Didim Derneği Doğa Yürüyüşçüleri, Kıyıkışlacık - İasos parkurundaydılar...

Didimliler, Pazar günleri doğaya, tarihe ve kültürel değerlere doğru akıyorlar…

Didim’de Doğa Yürüyüşlerine olan ilgi devamlı artmaktadır… Didimliler, artık her Pazar Günü çevrelerinin doğal güzelliklerini, tarihini, kültürünü keşfe çıkıyorlar…

Didim Derneği Doğa Yürüyüşçülerinin bu haftaki hedefi, Kıyıkışlacık – İasos’a yürüyerek ulaşmaktı…

Didim’de havamız her zaman güzeldir ama bugün çok daha güzeldi… Yürüyüş’ ün başlangıç noktasına ulaşmak için iki otobüsümüz hazırdı… İlçemizin Kaymakamını da aramızda görmek, Didimli Yürüyüşçüleri sevindirmişti… İngiliz Doğasever hemşerilerimiz de aramızdaydı… Sabah kahvaltılarımızı Muğla- Milas ilçemizin Gürçamlar köyünün kahvesinde yaptık… Odun ateşinde pişen çaylarımızı yudumladık…

Her zaman ki gibi yürüyüş öncesi ısınma hareketlerimizi doğa tutkunu Beden Eğitimi öğretmenimiz Nebile Çağlayan yaptırdı…

Yürüyüşümüz gittikçe yükselen orman yolunda, çamlar arasında devam etti… Yürüyüşümüz sırasında çevrenin güzelliklerini durmadan fotoğrafladık… Yol üstünde gelip geçenin çaputlar bağladığı etrafı duvarlarla çevrilmiş, ağaçlar dikkatimizi çekti, farklı bir inancın göstergesini de merakla fotoğrafladık… Aylardan Kasım ama dağlarda hâlâ yaban armudu, kuşburnu, böğürtlen gibi yaban yemişlerinin oluşu dikkatimizi çekti… Ormanlık alanda yer yer kazılmış yerler gördük, bu alanları domuzların yiyecek bulmak için kazdıklarını arkadaşlar söyledi… Ormanlar tarlaya çevrildiğine göre yürüyüş güzergâhımızda bolca yaban domuzu olmalıydı… Yemek molamızı zeytinlik bir alanda verdik… Azıklarımızı yedik ve dinlendik…

Kıyıkışlacık’a doğru yaklaşırken çok geniş bir alana kurulmuş köyün mezarlığı dikkatimizi çekti… Mezarların bazılarına renkli bezler bağlanmıştı… Bu Anadolu’nun birçok yöresinde görülen Türkmen Kültürünün bir göstergesiydi…Bu renkli bezden yapılı iple bağlı bayraklar mezarda 40 gün asılı kalıyormuş. Bu ip ruh, bezler de ruhu uçuran kuşmuş. Bu inanca göre; Ruh, 40 gün sonra bedenden ayrılıyormuş.

Çevresi turizme açılmış, büyüyerek köy niteliğini kaybetmiş Kıyıkışlacık Köyün’de bizi deniz karşıladı… Harika bir manzara ile karşı karşıyaydık… İki yarımada arasında kalan koy denizden bir kale ile kuşatılmış gibiydi. İlk çağlarda bu koya düşman gemilerinin girmemesi için koyun iki ucuna kaleler inşa edilmiş ve iki kale arasına zincirler çekilmiş… Çok önemli antik kentlerden biri olan İasos, Kıyıkışlacıkta bulunuyor… Yürüyüş grubu olarak, bu antik kenti gezerken hayretler içinde kaldık… İtalyan Arkeologların yıllardır süren kazılarıyla çok önemli kalıntılar, mozaikler ortaya çıkarılmış… En son güncel haberlere göre, 3600 yıl önce bu kent Yunanistan’ın Santarini adasındaki Tera Yanardağ'ının patlamasıyla küller altında kalmış… Bu yüzden kentin kanalizasyon sitemiyle, tiyatroya giden tüneller ilk günkü gibi kalmış… Yapılacak çalışmalarla bu antik kent turizmin bir çekim merkezi olacağa benziyor… Böyle bir antik kenti gezmiş olmaktan kendi adıma çok mutlu oldum… Yakın olması nedeniyle bu bölgeye ilerde Didim merkezli turizm turlarının artacağını düşünüyorum…(Bu konuları, yürüyüşlerimize  katılan DİTAB (Didim Turizm Altyapı Birliği Başkanı) Sayın Salih Bankoğlu ile de yürüyüş sırasında hep konuştuk.)

Bu tarihi alanı gezdikten sonra Kıyıkışlacık kahvelerinde yorgunluk giderdik… Bizi Kıyıkışlacık’ta bekleyen otobüslere binerek Didim’in yolunu tuttuk…  Kaymakamımız Sayın Ersin Emiroğlu’nun yürüyüşümüze katılması bizi çok sevindirdi…Yürüyüşü organize eden Nusret Tankal, Salim Kaynak ve Cevdet Kavalcı’ya başarılı organizasyonları için kendi adıma teşekkür ediyorum…Bir sonraki yürüyüşte buluşmak üzere…

Not: Yazının ekinde fotoğraflar Milliyet Blog Galeri'de

E. Şahin