Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '12

 
Kategori
Deneme
 

Dijital ve gelecek

Dijital ve gelecek
 

Foto: ezgiumut


Hep düşünürüm bu konuda, yani dijital izlerimiz hakkında. Yakın geleceğe kalsalar da uzak gelecekte yok olacakları kesin. Biraz komik bile olsa, taşlara yazsaydık keşke Asurlular gibi çok önemli şeyleri tabletlere yazsaydık diye şakalar yaparım kendime. Ateş, kan, depremler de dijital virüsler gibi herşeyi siler süpürür. 100 ya da 1000 yıl sonra sosyologlar ne diyecek bu Milenyum İnsanları için? Belki de uzaylı ve yorum yapma kapasitesi ve mantığı yerinde olan başka dünyaların canlılarının kuş bakışı ya da camlarımızın ardından odalarımıza kadar sinen gözlemlerini alsak daha iyi olacak. Şimdi işten dönünce ya da gecenin koyu karanlığında , pek çok insanın önlerine çektikleri tabladaki düğmelere bir şeyler yazıp saatlerce ekrana baktıkları ya da orada birileriyle konuştukları , oysa dünyanın başka başka yerlerinde hatta aynı bölgelerde ateşler yanmaktadır çığlıklar yükselmektedir.

Çok bilgilensek de aslında bu dijital ortamların, bir tür yalnızlığa ve için için kahrolurken, gerçek yaşamlarda tepkisizliğe neden olduğunu düşünüyorum. Düğmeye basmakla, özgürlük ihlallerini anlatan haberleri paylaşmakla, şurada burada açılan kampanyalara tık yapıp katılmakla sadece farkında olmadan vicdanlarımızı rahatlatıyoruz ama kalkıp gidip o etkinliklere katılmak yerine tuşlara basmak tembelliğine de yavaş yavaş alışıyoruz. (Belki de ilerde devlet yönetimleri bile böyle olacaktır diye düşündüğüm bir öyküm yayımlandı Galapera fanzin Ocak sayısında. Bu durumda gerçekten dijital halk katılımlı yönetilme biçimi olarak, bu ereğe erişirse insanlık, o zaman bugünün dijital çöpçüleri, Amerka'yı keşf eden Kolomb'un tayfaları kadar önemsenebilir topluca ama uzak olasılık bu. )

Bu bağlamda yani dijitalleşme insanlara özgürlük sağlamazsa ve onların sadece bilgiye susamışlıklarını ya da dedikoduya susamışlık da olabilir bu, aldatılmaya, asparagasa başka şeylere de, gideren bir basit bir ruhsal boşalma aracı olarak kalırsa, gelecekte sosyologlar İnternet'e yüzyılın MEGA AFYONU da diyebilir, içinde bugüne kadar afyon namıyla anılan para, pul, din gibi her şeyi kapsayan bir mega afyon. Tabii aynanın bir yüzü daha var ki o da DELETE TUŞU. Belki şimdi olgunluk yaşında olan bizler geleceğe bazı şeyler bıraktığımızı düşünsek de kalmayacağına eminim. Şimdi ölen arkadaşlarımın sayfaları açık, siteleri okunuyor , çünkü onların yakınları hayatta ve acılarımız taze. Ama bir on yıl sonra onları hatırlayacak kadar güçlü mü olacak belleklerimiz bilmiyorum, ya da sayfalarına yazdığımız yorumları onaylamak için yakınları zaman ayırabilecekler mi? varsayalım ki zaman ayırdılar ailevi bir görev bildiler, bu arayüzler, bu web siteleri kalacak mı?

Irak'ta dünyanın taşlardaki geçmişini de silmeye yönelmiş olan operasyonların zihniyeti , dijital ortamda kendini lanetleyen ya da yaptıklarını açığa vuran , kendisine kalkışma sağlayabilecek ortamları silmeden bırakır mı sanıyorsunuz! İşte bu İnternet dijital ortamları, mailler facebook , twitter vs. bazen hayatın daha da çekilmez ve gelip geçici olmasını ağır bir kaya gibi basıyorlar ruhuma. O zaman kapatıyorum bilgisayarı. Biliyorum tam bir yanıt olmadı yazıya, çünkü değinilen konu son derece geniş kapsamlı ve asıl geleceğe kağıt sayfalarda bir iz bırakma konusuna da hiç değinememiş olsam da.

Sadece bir söyleşide bir yazarın, ünlü bir başka yazarın ölümünden sonra yaşadığı köyün soklarında uçuşan notlarını görünce kapıldığı hüznü paylaştığımı söyliyebilirim. Teşekkürler...Emel Dinseven....

17 Ocak 2012
Aşağıdaki linkteki yazıya yazılan bir yorumumdur.

http://www.bbyhaber.com/bbyblog/2012/01/17/online-ruhlarimizdan-tarihe-notlar/#comment-322  

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..