Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

05 Nisan '20

 
Kategori
Dünya
 

Dijital Devir

DEĞİŞİM DÖNÜŞÜM DÖNEMİNE GİRİLDİ 
İNTERNET ÇAĞI ASIL ŞİMDİ BAŞLADI
 
Yaratılan her şey değişmeye, dönüşmeye yenilenmeye proğramlıdır. Hiç bir şey durağan değildir. Bundann 4000 bin yıl önce Mısır topraklarında medeniyet vardı. Dünyanın bazı yerlerinde kız çocukları diri diri toprağa gömülürken Mısır ülkesinde saltanat sürüyordu kadınlar, kızlar. Çeşit çeşit pahalı mücevherleri takıp takıştırıyor, birbirinden muhteşem kokuları sürüp sürüştürüyorlardı. Sonra piramitlerin yapımı, hayret uyandırıyordu. Nasıl bir medeniyetti, ne tür bir değişime girilmişti. Kafalar yoruluyor, gizem çözülemiyordu. Ne üstün bir mimarlık- mühendislik becerileridir bu, bilinemiyordu.Piramitler hakkında  insanlık bugünkü 2020 yılı aklı ile bile hala tatmin edici bir cevap verebilmiş değil. 
 
Bir de şimdiki Mısır ülkesine bakın, fakiri ve cahili çok bir insan topluluğunun yaşadığı, çoğu yeri kumluk bölge... Ben gittim yakından gördüm. Nil'in çevresinden gayri medeniyete yönelik hiç bir gelişme görmedim. Aksine fakir halkın çokluğunda gerileme bile gözlemledim... Mısırlılar geçmişin ihtişamından ve bir de Osmanlı düşmanlığından beslenip duruyorlar. Bugün yaptıkları ilimleri, bilimleri hep hava civa. İngiliz güdümü altında öğretilenden öğrendikleri kadar. Geçmişlerindeki âlimlerin isimleri bile müzelerde, kütüphanelerde tıkılı kalmış halde, gün yüzüne çıkarıp gelecek neillerini nasiplendirmiyorlar...
 
Ne acıdır ki İslam âleminin bilime önemi bırakması, batının balıklama bu boşluğa atlamasına dayanak oldu. Batı bilime verdiği değerle kalkındı, ilerledi. İslam ülkeleri boşvermişliğe büründü. Sonra birliktelikleri de bitti. İlim bu umursamazlıkta yitti gitti. İslam coğrafyası küçüldü, fırtınalara maruz kaldı. Savrulur hale geldi. Batı bahtiyar oldu. (60- 70 sene önce çekilmiş Amerikan filmlerini izliyorum. Bizde bugün ne varsa, onlarda o vakitler mevcutmuş. Bizler demir somyaları lüks eşya sayarken, onlar koltuklara kıçlarını gömüyormuş. Daha dünkü kıta, aklını kullanmış kalkınmış.)
 
İçinde bulunduğumuz 2020 yılı döneminde de Mısır örneğinde olduğu gibi dünyamızın her bir kıyısı köşesi değişime durdu. Üretim ve tedarik zincirinin dışında korona bahanesiyle dünya ahalisinden neredeyse herkes eve kapandı. Cıvıl cıvıl meydanlar tamamen boşaldı. Sahi nereye gitti bu kadar insan? Hangi silah zoruyla, kim tıktı onları evlere?
 
Virüs salgını saldırısından korktuklarını biliyoruz. Zira neyin, ne olduğunu tam olarak bizler bilmiyoruz. Her şeyin doğrusunu şüphesiz Allah bilir. Kul olan faniler gerçeği öte alemde görür. 
 
Virüs vesile oldu. Dünyamızda pek çok ülkede görünürde teknoloji şirketleri kuruldu. Evvelden de, yıllar öncesinden vardı bu tür yapılanmalar. Lakin insanlar teknolojinin nimetlerinden yeni yeni yararlanmayı bilir oldu. Çoğunluk çekimedi. Kolaylık kefşi yeni zuhur etti.
 
