuş vururdum.  Ellerimde kuş ölüleri...

 Uslandım.

Sonra  şiirle arkadaş oldum.  İlle de  kim vurduya gitmiş dizeleri, dizleri gibi kanatmış şairleri   bulurdum. Acımadı ki, acımadi ki der nanik yaparlardı. Yazgıları sevgime benzerdi.

O kitaplar,  rafların uzak köşelerinde dururlardı  öylece tek baskıyla.  El altında bulunmaz ikinci baskısı  olsa satılmaz.

Kıymet bilen için bir ödüldür bu, bir daha basılmaz diye  düşündüğü  o şiirleri  ilk ve son baskısıyla edinmek.

O şiirler,  havada uçuşan bir tüy gibi hissettirmeksizin gelir ve külçe gibi iner zihninize.

 O şiirler,  izi  kalmış yaralar üzerinde elinizi gezdirmek gibidir.Tende  sızıyı  değil, kalanı hatırlatır.

O şiirler, haylaz bir çocuk bilgeliğidir. Hiç de büyümemiş hep de çocuktur. Bununla övünmeli.

O şiirler, ağdalı  sözlerin kıçına tekmeyi  vurup anlamını yerinden uğratır. Kallavi bir tevazusu vardır o ayrı.

O şiirler, ortada olanı kaldırıp  kenarda duranı  koyar yerine.Onu parlatır, cesaretlendirir.

O şiirler, hüznün ortasına bağdaş kurmuşken  patlatır ironisini.  Hüznü  gülmekle gönendirir. Alaycılığı; hayatı ağıra almasındandır. Bir tadan iflah olmaz bir daha. İroniktir. Dizesinden her iş gelir.

 O şiirler,  yerleşik anlamlardan nedir çektiğimiz dedirtir. Tumturaklı mısralara  karnı toktur.Amenna!

O şiirler, bir bodrum katından diklenir hayata, her yer  bir direniş alanıdır icabında.  Yeri gelir gül de bırakır kapınıza.

O şiirler ilhamını  olağan şeylerden alıp onu olağan üstü  duyarlılığa   çevirir. Bir evin içinde döneduran her şeyi  şiire  afiyetle yedirmesini bilmiş,  çocukluğun aylasını başımızda estirebilmiştir.

O şiirler,  tüm çocukluk anılarının, alelede yaşanan  hallerden  damıtılan şaireneliğin ve acıların ve ayrılıkların ve ölümün toplamından payımıza düşendir.

O şiirler, en kallavi sözleri bağırmamış, fısıldamıştır kulağımıza.

O şiirler, resmiyeti  gayrı resmi bulur ve ondan ciddi  meselelerle "Çatlakların Arasında", Enkaz Kaldırma Çalışmaları"na  vakfeder kendini.

O şiirler,  "Bizden Başkalarına Onlara Çocuklara", "Gecenin Çekmecesinde" çıkardıklarıyla  "Kaza Anılar" anlatır.

"Siz Aşktan Nanlarsınız Bayım" derken " Hatalı Teşbihlerden" hata olmaz dedirtir. O şiirler, bir "Buğu"bırakıp canımıza bir  "Ah" ile geçip gideceğini sanmıştır.

Yanılmıştır. Kalır,  hep kalacaktır.

O şiirlerin sahiplerinden biri de Didem Madaktır.

O  nedenle,  Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı'nın güzide  hocaları  güzel bir iş çıkardı ve İzmir'de iki günlük  bir Didem Madak Sempozyumu düzenledi. Hani,  kan şekerin düşer de gözün kararmışken yanı başında lokmacı biter ya,  öyle acıkmıştı ruhumuz. Şifa gibi geldi.

Hava, yağmurlu ve soğuktu. Açıldı zihnimde  bir sır gibi  Grapon Kağıtları. Orada,  Didem Madak,belki de sitemkârca, Andersen Masalları'ndan   bir kıssaya yer vererek başlar:

-Uykuveren resimli şemsiyesini açarak  ' Bu gece öykü yok' dedi. 'Şu İnsanlara Bak'

 Oysa baktım, sempozyum salonunda kanımı  kaynatan bir doluluk. Evet, ne güzel. "Şu İnsanlara Bak"

 Ne kadar çok 'Zeyna’, 'Polyanna',' Çalıkuşu', 'Miss Marple' var.  Ekranda Didem  Madak,  saçları omuzlarında, ısıtıyor gamzeli  gülüşüyle salonu.

Hemen ön tarafımda oturan  genç  bir kız, içinin düğümünü sarmal sarmal önündeki kağıdın boşluğuna düşürdü. Sonra onun içini desenlerle doldurdu.  Madak da tam buydu.

 Felsefik, Dil ve Anlam Bilimsel, Sosyolojik, Politik, Arkeolojik ve  Edebiyat  gibi  bir çok alanda   yetkin bildirilerle  Didem Madak şiirine projektör tutuldu,  bir kez daha  şerh düşüldü.

İşte derleyebildiklerimden  bir demet:

İpek Şahbenderoğlu : Kuyunun dibinden yukarıya baktığında beliren aydınlık.

Ayşe Duygu Yavuz: Çocukluk büyümeye galip gelmiş.

Müjde Bilir: Olağanüstü hal şairi.

Osman Konuk: Onunla birlikte Ah çekerken kendimizi görüyoruz.

Erdem Çolak: Hayatın gündeliği politik olduğundan o da politiktir.

Semih SÖKMEN: Didem Madak'ta alıştığımız dili kırıp onu başka anlamlarda kullanma cesareti var.

Riitta Cankoçak: Didem Madak bir dua yazıyor .Ölümün yarası içinden sesleniyor ve Ah diyor.

Mahmut Temizyürek: Karnavalesk bir hava.Melankoli ile ironinin buluştuğu bir deniz. İronik bir bilge.  Çocukluk sanatı Origami'yi  dil aracılığıyla icra ediyor.

Şükran Yücel:  Şiirin, içeriği boşaltılmış samimiyetsiz bir gösteri sanatı olması Didem Madak'ı sinirlendirirdi.

Pulbiber Mahallesi kitabının girişine "Bu kitap ısrar üzerine yazılmıştır" notu  düşen şairin, açtığı anlamların peşine ısrarla düşüleceğini   ama bir yandan da  efsunlu bir "büyü" olarak kalacağını gördüm  bu sempozyumda.

Katkısı olan  herkesi candan kutluyor,kaçırdığım bildirilerle beraber,  basılı halini  görmeye can atıyorum.

Belki o zaman,  biraz geçer hüznü diyeceğim ama,

Kuş ölüleri  uçamaz, hep  kalacak  ellerimde.

 

 
Toplam blog
: 80
: 1644
Kayıt tarihi
: 02.12.06
 
 

..