1996 senesinde ilk bilgisayarımı aldığımda internet diye bir şey yoktu. Bilgisayarın belleğine kurulu bir oyun bulunuyordu. 'Adam as' diye bir şey, her boş anımda onu oynamaya koyuluyordum. Adamı dar ağacına asamadan yanıyordum. Bilgisayar içine niye böyle bir oyun yerleştirdiklerini de bilmiyordum. Belki beyinlere bir mesajdı, algılayamadım. Sonra tuşlarını kullanmayı öğrendim bilgisayarın, kocamaya yüz tutmuş daktilomu kullanmadığım eşyalar arasına kaldırıp tamamen bilgisayar kullanımına döndüm. Bu süreçte paket internet çıktı. Parayı bastırıp bayiden paketi alıyorduk, bilgisayarımıza kendimiz kuruyorduk, karşısına kuruluyorduk, sabahı uykusuz getiriyorduk evcek... Henüz sosyal ağlar yokken, paketi olanlarla mesajlaşıyor, karşılıklı iskambil oyunları bile oynuyorduk. Kimliklerimizi takma isimlerle beyan ediyorduk.
 
Yaşam sürecimizde günler geçmiyor gibi, ama yıllar ne çabuk geçti oluyor. Günümüzde bilgisayarın girmediği ev yok. İnternet ağı yaygınlaştı. Sosyal siteler kuruldu. Küçük büyük pek çok kişi adeta internetin kurdu oldu. Yüzyılın olayı gibi birşey... Sakıncalı durumları da yok değil şüphesiz. Daha çok bilgilenme amaçlı kullanılırsa yararları zararlarını gölgeler. Evinde oturduğun yerde istediğin yere ulaşım yapabiliyorsun. Gazeteni internetten okuyabiliyorsun. Dijital alemin hızına göz yetişemiyor, yorgun düşüyor. Uzaktan eğitim, uzaktan alışveriş, yemek siparişi, sosyal medya, sosyal çevre, sosyal ortamdan eş-iş bulma... İnternet üzerinden yapılan şeylerin yüzdesi arttı. 
 
Bir süredir, bu virüs sebebiyle yiyecek, içecek ihtiyaçlarımızı dâhi internetten sipariş veriyoruz. Giriyoruz güvendiğimiz bir marketin sitesine, almak istediğimiz ne varsa listeliyoruz. En uzun bir gün sonra ne aldınsa kapında...Kimseyle muhatap olmak zorunda kalmıyorsun. Para karttan peşin, kırmızı meşin tabi ki de...
 
Her şey o derece kolaylaştı. Fakat insanların evde yaşamaları zorlaştı. Sabah olduğunda işi olan işe, okulu olan okula gidiyordu. Evler biraz dinleniyordu. Akşam hane halkıyla kavuşmanın değeri bir başka oluyordu.
 
Şimdi okul eve taşındı, iş eve aktarıldı. Eee, o zaman internet dururken ne gerek var, onca kamu dairesine, okula değil mi? Memurlar evde internetten çalışsın, öğretmenler sanal görüntüye alışsın. Maaşlar dijital yöntemle yatar, işler dijitalle işler, artık ne yönedir bu gidişler, ömrü olan görecek.
 
Şimdilik neler olduğu bilinmeyecek, zamanı gelince dijitalin yerini belki başka bir sistem belirleyecek. Herneyse işte, 21. Yüzyılda bir virüs eliyle helak olacağımızı düşünürmüydük dünlerde, yarınların ne getireceğini de bugünden göremeyiz.
 
Filmlerde gavurlar ilimleriyle bazı mesajlar veriyorlar ama seyredip geçiyoruz. Üzerinde kafa yoracak takatimiz kalmadı. Moraller bozuk, haberler iç karartıcı, ülkeler sessiz, her şey yavan; aslında yaşam bu kadar karmaşık değildi. Kimler ne ettiyse etti, devir değişti. Bu zaman dijital devir, aman geri durma çevril. Hayrı görüle...
Ayfer AYTAÇ -ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..